
KILIÇDAROĞLU OPORTÜNİZMİ !
23 Kasim 2025 22:11:00
Türkiye kökenli Kürt Siyasal hareketi, çift başlı Bizans Kartalına benzer; tek bir gövdede iki baş vardır.
Hareketin stratejik hedefi iki toplumlu bir Türkiye’dir. Bölücü bir harekettir bu.
Hareket bu amaca ulaşmak için iki farklı yöntem deniyor yarım yüzyıldır:
PKK, amaca silah zoruyla ulaşmayı amaçlayan radikallerin örgütüdür. Bu, hareketin bir başıdır.
Öteki başını ise, amaca “barışçıl” yıllardan ulaşmayı ana yöntem olarak benimseyenler oluşturuyor.
PKK, mücadele biçimi olacak terörü öngören bir yapıya sahip.
Diğerleri “demokratik/barışçı” mücadeleyi esas alıyor.
Bu ikisi arasında yöntem farkı var. Ayrıca legal örgütün (bugün DEM’in) içinde de soruna siyasi değil, kültürel açıdan bakan bir grup var. Siyasi açıdan bakanların hedefi Federalizm !
Hareketin PKK ile kendisini özdeşleştirenlerini DEM’in radikal kanadı oluşturuyor. DEM’in başındaki klik bunlar ve doğal olarak Apo’ya bağlılar.
Ben bu yüzden Kürt Sorununun kademeli şekilde çözümlenmesini öneriyorum. İlkten PKK sorunu çözülmeli, radikaller sürecin dışına çıkartılmalı; sonra da Kürt Sorunu masaya yatırılmalı.
MHP gibi radikal milliyetçiler, PKK’dan ayrı bir Kürt Sorunu kabul etmedikleri için sorunu sadece PKK’nın tasfiyesine indirgiyorlar. Bahçeli’ye göre PKK ile birlikte Kürt Sorunu da bitecek.
Bitmeyecek. Olsa olsa Kürt Siyasi hareketinin iki başından birisi mecazi anlamda ölecek. Çözüm barışçıl yollardan ulaşmak isteyenler devletle masaya oturacak.
DEM yönetimi hâlâ, Kürt Sorununu PKK’yı bir manivela olarak kullanarak çözmek istiyor. Pozisyonları şöyle: PKK’yı vereceğiz, ama karşılığında iki toplumda bir Türkiye isteriz.
Bu bakış açısı aynı zamanda bir anayasa değişikliğini de öngörüyor.
DEM’liler bu yüzden Apo’yu sadece PKK’nın değil Kürt siyasi hareketinin önderi moduna sokmak istiyorlar.
Apo da bu rolü oynamaya çalışıyor. O da PKK ile Kürt Siyasi hareketini özdeşleştiriyor ve artık şiddeti bir yana koyup sorunu barışçıl yöntemlerle çözme stratejisini izliyor.
**
CHP’nin İmralı’ya gitmeyi reddetmesine eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da karşı çıktı. Bu doğrultuda yaptığı açıklama oportünizmin kötü bir örneğiydi! Kılıçdaroğlu’nun öncelikle tarih kültürü ve milli bilinci yok. CHP’yi de tanımıyor !..
CHP, PKK’nin başı ile görüşemez. Çünkü PKK, Kürt Siyasi hareketinin federalizme koşullanmış ve mücadele yöntemi olarak terörü seçmiş bir örgüt. Bugün zorunlu olarak özeleştirel bir konuma da girse hâlâ federalizmin peşinde. Bölücü hâlâ ! CHP Apo ile görüşse ulus-devleti kuran parti olarak kendisini reddetmiş olur !
CHP, bugün de ulus-devleti savunmak zorundadır. Buradan bakıldığında Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan her türlü federalizm taleplerine kapısını kapatmak zorundadır CHP.
CHP İmralı’yı reddederek kendisiyle ya da tarihsel misyonuyla uyumlu bir tavır takındı.
CHP’nin bu tutumu Kürt Sorunu’nun çözülmesine karşı olduğu anlamına gelmez.
Kaldı ki devlet gelenekleri de terör örgütü ile masaya oturmayı reddediyor.
Terör örgütüne teslim ol denilir, kabul ederse teslim koşulları görüşülür.
Bu siyasi değil teknik bir olaydır, devletin ilgili birimlerince yürütülür.
Eğer ortada etnik bir sorun varsa bunu da TBMM çözer. İlke olarak da ulus-devlet bütünlüğü içinde…
CHP’nin aldığı karar sapına kadar doğru bir karardır.
ETİKETLER : Yazdır







