
KILIÇDAROĞLU !
30 Haziran 2025 00:26:48
13 yıl CHP’nin Genel Başkanlığını yapan Kılıçdaroğlu’nun son Kurultayı kaybettikten sonra kenara çekilmesi bekleniyordu.Öyle olmadı, Kılıçdaroğlu Ankara’da ofis açıp siyasete fiilen devam kararı aldı.
Siyaset iktidara odaklı bir uğraştır. Bu hem özel ve hem de genel anlamda böyledir. Kılıçdaroğlu’nun ofis açması, gerçekte CHP Genel Başkanlığı koltuğunu yeniden hedeflediğini gösteriyordu.
Öyküde denildiği gibi, gün oldu devran döndü allı kızlar ip oldu, Kurultayın iptali için açılan davanın mutlak butlanla buluşması olasılığı doğdu. Mutlak butlan (eğer çıkarsa) Kılıçdaroğlu’nu geçici de olsa yeniden CHP Genel Başkanlığı koltuğu ile buluşturacak. “CHPyi kayyuma bırakmam” demesi, ayağına gelen fırsatı değerlendireceği anlamına geliyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’nu avucunun içine alan bu egosantrik ruh halini kariyerizm terimiyle bile açıklayamayız; kariyerizmin nöbet hali diyelim !..
Böyle birine söz anlatmak olası değildir; sözün anlamını yitirdiği bir durumda kendisi !..
Peki ne olacak ? CHP teslim edilecek mi ona ?
Edilmemeli ! Çünkü haklı değil !..
Tepeden bakıldığında çok ilginç bir Türkiye tablosu ile karşılaşıyorsunuz:
Bütün kozlar iktidarın elinde. Anamuhalefet partisi dört bir yandan kuşatılmış durumda.
Kürt açılımı ile anayasanın değiştirilmesi sorunları bile iktidarın kontrolü altında, onun belirlediği programa göre gelişiyor…
Ama anketlere bakıyorsunuz, hem iktidar ve hem de iç-sorunlarıyla boğuşan CHP ilk sırada !
Bu nasıl oluyor ?
İzahı çok basit. Özellikle emekçi kitlelerinin geçim koşulları gitgide daha da ağırlaşıyor; bu da spontane tepkilere yolaçıyor, kitlelerin oy tercihlerini iktidar aleyhine değiştiriyor..
Emekçi kitlelerinin ekonomik sorunları aşılmadan bu tablonun değişmesi olasılığı çok zordur.
Kitleler, iktidarın CHP’ye yönelik PKK’cı ve dinsiz suçlamalarını aştı artık. AKP’nin her seçimde CHP’ye karşı kullandığı PKK karşıtı retorik, yeni çözüm süreciyle etkisiz hale geldi. Son yerel seçimde de geniş kitleler laiklik fobisini aşarak oy tercihlerini CHP’den yana kullandılar.
Şu an iktidarın anamuhalefet e karşı kullanacağı kozu yok ! Anamuhalefet liderlerini kriminal kuşatmayla yıpratma yolunu tutmasının.nedeni bu.Ancak anketler bu politikaların da çok yararlı olamayacağını gösteriyor.İktidar emekçi kitlelerinin geçim koşullarını eni-konu düzeltecek alternatifler yaratmazsa sandıkta muhalefetle baş etme şansını da tümüyle elinden kaçırmış olacak.
Politikanın bir tanımı da, “ekonominin yoğunlaşmış ifadesi” şeklindedir. Şu anlama gelir bu: Kötü bir ekonomik tablo, her zaman kötü bir siyasal tablo doğurur !..
Bugünkü siyasal tablomuzun profili çok albenili değilse eğer (ki öyle) bunun nedenini ekonomide aramak gerekir.Nas ekonomisinden sonra Şimşek ekonomisi de çok başarılı bir grafik izlemedi.
Tüm verilerde iyileşmeler var ama bunlar yaşama yansımadığı için kitleler tarafından duyumsanmıyor…
İktidarın en önemli sorunu gerçekte bu !
Bu sorun İBB/İmamoğlu’na operasyon çekerek çözülecek bir sorun değil. Çünkü İBB, iddia edildiği gibi, gırtlağına kadar yolsuzluğa da batmış olsa, kamu işçilerine bir yıl için açlık sınırının altında zam önerilmesinin kök sebebi olamaz! 16 milyon emeklinin açlık çekmesinin keza !...
İktidar, iktidarda kalma süresini uzatma şansını ekonomik tabloyu iyileştirmekten çok İmamoğlu’larını tasfiyeye bağlamakla kararlı ise eğer, belki kısa vadede ise yarar bu, ama gerçekte palyatif bir tedbir (!) olur. Demokrasiye inanıyorsanız, onun temel kurallarını uygulamak zorundasınızdır !
Baskıyla olmaz. Etki tepkiyi, şiddet karşı-şiddeti doğurur çünkü !
Türkiye’nin milli birliğe ihtiyacı var. Milli Birlik ise iç-barış tahkim edilerek kurulabilir ancak !..
ETİKETLER : Yazdır







