Anadil, Anadili, Dil Ailesi..
14 Ocak 2012 00:53:58
Bazı grupların ve kişilerin uluorta kullandığı anadil, anadili, dil ailesi kavramlarına önce bir açıklık getirmemiz, yerli yerine oturtmamız gerekiyor. Bilindiği üzere günümüzde Kürtler’in sözcüsü olduklarını iddia edenlerin (Türkiye’de 10-12 milyon Kürt olduğu söylenirken, Kürtçü partinin aldığı oy sayısı 2 milyon 826 bin kadar) ve onların destekçilerinin ileri sürdüğüne göre “eğitim anadilde yapılmalı”dır.
Pekala nedir bu Anadil, Anadili, Dil Ailesi?
Anadil: Günümüzde kullanılmakta olan bir dilin; bilinmeyen tarihsel dönemlerde bağlı olduğu varsayılan en eski ve en büyük yapısıdır. Bu ana-dilden kopan bir çok dil, tarihsel süreç içinde coğrafi ve çeşitli dilsel özellikler bakımından birbirinden az veya çok farklılıklar gösterebilir.
Dil ailesi: Tarihin bilinmeyen dönemlerinde bir ana dilden çıkan dillerin oluşturduğu topluluktur. Bir ana-dilin yazılı belgeleri olmadığı halde birçok özelliklerini kendisinden türemiş olan ailedeki diğer dillerle karşılaştırarak tespit etmek mümkün olabiliyor.Diller arasında akrabalık olması, bu dilleri konuşan ulusların da aynı soydan geldiklerini göstermez. Aynı soydan gelen ve dilleri akraba olan uluslar bulunmakla birlikte, farklı soydan gelen ve aralarında kültürel bağları görülen ve dil akrabalığı olan uluslar da vardır.
Bu tanımlara ve ünlü Türkologların yaptıkları düzenlemelere göre dilimizin dünya dilleri arasındaki yerini şöyle belirtebiliriz:
Türkçe: Köken (akrabalık-genetik) bakımından: Ural-Altay Dil Ailesi’nin Altay grubuna girer. Akrabaları: Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece(?), Japonca(??)’dır. Bu dillerin bilinemeyen dönemde Ana-Altayca’dan türediği ileri sürülmektedir.
Türkçe: Sözcük yapısı (morfoloji) bakımından Eklemeli Diller grubuna girer. Sözcük kökü değişmeyen, sona ek alan(kök+ek) bir dildir. Köken, yani sözcük yapıları göz önüne alındığında Türkçe, Macarca ile aynı gruba girerler. Ör.: göz, göz+lük, göz+lük+çü, göz+lük+çü+ler.
Anadili: insanın doğduğu andan başlayarak anasından öğrendiği dildir. Doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği, bilincinde yaşayan dildir. Evde konuşulan ve öğrenilen dildir de diyebiliriz. Örneğin Kürt, Laz, Çerkez, Arap kökenli ailelerde doğan çocuk, doğaldır ki bu ailelerde konuşulan dili öğrenir.
Geçmişte hemen her seçim öncesi siyasi parti adayları Maden Mühendisleri Odası Lokali’ne gelir, düşünce ve görüşlerini oradaki topluluğa anlatırdı. Biz de izler, dinler yararlanırdık. Bir gün bir siyasi parti temsilcisi, konuşmasının büyük bir bölümünü nedense “Anadilde Eğitim” konusuna ayırmıştı. İtirazcı birkaç kişi arasında ben de vardım. Sıra geldiğinde kendisine şunları sordum: Sayın konuşmacı diyelim ki siz buraya geldiğinizde salonda Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Abazalar, Gürcüler, Boşnaklar, Arnavutlar, Araplar ve daha bir çok etnik grup birlikte oturmaktayız. Bütün bu gruplar “anadilde eğitim” aldılar, başka dil de bilmiyorlar. Siz de geldiniz bize partinizin politikalarını anlatacaksınız. Bizimle hangi dilde konuşacaksınız? Ayrıca, ben şu yanımda oturan ve farklı bir dil konuşan kişiyi şikayet edeceğim. Dilekçemi hangi dilde yazacağım? Konuşmacı bir şeyler geveledi, ama soruya net ve açık bir yanıt vermemişti.
