
CHP MASANIN NERESİNDE OLMALI ?
21 Temmuz 2025 00:14:01
Erdoğan, AKP-MHP-DEM olarak süreci birlikte yöneteceğiz diye açıklama yaptı. Tam olarak altını çizmedi ama, açıklamasında DEM’in Cumhur İttifakı’na katıldığı iması vardı.
CHP hemen altını çizdi bunun, DEM’e yüzünü ekşitti. DEM’se hemen bir açıklama yaparak ittifakın Erdoğan’ın imâ ettiği bir siyasi ittifak olmadığını, sadece İmralı süreciyle ilgili bir ittifak olduğunu ileri sürdü…
Erdoğan sessiz kaldı, keza Bahçeli de…
Derken İmamoğlu bir mesaj yayınlayarak MHP ile DEM’e seslendi, AKP’nin siyasi çıkar peşinde olduğunu, ittifakı bunun için kullandığını söyledi. tam öyle demedi ama, “AKP sizi kullanıyor” demeye getirdi…
DEM’den İmamoğlu’na yanıt gecikmedi, DEM eşgenelbaşkanı Bakırhan, sürecin cezaevlerindeki “tutsakların” serbest bırakılmasını da amaçlayan kararları hedeflediğini, bunun içinde doğal olarak CHP’lilerin de olacağını belirttil.
Kibarca (!) sizin için de çalışıyoruz dedi…
Bakırhan’ın yanıtı, İmamoğlu’nun uyarısına göre çok daha somut/hedefi olan bir yanıttı doğrusu…
Bir çağrıydı da aslında. Bakırhan gelin hem Kürt sorununu birlikte çözelim, bu arada Türkiye’yi normalleştirecek mücadeleyi birlikte yürütelim diyordu. CHP’yi “çözüm” masasına ya da sürece çağırıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla sürecin ilk adımı TBMM’nde bir Komisyon kurulması olacak. Komisyon tüm partilere açılacak…
CHP’ye bakıyorum, İmralı süreci konusunda kafaları net değil. Gerçi bir takım soyut itirazları yok değil, ama çoğu zaman ve çoğu konuda olduğu gibi somut çözümleri yok !
Oysa daha önce de altını çizdiğim-gibi “Terörsüz Türkiye ”sloganı ile çözüm bandına konulan Kürt Sorunu, sonuçta Türkiye’nin sorunudur. Ve göründüğü kadarıyla AKP-MHP-DEM üçlüsü bu sorunu bir şeklide çözme kararlığı içindeler.
Bu süreç karşısında iki pozisyon söz konusu olabilir. Ya, sözgelimi İyi Parti’nin yaptığı gibi karşı çıkarsınız ya da kenarda ….. sonuçları üzerine muhalefet yapmak için beklersiniz…
CHP ikincisini yapmak istiyor gibi. Sürecin dışında kalayım, üçlünün aldığı kararları eleyip çoğunu seçim retoriğinin ana malzemesi olarak kullanayım der gibi …
Oysa süreç içinde alınacak kararlar Türkiye’nin geleceğini belirleyecek konular olabilecektir. Bu olasılık ortada iken şu sıralar anketlerde birinci parti olarak gözüken anamuhalefet partisi sürecin nasıl dışında kalabilir ! Böyle bir yaklaşım sorumsuz/egosantrik bir yaklaşım olmaz mı !
Kaldı ki sürecin doğru yönetilmesi halinde Türkiye’nin seçim öncesi normalleşmesi olasılığı da var. CHP bunun dışında kalabilir mi ?..
Uzatmayayım. Ben baştan beri CHP’nin sürecin içinde ya da “masada” olması gerektiğini yazıyorum. Kürt Sorunu Türkiye’nin sorunudur. Keza, “Terörsüz Türkiye Türkiye’nin sorunudur. Bu doğrultuda atılacak her adım Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir.
Şu sıralar Suriye PKK’sı Dürziler için “İnsani Koridor’u açma projesi geliştiriyor. İsrail de Suriye’yi boydan boya bölüp İran’a karadan ulaşmak için proje geliştiriyor. İkisi iç-içe.
Bunlar Türkiye’nin aleyhine olan gelişmelerdir. Ortadoğu bu gelişmeleri de kucağında taşırken CHP’nin içirdeki sürecin dışında kalması sorumlu bir tutum olmayacaktır.
Güzelim ülkemizi ABD’nin oyunlarına karşı korumak zorundayız. ABD bölgeyi yeniden yapılandırmak için İsrail ile PKK’yı kullanıyor. İsrail’in bildiği tek dil militarizm olduğu için o da o dili kullanarak yeniden yapılandırmada şiddete dayanıyor.
Böylesine hassas bir dönemde Kürt Sorunumuzu Türkiye’nin çıkarlarına en uygun şekilde çözmek için süreç, herkesin süreci olmalıdır diyorum; başta da Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran CHP’nin !..
ETİKETLER : Yazdır







