CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun partisinden istifa edip AKP’ye geçmesinin hemen ardından yazdığım bir yazıda transferin birçok bakımdan normal olmadığının altını çizmiş, Çerçioğlu’nun en kısa süre içinde transferin gerçek nedenini açıklamasını istemiştim.

Transfer gerçekten de tuhaftı. İki dönem CHP milletvekilliği de yapan Çerçioğlu ilkeli, mert dürüst bir politikacı olarak biliniyordu. Dört dönemdir CHP belediye başkanı olarak Aydın halkına hizmet ediyordu. İlkeli, dürüst kişiliğine gönderme yapılarak efeleriyle ünlü Aydın’da “topuklu efe” diye anılıyordu.

Bu özelliklere sahip birisinin şak diye partisinden istifa edip AKP’ye geçmesi olacak şey değildi !..

Çerçioğlu, transferinden sonra yaptığı açıklamalarda istifasının gerçek nedenini söylemedi. “Alnım ak başım dik” demekle yetindi.

Basın elbette bu anlaşılmaz transferi masaya yatıracak, girdisini çıktısını araştıracaktı.

Öyle ya oldu. İlkten “fısıltı gazetesi”nin  kulağına üflenen bazı gerçekler kısa süre içinde belgeli haberlerle gazete manşetlerini süslemeye başladı.

Sözcü gazetesinin Perşembe günkü sayısı buna örnekti. Gazetesinin manşeti şöyleydi.

Şartnameyi  Aziz yapmış, Özlem kabül etmiş !

Spotta ise şu sözler yer alıyordu:

Aydın belediyesi CHP’li başkanları tutuklattıran Aktaş’a 140 milyonluk ihale verdi. Müfettişler “Adrese teslim” dedi. Aktaş da itiraf etti. Soruşturma açılınca Çerçioğlu, AKP’ye geçti.

Daha aşağıda haberin ayrıntısı vardı.

Gazetenin aynı sayısının göbeğinde ise Özgür Özel’in bir açıklaması yeralıyordu. Özel’in açıklamasından öğrendiğimize göre, Çerçioğlu hakkında 12-13 dosya vardı. Ancak bardağı taşıran dosya sonuncusu olmuştu anlaşılan. Buradan bakıldığında Çerçioğlu topun ağzındaydı !

Bu olup bitenlerden Çerçioğlu’nun tutuklanmamak için istifa edip AKP’ye geçtiği sonucuna ulaşmak olasıdır.

Şimdi bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım:

Özel’e atfen verilen habere göre, Çerçioğlu’nun dosyalarla boğuştuğunu CHP biliyordu. Peki öyle de Çerçioğlu tırsıp kapağı AKP’ye atıncaya kadar bu durumu niçin sineye çekti ?

Çerçioğlu hakkındaki dosyaların doğru olup olmadığını niçin araştırmadı  ve son olarak ihbarcı müteahhit ile ihale ilişkisini bildiği halde niçin disiplin soruşturması yoluna gitmedi ? En azından bir basın toplantısı ile durum kamuoyuna niçin açıklanmadı ?

Bu sorular şöyle bir sonuca götürüyor insanı: Demek ki AKP bastırmasa CHP  Çerçioğlu’nun dosyalarını sineye çekecekti !..

Bu değerlendirmemden CHP’ye yönelik iktidar operasyonlarının tümünün doğru/gerçek olduğu anlamı çıkartılamaz kuşkusuz. Çerçioğlu örneğinde de görülüyor ki sepette çürük yumurtalar da var; öyle olması da çok şaşırtıcı değil. Her partide böyle şeyler olabilir.

CHP yönetimi, başta da Özel, Çerçioğlu konusunda cesur davranıp onu kenara alsaydı, Türkiye bir “topuklayan Efe” olayı yaşamazdı en azından !

Siyasette dürüstlüğün bir ölçüsü de sepetteki  çürük yumurtaları tezgaha çıkmadan önce ayıklama cesaretidir !..