Türkiye-Suriye ilişkileri
07 Mart 2017 15:53:43
2003 yılında yapılan karşılıklı üst düzey ziyaretlerde önemli gelişmeler gösterdi.
Beşer Esad döneminde ekonomik ilişkiler yüzde yetmişlik bir artış göstererek 2 milyar dolara ulaştı. 2006 yılında Malezya’da yapılan İslam Konferansı Örgütü zirvesinde Türkiye ile Suriye Devlet Başkanı Başşer Esad’in Türkiye’ye yaptığı resmi ziyareti. 1946 yılından bu yana bağımsız Suriye’nin tarihinde ilk defa Suriye’li bir devlet başkanı Türkiye’ye geliyordu. Bu ziyaret, iki ülke ilişkileri açısından olduğu kadar, bölgesel dengeler açısından da yepyeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanmıştı. Türkiye’ye yakınlaşmayı sistemli bir şekilde sürdüren Suriye, uluslararası kıskaç tan da kurtulmayı başarmıştı. 2006 yılında Suriye Türkiye ilişkileri ekonomik alanda da önemli gelişmeler gösterdi.
Suriye, ABD İLE GERİLEN İLİŞKİLERİN Türkiye üzerinden Avrupa’ya yaklaşarak dengeleme siyaseti gütmüş ve Türkiye ile ikili ilişkileri her yönden gelişme göstermiştir.2003 yılı sonrasın da bölgesel koşullarda, güç dengelerinde meydana gelen değişikliklerin etkisiyle, Türkiye ile Suriye ilişkileri işbirliğine yükseldi. Türkiye Suriye’nin Avrupa’ya açılan kapı iken Suriye’de Türkiye’nin Arap dünyasına açılan kapıdır. Ve bu tespit doğru bir tespitti. 2009 ‘da Başşer Esed’nin Türkiye ziyareti sırasında her iki taraf aralarındaki diyalog suretini ve işbirliğini stratejik bir aşamaya taşımak istedikleri ve buna yönelik olarak da gerekli mekanizmalar içeren bir stratejik işbirliği Konseyi kuracakları açıklanmıştı. Söz konusu açıklamanın hemen ardından her iki ülkenin Dış İlişkiler Bakanı, Türkiye Suriye yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi anlaşmasını imzalayarak süreci başlatmış olsu. Bunun sömut ilk adımı, 2009’da her ülkeden ilgili bakanların katılımıyla Halep ve Gazientep’te gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 1. Bakanlar Kurulu toplantısıydı. İki ülkenin ekonomik entegrasyonu ve halklarının kaynaşmasını sağlayacak bu anlayışın bölgeye yayılması umudunu belirtmemde fayda var. Türkiye ile Suriye arasındaki işbirliği, turizm, enerji alanlarını da kapsayan iyi ilişkiler zinciri ile başlayan Arap Baharı Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bitmesinin ayak sesiydi. Türkiye Suriye rejimine reformlar yapmasını önermiş Başşer Esad oyalama taktikleriyle zaman kazanmış ve gittikçe Türkiye’den uzaklaşmıştı.
Suriye ile vizelerin kaldırılması aşamasına kadar gidilmes, Başşer Eses’in Türkiye ziyaretinin ardından tatile gelmesi, kabinenin tamamına yakın bakanla Suriye’ye ve ortak bakanlar kurulu toplantısı yapmasıyla halk Suriye’ye ilgi göstermeye başladı. Ticari ilişkiler hemen gelişti. Sınır ticareti, günübirlik, ziyaretler, turistik beraber Türk şirketleri Suriye’ye yatırım yapmaya başladılar. Bu gelişmeler sevindiriciydi ve yıllardır özlenen ilişkilerdi Ancak bu gelişmeleri Osmanlı’nın yeniden dirilişi gibi gören ve görmeye çalışan ve eylemleri ilişkileri zedelemeye başladı. Büyük ağabey Türkiye’nin, yıllarca yönettiği topraklara geri dönmesi diye lanse edildi. Bu konuda yüzlerce yazı yazıldı, TV programı düzenlendi, Bazı proje ürünü açıkça belli olan gazeteci kimlikli kişiler, halkı Suriye sınırına yığmaya ve sınırların halk tarafından kaldırılması çağrısı yaptı. Halktan bu görüşün prim görmesi üzerine hevesler kursakta kaldı. Türkiye’yi bölgede güç olduğuyla ilgili bulgular yapmayı satır aralarında Osmanlı’ya gönderme yapmaları bölge hakkında bilgisi olmayanların heyecanını arttırıyordu. Türkiye büyük devlet oluyordu. Osmanlı diriliyordu ve eski hükmettiği topraklara dönüyordu. Bu pembe hayaller aklın önüne geçiyordu ve Türk halkıyla beraber toplum önderi olanlar ve yönlendirici yazarlar bilgi ve analiz yoksunu olarak hayallere kapılıyordu.
Suriye’nin tarihini ve siyasi geçmişini, sosyolojik yapısını, din ve mezhep faktörünü değerlendirme dışı tutan her analiz ve her adım yalnışa götürüyordu. Tabii Türkiye tek başına Suriye politikasını belirlemiyordu. Irak’taki son ABD işgali, İran ile ABD ‘nin kötü olan ilişkileri ve İran üzerinden amelleri, İsrail’in çıbanbaşı Orta Doğu’da durması ve Türkiye’nin PKK terör örgütüyle olan sorunları Suriye politikasında belirleyici oluyordu.
Cetvelle masa başında sınırları çizilmiş ilkelerden biri olara aşağılanan Suriye’nin tarihine kısaca bakarsa İslam dünyasında önemli bir yeri olan toprakların ilkesi olduğunu görürüz. İslam’ın yayılmasında ve ilim, sanat, kültür kenti olan Şam’ın bu topraklarda olması anlamını derinleştiriyordu.
ETİKETLER : Yazdır