
19 MAYIS
19 Mayis 2025 00:04:49
Toplumsal sistemler matruşka bebekleri gibi birbirinin içinden çıkarlar. Bu, tarihsel ve toplumsal gelişim ve değişimin temel yasasıdır.
Osmanlı imparatorluğuna feodal sistem egemendi. İmparatorluk tarihsel bir kategori olarak ömrünü tamamladı ve onun içinden Türkiye Cumhuriyeti çıktı. Cumhuriyet, daha gelişmiş/ileri bir toplumsal sistemin üzerine oturdu.
Kimileri şimdi onu geriye çevirmeye çalışıyor; oysa tarihe gömülmüş bir toplumsal sistemi ve onun üstyapısını yeniden inşaa etmek olası değildir.
**
Bugün cumhuriyet devrimimizin ilk adımının atıldığı günün 106 yıldönümü. Gazi’nin devrimi başlatmak için Dersaadet’ten Anadoluya/Samsun’a geçtiği gün...
Cumhuriyet devrimi Kurtuluş Savaşını da içine alan milli-demokratik nitelikte bir devrimdir. Her devrimin bir önderi olur, bizim devrimimizin önderi tam adıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür..
Önderler tarihsel ve toplumsal koşulları iyi okuyan cesur insanlardır. Gazi böyleydi. Osmanlı’nın birinci dünya savaşı sonraki durumunu iyi okudu, bir halk devriminin koşullarının olduğunu doğru hesap etti ve ateşi yaktı.
Şimdi o ateşi söndürmeye çalışıyorlar, ama bu olası değil. Kapitalizme fes takarak Osmanlı’yı ve onun toplumsal sistemini geriye getiremezsiniz !..
19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramının 104 yılını onu anlayarak ve benimseyerek selâmlıyorum.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Terörsüz bir Türkiye’yi kim istemez ki ! PKK’nın teslim olması böyle bir fırsat yarattı. Ama henüz işin başındayız. PKK’nın kongresini toplayıp silahlarını teslim etmesi ve PKK adına yapılan terör faaliyetlerini durdurma kararı alması sadece bir başlangıç. Daha çözülmesi gereken çok sorun var. Üstelik bunlar sadece “teknik” sorunlar da değil; PKK’nın TBMM’ndeki temsilcisi DEM’in “Kürt Sorunu” başlığı altında topladığı etnik talepleri çözüm bekliyor...DEM bunların tümünü “toplamsal barışın tesisi” olarak niteliyor, “barış” kavramının üzerinde ısrarla duruyor...
Toplumsal barış, Marksist literatürde sınıflararası barış anlamına gelir. DEM’in söylemek istediği o değil. DEM, iki toplum arasındaki barıştan ya da Türk-Kürt barışından sözediyor. Barış sözcüğünü o kadar seslendirdiler ki ulus-devleti kuran partinin lideri bile barıştan sözetmeye başladı !
Bu yanlıştı. Halklar arasında savaş yoktu ki barış olsun !
Sonunda doğru deyişi Erdoğan buldu, yeni Kürt açılımını Terörsüz Türkiye şeklinde sloganlaştırdı.
Terörsüz Türkiye’yi yaratmak kolay olmayacak. Hem “teknik” ve hem de etnik sorunları çözmek zaman alacak...
Erdoğan, “Biz Bahçeli ile ne yaptığınızı biliyoruz” dese de siyasette teori-pratik bütünlüğü sağlamak, hele etnik konularda çok zordur.
Kaldı ki Terörsüz Türkiye ile Kürt Sorunu’nun çözümü aynı şey de değil. Çünkü PKK “fesih” bildirisinde Lozan’a saldırarak Kürt ayrılıkçılarının asıl hedefinin ulus-devlet olduğunu ortaya koydu.
Erdoğan buna karşı çıktı. DEM sözü yuvarladı. Bahçeli adını anmadan Lozan’ı tartışmanın yersiz olduğunu söyledi. Ama, tümünün tepkilerinden ortak bir red çıkmadı yine de.
Dahası var. Bahçeli Terörsüz Türkiye isterken onun arkasında Kürt Sorunu diye bir sorunun varlığını kabul etmiyor. Erdoğan bu konuya hiç girmiyor. Kürt Sorunu’nu DEM’in dışında sadece CHP ile sol partiler kabul ediyor ve çözüm yolu olarak da TBMM’ni işaret ediyorlar...
Yani bu konuda da tam bir görüşbirliği yok.
Oysa DEM’in tavrı net. Onlar PKK’nın teslimiyeti ne karşılık Kürt taleplerinin masaya taşınmasını kazanılmış bir hak olarak görüyorlar !
Şimdiden görüldüğü kadarıyla yaz ayları çok hareketli geçecek...
Erdoğan’ın albay ile altı rütbeli subaylardan uygun gördüklerini ordudan uzaklaştırma yetkisi istemesi, karmaşık sürecin çileği olacak gibi !..
ETİKETLER : Yazdır