Şimdi bu “anadilde eğitim” sloganını önümüze koyalım ve duruma bir kez daha bakalım:
İlköğretimden üniversiteye kadar eğitim dili hangi dilde olacak? Her etnik gruba ayrı öğretim elemanı mı bulunacak? Yoksa, Üniversite kapılarına “Kürtçe bilen doktor yetiştirilir, Lazca bilen mühendis yetiştirilir, Arapça bilen hukukçu yetiştirilir vb.gibi” diye duyurular mı asılacak? Bu durumu çeşitli işyerleri ve hastaneler, hatta holdingler için de düşünebiliriz.Tutun ki bir bankaya gittiniz. Banka sizin işlemlerinizi hangi dilde yapacak? Bir Kürt, bir Türk’e banka havalesiyle para gönderecek. Bankadaki memurla anlaşabilme dahil, işlemler hangi dilde gerçekleşecek? Yoksa bankalar, Kürtçe, Lazca, Ermenice, Rumca, Arnavutça, bilen memurlar alıp, camlarına “Kürtçe, Lazca, Arnavutça, Rumca, işlemler yapılır” diye duyuru mu asacaklar?
Askere gittiniz, Askerlikte hangi dil kullanılacak? Kürtler’e Kürtçe, Arnavutlar’a Arnavutça, Araplar’a Arapça, Gürcüler’e Gürcüce, azınlıkları da katarsak işin içine Rumlar’a Rumca, Ermeniler’e Ermenice komutlar mı verilecek? Yargıda, Hakim ve Savcılar, adliye memurları hangi dilde adalet hizmeti verecekler? Yoksa her etnik grubun dilinde Hakim, Savcı, memur mu yetiştirilecek?Ya Tapu işleri, bütün kütükler-evraklar tek tek elden mi geçirilecek? Nüfus kütükleri her etnik grubun diline göre ayrı ayrı mı tutulacak? Pasaportlar her etnik gruba göre ayrı dilde mi hazırlanacak? Emniyet hizmetleri nasıl ve hangi dilde yürütülecek; polis vatandaşla, vatandaş polisle hangi dilde konuşacak? Din hizmetleri her etnik grubun diline göre mi verilecek? Hocalar camide duayı hangi dile göre yapacaklar? Yoksa önce okulları, camileri, giderek apartmanları, sokakları, mahalleleri, şehirleri birbirinden ayırmaya mı başlayacağız? Daha sırada işyerleri, memur-amir ilişkileri, ulaşım araçları ve diğerleri var..Bu karmaşayı hayatın tüm alanlarını göz önüne alarak genişletebilirsiniz.
“Anadilde Eğitim” isteyenler ne diyor: “Biz bölünme istemiyoruz. Ayrılık-gayrılık düşünmüyoruz, biz dilimizi, kültürümüzü istiyoruz”.. Şimdi yukarıdaki tabloya bakılınca, bölünmenin nasıl da kendiliğinden oluşacağı ortaya çıkmıyor mu? Farklı dilleri konuştukları için birbirinin dilinden anlamayan insanlar nasıl bir ulus toplumu oluşturabilecekler? Nasıl barış ve huzur içinde yaşayabilecekler?
