TÜRK SOLU KİMLİĞİNİ KAYBETTİ !..
16 Mart 2017 13:43:12
Hollanda krizi, Türk solunun kimlik sorununu da ortaya çıkartan bir turnusol oldu.
İlkten krizden başlayalım:
Neydi Hollanda krizi ?
Zeka kıvılcımlarından yoksun, ite-kaka yaratılan yapay bir kriz’di !
Hollanda, bizim bakanlar ile oradaki Türklerin sokak tepkilerine karşı takındığı kaba, diplomatik nezaketten yoksun tavrı, ile, hem kendi ırkçılarının, hem bizim evet’çilerin ekmeğine yağ sürdü, hem de kendi değerlerine ters düştü…
Bu kadar yanlışı bir araya getirmek az görülür bir şeydir.
Anlaşılan Hollanda’yı yönetenler, kriz üretme ve yönetme konusunda deneyimsiz ! Bizimkilerden ders almalılar !..
Hollanda ırkçıları krizden ne devşirdi, bugün yarın belli olur.
Ama bizimkilerin ne devşirdiğini AKP İzmit milletvekili Hüseyin Kocabıyık şu şekilde dile getirdi:
“Almanya ve Hollanda’ya teşekkürler ! Evet oyunu 2 puan arttırdılar.”
Kocabıyık’ın bu değerlendirmesi, komplo teorisyenlerince adeta havada kapıldı. Onlara inanmak lazım gelirse, yapay krizin öteki ortağı, hatta esas kurgulayanı Hollanda idi. Çünkü Hollanda ve öteki AB ülkeleri Türkiye’deki halkoylamasından evet çıkmasını istiyorlardı.
Bu, sığ bir yaklaşımdır.
Tıpkı, “Avrupa hayır”cı yaklaşımı gibi !..
Hiçbir Batı ülkesinin Türkiye’de kimin iktidar olacağı umurunda değildir. Batının dış politikasına pragmatizm (faydacılık)egemendir. Neo-liberalizmin ya da vahşi kapitalizmin dış politikasına çıkarları damga basar. Dostlukların da, düşmanlıkların da temelinde çıkarlar vardır.
Öte yandan, Batı’nın gelişmekte olan ülkelerde kalitesi yüksek demokratik rejimlere omuz verdiği iddiası da külliyet palavradır.
İşte Suudi Arabistan, Katar, vb. örnekleri !
Bu kokuşmuş şeriatçı ülkeler Batı’nın, özellikle de ABD’nin en yakın dostları değil mi ?!..
Sürüyle faşist diktatörlük ayrıca ?!..
Dikkat ederseniz, bizimkilerin Hollanda’ya karşı aldıkları yaptırımlarının içinde, ekonomik yaptırımlar yok ! Olamaz da zaten !
Dış ticaret açığı tavana vurmuş bizim gibi ülkelerin yaptırımları, sonuçta, estek-köstek yaptırımlar olur daima. Onlar da yerli-yerine oturmadan unutulur…
Karşılıklı çıkarlar, özellikle Türkiye’nin çıkarları bunu gerektiriyor çünkü.
Bu gerçek apaçık ortada iken, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, “milli dava” argümanıyla hamasi profilli krize omuz vermesini ilk bakışta anlamak hakikaten zordur.
Ama, bir adım geriye çekilip baktığınızda, bu rahatsızlığın uzunca bir süredir tüm sola bulaşmış olduğunu görebiliyoruz. Hatta, sosyalist oldukları savındaki sola da !..
Rahatsızlık, teorik ve politik düzlemlerde, farklı saflarındaki akımlarda, onların kulvarında yarışmak (!) şeklinde kendisini gösteriyor.
Yeni CHP, bunun başını çekiyor. Hem milliyetçilerle yarış halinde, hem muhafazakarlarla, hem de liberallerle ! Kemalist CHP ortada yok !..
Kemalist solun, muhafazakarlarla, onların kulvarında yarışmak gibi bir eğilimi yok; ama, onlar da çeşitli türevleri olan milliyetçilik kulvarında nefes tüketiyor.
Sosyalist esintili solun bir kesimi, liberallerle dirsek temasını sürdürürken, bir kısmı da, Kürt milliyetçiliğine sıcak yaklaşımlar sergiliyor. Muhafazakarlarla ters düşmemeye özen gösterenler bile var !
Marksist sol, marjinal grupların sakızı haline geldi !..
Sosyalist oldukları savındaki solun bir kesiminin milliyetçiliğe dört elle sarılması kırk yıllık şu teze dayanıyor:
Milliyetçiliğin derini kişiyi/hareketi sosyalizme götürür.
Küba’yı götürmüştü, ama Türkiye’yi götürmedi. Zaten milliyetçiliğin derini, gerçekte,kişiyi faşizme götürür ! Küba örneği bir istisnadır.
Kitleler içinde eni-konu kök salmış, cumhuriyet devrimine sol terminoloji ve bakış açısıyla sahip çıkan, liberalizm, muhafazakarlık ve şoven milliyetçilikle göğüs göğüse mücadele eden bir sola sahip değil bugün Türkiye !..
Dedim ya…
Kimisi Türk ve Kürt milliyetçiliği kulvarlarında, kimisi muhafazakarların kulvarında, kimisi liberallerin kulvarında,kulvar sahipleriyle yarış (!) halinde…
Sol, kimliğini kaybetti !..
ETİKETLER : Yazdır
Sol halka inemedigi derdini tam antamadigi için yerinde sayıyor kendileri çalıp kendileri dinliyor halka mesafeli ozellikle kadınlarını beğenmiyorum küçük burjjuva havalarında mutevazi değiller böyle olmuyor sevilmiyorlar.
- s.
- 1