
POPÜLİST DEĞİL İLKELİ !
21 Kasim 2025 22:11:07
Süreç Komisyonu devletin seçilmişlerini temsil ediyor…Seçilmişlerin Apo’ya gitmek için oylama kararı almaları sonuçtan daha önemliydi aslında. Çünkü sonuç belliydi. Apo’ya gidilmesi için 31 oy gerekiyordu, AKP+ MHP+ DEM’in oy toplamı da 31’di. Oylamada bir üye daha bu yeküne katıldı, rakam 32’ye çıktı.
CHP’nin İmralı’ya gidilmesi konusundaki tavrı çok önemliydi. CHP hem anamuhalefet partisi ve anketlere göre birinci parti.
Çokları CHP’nin “esnek” davranıp “evet” oyu vermesini bekliyordu. Çünkü CHP “hayır” dese de Komisyon’dan “evet” oyu çıkacaktı. CHP bu durumda, en azından DEM’i büsbütün Cumhurun kucağına itmemek için “evet” oyu verebilirdi. Vermedi. Popülist değil, ilkeli davrandı…
CHP’nin “hayır” oyu şöyle bir saflaşmayı ortaya çıkarttı:
Apo’ya devletin seçilmişlerinin tümü gitmiyor. AKP+MHP+DEM gidiyor.
Bu üç partiden iktidarda olanlar yarın seçimlerde bu tavırlarının hesabını halka nasıl verecekler ?!
Daha önce de yazdım: Apo ile bir şekilde görüşülebilirdi, zaten görüşülüyor. Ama devletin seçilmişlerinin onu resmen muhatap alması şık olmadı… Kocaman bir yanlış bu !..
CHP’nin gitmeme kararının bir başka özelliği de var. CHP İmralı’ya “hayır” oyu vererek DEM’in Apo’yu Kürt siyasi hareketinin tek lideri olarak sunma oyununu da bozdu. DEM’in başındaki Apo’cu klik, Kürt legal siyasi hareketinin gerçek lideri Demirtaş olduğu halde ısrarla Apo’yu öne itiyor, onun “tek lider” liğini devlete de kabul ettirmek istiyordu. Bunda kısmen başarılı oldu, ama CHP’nin “hayır” oyu başarısını eksik bıraktı.
Bu bir oyun ! Gerçekte Apo’nun devlete söyleyeceği bir şeyi yok. Söylediklerini zaten DEM aracılığıyla söylüyor nicedir. Kaldı ki Apo, iktidarın yeri geldikçe, özellikle seçimlerde kullandığı bir gönüllü aktördür. Apo’cu klik onu ikonize ederek kendi siyasi geleceklerinin de bir dayanağı yapmaya çalışıyorlar.
MHP lideri Bahçeli ise, “Türkiye’de terörü bitiren lider” olarak tarihe geçme peşinde. Bunda başarıya ulaşamazsa ikinci bir Alparslan Türkeş olma şansı bile yok !..
Erdoğan’ın Apo konusunda olsun PKK’nın teslimiyeti konusunda olsun ve genelde Kürt Sorunu’nun çözümünde olsun net fotoğraflar vermesinin altını daha önce de çizmiştim. Erdoğan bu konuda hep geride kaldı, öne çıkmaktan “imtina” etti hep.
Çünkü şu an yolundaymış gibi gözüken çözüm sürecinin ansızın farklı bir yola girmesi olasılığı da var. Daha önceki “çözüm” denemesi böyle bir olasılığın tekrarlanabileceğini işaret eden bir tür alarm!
Bence Erdoğan/AKP, çözüm sürecinin mimarlığını bu yüzden Bahçeli’ye bıraktı. Şu an görünen de o zaten. Çözüm için sadece Bahçeli adeta çırpınıyor.
Çok yazdım. Ben de PKK ve Kürt Sorunu’nun çözümünden yana birisiyim. Bu sorunun çözümü için koşullar şimdiye kadar hiç bu kadar elverişli olmamıştı. Sorun varsa çözülmelidir, çözülmezse kangrenleşir !..
ABD Kandil’i önümüze attı. “Alın ne yaparsanız yapın” dedi.
Öyle olmasa, Bahçeli’nin çağrısıyla PKK beyaz bayrak çekmezdi, zaten ABD çektirmezdi. Nitekim Suriye PKK’sı Apo’nun çağrısına cevap bile vermeden orada özerk bir bölge kurmak için mücadele etmiyor mu şu sıralar !
Kürt siyasetçileri de terör eylemleri yoluyla bir yere varamayacaklarını net şekilde görüyorlar artık. Onlar için de bir “tarihi fırsat” oldu çözüm süreci…
İktidar ve bir grup şoven milliyetçi dışında herkes PKK ve Kürt Sorununun çözümünden yanalar. Ama bu olayın kendilerini en az riske edecek koşullarda gerçekleşmesini iştiyorlar. Çünkü süreçteki bir sapma olayı tersine de çevirebilir !..
Çok kritik bir süreç içindeyiz. Her siyasi aktörün belki istediği rolü alamayacağı bir süreç bu. Ama sorun çözülebilirse öncelikle Türkiye kazanacaktır.
ETİKETLER : Yazdır