Aslında bugün Anadolu’da yaşayan herkes, kendi anadilini kültürünü zaten kullanıyor. Bunu engellemeye kalkan da yok. Ülkemizde Türkçe dışındaki çeşitli dillerde kitaplar yayınlanıyor, filmler çekiliyor, müzikler de yapılıyor. TRT’de ise çeşitli dillerde yayın programları da düzenleniyor. İşin konuşma, sözlü tarafının yanında bir de ulus kültürünün taşıyıcısı olan yazı dili var. Çocukların ilk öğretimden başlayarak öğrendikleri, yazdıkları dil (Türkçe) var. İsteyen, istediği dilde roman, hikaye, şiir ve diğer dallarda yazıyor, yayımlıyor. Hatta şarkı türkü besteliyor, çıkıp söylüyor. Bazen Tv kanallarında Lazca, Kürtçe olduğunu sandığım türküleri, şarkıları, hiçbir şey anlamadan benim de dinlediğim oluyor. Burada bir sorun yok. Sorun yazı dilinde. Çünkü ulus kültürünün taşıyıcısı odur. Ayrışmayı isteyenlerin masum(!) kültürel istekleri işte bu noktada öne çıkıyor.
Günümüzde Kürtçü politikacıların “anadilde eğitim isteği” herkesin bildiği gibi bir siyasi slogandır. Bölünmeye giden yolun ilk büyük adımıdır. Çünkü bu istek, bütün Kürtler’in değil, terör örgütü ile onların politikadaki uzantılarının, yerli-yabancı destekçilerinin, Kürtler adına politika yaptıklarını söyleyenlerin marifetidir. Avrupa’da yaşayan binlerce Kürt var. Bunların önemli bir bölümü isteyerek veya kerhen terör örgütü çizgisinde davranış gösteriyor. Türkiye aleyhine yaptıkları çeşitli gösterileri Tv ekranlarından izliyoruz. Siz hiç onların Almanya-Fransa-İngiltere hatta Amerika gibi ülkelerde, bu ülkelerin hükümetlerine karşı “Anadilde eğitim istiyoruz” diye slogan attıklarını, pankart taşıdıklarını gördünüz mü? Türkler’in, Kürtler’in, diğer etnik grupların çocukları, yaşadıkları ülkelerin dilini öğrenerek eğitim görmekteler. Eskiden bazı Avrupa ülkelerinde Türk çocuklarına Türkçe dersleri de veriliyordu. Edindiğim bilgiye göre Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere’de bu uygulama kaldırıldı. Kimse de sokağa çıkıp “anadilde eğitim istiyoruz” diye slogan atmadı, pankart taşımadı.
Almanya’da birçok eyalet var. Ama herkes önce Alman! Amerika’da daha büyük eyaletler var; ama herkes önce Amerikalı!, Fransa, İspanya ve diğerleri hep öyle değil mi? Bizler “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünü beynimizde ve yüreğimizde bilgiyle, bilinçle, sevgiyle, saygıyla özümsemişken, buna kasıtlı olarak, “milliyetçilik, ırkçılık, diğer etnik grupları inkarcılık yaftası” asanlar - öyle olmadığını bildikleri halde- yok mu? Bunlar sizin övünç ve onur duyduğunuz ulusal değerlerinizi yıpratma, küçültme ve sizin bu ulusal duygu ve düşüncelerinizi karalama amacı taşıyor olmasın?
Bu gün Türkiye’de “ileri demokrasi” sayesinde “anadilde eğitim istiyoruz” sloganını uluorta atanlar, Avrupa ülkelerinde, Amerika’da atamazlar. Bunu burada atanlar, oralarda önce “Ben Amerikalı’yım” demesini öğrenirler. İsterlerse “hayır” desinler! Kendi aralarında anadillerini konuşabilirler. Ama genelde ve özellikle eğitimde İngilizce kullanmak zorundadırlar. Kim hangi ülkede çalışıyorsa, çocukları o ülkenin dilini öğrenerek eğitim görebilir.
Çünkü her devlet yapısının ve o devleti meydana getiren ulusun kendine özgü ve kendi adıyla anılan bir dili vardır. Orada kullanılan dil, bilginin, kültürün temeli ve toplumsal iletişimin en önemli etkenidir. Her devlet, anayasasında resmi dilinin adını belirtir ve tüm yurtta bu dilin kullanılıyor olması için büyük titizlik ve duyarlık gösterir..
ETİKETLER : Yazdır