
NE YAPMALI ?
21 Haziran 2025 00:32:49
İsrail-İran Savaşı, zaten ayakları üzerinde durmakta zorlanan ülkemiz ekonomisini çok olumsuz etkiledi.
Maliye Bakanı Şimşek’in nas’ın iflasından bu yana toparlamaya çalıştığı ekonomimiz, İBB-İmamoğlu operasyonu ile ağır bir darbe almış, dövizi tutmak isteyen Şimşek hazinenin elindeki birikimi kaybetmişti.
İran-İsrail savaşı
ekonomiyi ikinci kez sarstı; akaryakıt fiyatlarının artışına koşut olarak hemen bütün malların fiyatlarında dikine oynamalar başladı, döviz ve altın fırladı. Bu gelişmeler hiç değilse bir-iki puan düşürülmesi beklenen politika faizinin sabit tutulmasına yolaçtı.
Enflasyonda dünya beşincisiyiz. Gelir dağıtımında tersten şampiyonuz. Nüfusun yüzde 20’si milli gelirin yüzde 48’ni paylaşırken yüzde 52’yi yüzde 80 paylaşıyor. Ortalama işçi-emekli ve memur maaşı açlık ile yoksulluk sınırlarının çok altında…
Dünya bankası Türkiye ekonomisinin bu yıl 0.5 puan büyüyeceği tahminini yapması, Şimşek’i çok sevindirdi gerçi, ama dikine büyümenin uygulanan kemerleri sıkma politikasına aykırı olduğu da biliniyor. Şimşek niçin sevindi anlayamadım. Yoksa kemer sıkmayı bıraktı da haberimiz mi olmadı ?
Şu sıralar 1 milyona yakın kamu işçisi ile özel sektör işçisi ve emekliler ve memurlar ücret ve maaşlarının arttırılması için sırada bekliyorlar.
16 milyon emekliye yüzde 17 oranında zam verilebileceği MB’nın tahminleri arasında. Enflasyon oranını bir devlet kuruluşu olan TÜİK belirlediğine göre, arka mutfakta aşın çoktan pişirildiği anlaşılıyor.
Ortalama emekli maaşı 14 bin liradır. Emeklilere yüzde 17 zam verilse kişi başı ortalama artış 2300 lira olur, toplam maaş da 6 bin 300 !..
Açlık sınırının 23 bin lira olduğu gerçeğini dikkate alırsak bu parayla ancak 13 gün idare edilebilir; o da, yarı aç yarı tok !..
Özel sektör işçilerine ara-zam verilmezse onlar da açlık sınırının altında yaşamayı sürdürecekler. Memurları hiç sormayın !..
İran- İsrail savaşı bu kara tablonun daha da kararmasına neden olabilir.
İktidara bakıyoruz, o sadece kendi geleceğini aydınlatma peşinde. Kürtlerle el-ele verip anayasayı değiştirecekler, ulus-devlet kavramına yeni bir yorum getirecekler…
Şu da var ki İsrail-İran savaşının molla yönetiminin çökmesiyle sonuçlanması halinde ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma projesinin önünde bu kez sadece biz kalacağız !.. Bu şu an sadece bir olasılık, ama çok uzak bir olasılık da değil.
Bütün bunları bir araya getirdiğimizde her anlamda ulusalcı ve halkçı bir politikanın öne çıkartılmasının zorunluğu ortaya çıkıyor. Türkiye olarak birbirimize kenetlenmeliyiz! Biraz açmak gerekirse ekonomide halkçı, politikada ulusalcı, bir çizgi izlemeliyiz… Bu da partisel ve etnik çıkarların bir yana bırakılmasını zorunlu kılıyor. Siyasal yaşam normalleşmeli. Demokratik ve hukuka saygılı
ABD, İsrail’le birlikte yeni bir Ortadoğu yaratma projesinin sıcak aşamasına geçmişken coğrafyanın, en etkin ülkelerinden Türkiye’ye görmezden gelecek değildir.
Bu yüzden eldeki kaynakların yoksullaşan halk kitlelerine göre harcanması ve 86 milyonun sımsıkı birliğini sağlayacak gerçekten ulusal demokratik bir politikanın izlenmesi gerekiyor.
ETİKETLER : Yazdır







