Şu anektod, kapitalist ilişkilerin mantıksızlığı ve haksızlığı üzerine yayılmış/söylenmiş herşeyin en harika özetidir:

Dünyadaki herşeyi kim üretir ?

İşçiler !

Peki kârı kim alır ?

Patronlar !

İyi ama onlar bir şey üretmiyor ki !..

**

John Steinbeck’in, Bitmeyen Kavga ismindeki ünlü romanında geçer bu anektod: Yaşlı komünist ajitatör, üzüm bağları sahiplerinin vahşi yöntemlerle sömürdüğü mevsimlik işleri bu anektodla uyarır, mücadeleye yönlendirir. Ancak çok geçmez patronun adamları tarafından vahşice öldürülür...Sömürü düzeninin itirazlara/eleştirilere toleransı yoktur !..

**

Bugün 1 Mayıs ! Dünya işçilerinin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü ! Dünyadaki her şeyi üretenlerin, hiçbir şey üretmedikleri halde tüm zenginliklere sahip çıkanlara karşı verdikleri mücadelenin ikonik günü !..

Bu haksız, adaletsiz üretim ilişkilerinin tümünü oluşturan toplumsal sisteme kapitalizm diyoruz.

1 Mayıs, Kapitalist üretim ilişkilerine radikal bir itirazdır. Kapitalizme itirazı olmayanların, ona el kaldırmaktan korkanların 1 Mayıs’ı kutlamaya hakları yoktur !..

1 Mayıs’ı, kapitalizme öteden beri itirazı olan ve bunu her şekilde deklare eden ve bu yüzden bin bir belaya göğüs geren mütevazi bir kalem olarak bir kalem olarak kutluyorum. Tüm zenginliklerin hakça paylaşılacağı, kimsenin kimseyi sömürülmeyeceği bir dünya özlemiyle...

KAMIŞLI !

Suriye Kamışlı’daki Kürt Konferansına, Bahçeli’nin manipülatif açıklamasına karşı DEM’in sıcak yaklaşması özerklik niyetlerinin DEM’in de içinde yaşadığını bir kez daha ortaya çıkarttı.

Suriye PKK’sı/Kürtleri, şu an ellerindeki petrol ve su havzasını özerk bir yapıya kavuşturmak istiyorlar. Arkalarında her zamanki gibi ABD/İsrail var.

Türkiye ya da Erdoğan yönetimi, doğal olarak buna karşı. Suriye merkezi yönetimi ile PKK’nın aylar önce imzaladığı entegrasyon anlaşmasına uyulmasını istiyorlar. Bu anlaşmaya göre, Suriye PKK’sı, yılsonuna kadar Suriye ordusuna katılacaktı.

Kamışlı konferansı da gösterdi ki PKK’nın böyle bir niyeti yok. Suriye’nin en verimli petrol ve su havzasını terketmeyi düşünmüyorlar; tam tersi orasını özerk bir bölge haline getirmek istiyorlar. Suriye’nin kuzeyindeki sınır bölgemiz...

Tekrar ediyorum. Bu proje gerçekte ABD-İsrail projesidir. Bu ikili Türkiye’yi hiçbir şekilde Suriye’de istemiyor. Tam tersi sınırımızda PKK’ya özerk bir bölge vererek Türkiye’ye karşı düşmanca bir tavır sergiliyorlar.

Irak PKK’sı silah bırakmaya “evet” derken, Suriye PKK’sının sınırımızda özerk bölge kurma yolunda yeni adımlar atması ve DEM’in de buna sıcak yaklaşması, içerdeki Kürt Sorunu’nu, da göründüğünden farklı niyetler içeren bir soruna dönüştürüyor !..