
TÜRKEŞ’İN 9 IŞIK’I
27 Kasim 2025 22:07:20
Milli, milliyetçilik, milli devlet, vb. milli olarak anılan ne varsa tümü kapitalizmin yarattığıdır.
Kapitalizm tarih sahnesine 18-19. yüzyıllarda devrimlerle çıktı. Öncelikle de İngiltere ve Fransa’da…
Toplumsal sistemler Matruşka bebekleri gibi birbirinin içinden çıkarlar. Her toplumsal sistem, belirli bir tarihsel dönemde, kendisini yokedecek yeni toplumsal sistemin embriyolarını içinde taşır. Koşulları olgunlaşan yeni toplumsal sistem, kendisini vareden sistemi yadsıyıp yok ederek onun yerini alır.
Bu süreç evrensel bir oluşumdur, bugün de geçerlidir.
Milliyetçilik, kapitalizm tarih sahnesine çıktığı Batı’da görüldü, ilkten,milli devletlerin kuruluşunda fikri önderlik yaptı.
Milliyetçilik bir ideoloji değildir, bir siyasi duruştur. Kısaca tanımlamak gerekirse kendi milletini öteki milletler dahil herşeyin üzerinde tutma tavrıdır. Irkçısı ve yayılmacısı faşizm adını alır.
Kapitalizmin ideolojisi ise liberalizmdir. Osmanlı’da milliyetçilik Tanzimat’la uç verdi, cumhuriyet devrimiyle ete-kemiğe büründü.
Bu uzunca girişi şunun için yaptım. Son günlerde milliyetçi hareketimiz Terörsüz Türkiye özelinde çalkantılı günler geçiriyor. Radikal milliyetçilerimiz arasındaki görüş ayrılıkları, özellikle Apo ziyareti konusunda zirve yaptı. O kadar ki yakın tarihimizin en önemli milliyetçi figürü olan Alparslan Türkeş’e kadar uzandı tartışmalar… MHP lideri Bahçeli’nin Apo ile görüşülmesini fikren Türkeş geleneğine bağlaması iplerin kopmasına yolaçtı.
Alparslan Türkeş son yarım yüzyılın en önemli siyasetçilerinden birisiydi. Radikal (Türkcü/Ülkücü/ırkçı) milliyetçiliğin de mimarıydı. Denibilir ki ülkemizde radikal milliyetçiliğinin kurucu önderi Türkeş’tir.
Gerçi günümüzün radikal milliyetçileri Türkeş’in 9 ışık doktrininin sadık birer izleyici/uygulayıcı olmaktan uzaklar. Bu yüzden Türkeş bir siyasi akımın önderi olmaktan çok ikonik bir figür olarak algılanıyor bu çevrede.
1960 sonrası milliyetçi hareketin önderi olan Türkeş Milliyetçi Hareket Partisinin 1970’i izleyen dönemdeki genel başkanıydı. Türkeş, siyasi çizgisini 9 ışık adını verdiği bir ilkeler bloğu şeklinde açıklıyordu. 9 ışık ilkelerini şunlar oluşturuyordu.
Milliyecilik, Ülkücülük, Ahlakcılık, İlimcilik, Tüplumculuk, Köycülük, Hürriyetcilik, Şahsiyetcilik, Gelişmecilik, Halkçılık, Endüstricilik/Teknikcilik.
Türkeş, partisinin demokrasi anlayışını “milli demokrasi” olarak tanımlıyordu. MHP, yönetim biçimi olarak da Başkanlık Sistemi’ni öneriyordu. Partinin genel çizgisinin unsurları antiemperyalizm, hürriyetçilik, barışçılık ve demokratik milliyetçilikti. Ülkücülük hareketinin önderi de Türkeş’ti.
Günümüzün radikal milliyetçi partileri her ne kadar kendilerini Türkeş’in fikir mirasçısı olarak da görseler, Türkeşciliğe farklı pencerelerden yaklaşmaları bitmeyen tartışmalara neden oluyor.
Canalıcı soruya geliyorum:
Türkeş bugün hayatta ve aktif siyaset içinde olsa “Terörsüz Türkiye” hareketinin başını çeker miydi ve bu yolda PKK’nın lideri Apo ile yüzyüze görüşmeye evet der miydi ?
Şu sıralar bu soru tartışılıyor. Soruya olumlu yanıt veren ve son Apo ziyareti için de Türkeş çizgisini referans olarak gösteren Bahçeli eleştiriliyor…
Tartışmanın içinde değilim. Sadece şu kadarını söyleyeceğim: Türkeş’i Apo ziyaretinin referansı olarak kullanmak olacak şey değil !..
ETİKETLER : Yazdır







