
BÖL YÖNET !
22 Temmuz 2025 00:07:05
Adam gibi bir demokratik devrim yaşamamış ülkelerde ne milli bilinç olur ve ne de (haliyle) demokrasi bilinci…
Demokrasi, feodal üretim biçiminin üstyapı kurumlarının antitezidir. Yahut Kapitalist üretim biçiminin yönetim-erkini de içine alan üstyapı kurumudur. Terim, “halk yönetimi” anlamına gelmekle birlikte sadece bir yönetim biçimi değil, bir değerler sistemidir. Sistemin bileşimindeki ilkelerin en önemlisi devleti dinsel baskıdan koruyan laisizmdir.
Antik Yunan demokrasisi bu izahın dışında kalır. Çünkü kadınları ve köleleri “halk” saymayan Yunan demokrasisi köleci üretim biçimine dayanıyordu. Bir değerler sistemi olmaktan çok yönetim tarzıydı.
Denilebilir ki demokrasi kavramı tarih sahnesine feodalizmi yıkıp yerine kapitalist üretim ilişkilerini geçiren demokratik devrimlerle gerçek yerine oturdu. Hoş zaten ilkel Yunan kent demokrasileriyle çağdaş demokrasiler arasında iki toplumsal sistem ve yaklaşık olarak 2 bin yıllık bir zaman dilimi vardır.
Demokratlık devrimler yaşamamış, kapitalist ilişkilerin yanısıra feodal ve yarı-feodal ilişkilerin yaşandığı toplumlarda, (dedim ya) ne milli bilinç olur ve ne de demokrasi bilinci.
Buradan bakarsak örneğin Suriye’de demokratik bir yapı kurmanın olanağı yoktur. Çünkü demokratik bir rejimin üzerine basacağı altyapı yoktur. Demokrasiyi insanların kafasına zorla sokamazsınız.
Suriye gibi ülkelerde toplumun çimentosu dindir, İslam’dır. Şu var ki ülkenin İslam’ın birbirine ters düşen mezheplere bölünmüş olması, ümmet bilincinin de çimento işlevi görmesini engelliyor.
Bu doğal bölünmüşlükten ülkenin gerginliklerini yağmalayan emperyalist ülkeler yararlanıyor. Sözgelimi Suriye’de sadece ABD yok, Fransa da var, İngiltere de, hatta Rusya da.
Birleşmiş bir Suriye emperyalistlerin işine gelmiyor. Bu yüzden soy ve mezhep kışkırtıcılığı ile Suriye’yi kendi çıkarlarına uygun bir yapılanmaya kavuşturmak istiyorlar. İki parçalı bir yapıya !..
Mezhep kışkırtıcılığının en kolay hedefi, 10. yüzyılda İslam’dan kopan Dürziler ! Dürzilerin Şii Alevilerle sorunu yok, ama Sunni-selefi Araplar,” İslam döneği” Dürzileri her fırsatta hedef alıyorlar.
BAAS yönetimi döneminde böyle bir şey yoktu. Esad diktası tüm mezhepleri laik bir rejim altında birleştirmişti. Esad gidince mezhep ayrımcılığı adeta patlama yaptı. Bundan da ABD ve İsrail bol bol yararlanıyorlar.
Çöllerde deve, sığır, keçi yetiştiren göçebe Bedevileri Dürzilerin üzerine sürenler de onlar, alevi-şii Arapların üzerine selefleri sürenler de !..
Zavallı Suriye emperyalist “böl-yönet” taktiğinin yeni uygulama alanı olarak şu sıralar birleşmeye değil, ayrışmaya doğru gidiyor.
Suriye merkezi yönetiminin bunu engellemesi olası değil. Ahmet Şara zaten ABD’nin yönetiminde birisi.
Türkiye için önemli olan Suriye PKK’sı olan SDG/YPG’nin durumu Erdoğan son yaptığı açıklamada “İmralı’nın da yardımıyla” SDG’nin silah bırakabileceği imasında bulundu.
Harika olur kuşkusuz. Ama şunu da unutmamak gerekiyor; Suriye PKK’sını Apo değil, İsrail ile ABD yönetiyor ! Bizimkiler ise İsrail ile ABD'yi ağızlarına bile almıyorlar !..
ETİKETLER : Yazdır







