
İKTİDAR NASIL BU KADAR RAHAT OLABİLİYOR ?
22 Temmuz 2023 00:40:20
Toplumsal gelişim-değişim süreçlerinin deneylerle doğrulanan bazı aşamaları vardır. Kapitalist toplumlarda ekonomik krizler,aralıkları değişebilen periyotlarla gelir. Tüm krizlerin arkasında kapitalizmin temel hastalığı olan üretim-tüketim dengesizliği yatar. Bütün ekonomik ve sosyal sorunlar buradan kaynaklanır.
Ekonomik krizler, krizin derinliğine koşut olarak sosyal krize yolaçar. Sosyal krizlerin başlıca göstergesi ekonomik krizden olumsuz şekilde etkilenen kitlelerin protestolarıdır. En belirgin gösterge de sokak hareketleridir. Bunların bir kısmı yasal/demokratik nitelik taşırken bazıları illegal eylemler olur. Kolluk güçlerinin eylemlere müdahale biçimleri sokak hareketlerini büyütebilir de, tersi de olabilir.
Genel kural olarak sosyal krizleri siyasal kriz izler. Ekonomik ve sosyal krizlerin iç-içe geçmesiyle oluşan siyasal krizlerin derinleşmesi radikal değişikliklere bile yolaçabilir.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde toplumsal gerilimi azaltmak için başvurulan rutin yöntemler yetersiz kalırsa seçime gidilir. Bu şekilde toplumsal gerilim yeni bir seçenek sunularak azaltılır.
**
Güzelim ülkemizde uzunca bir süredir ekonomik kriz var. Kriz zaman zaman derinleşiyor, zaman zaman yüzeyselleşiyor, ama geçmiyor bir türlü.
Bunun temelinde de aynı hastalık var: Üretim-tüketim dengesizliği ve bunun yolaçtığı öteki dengesizlikler: Dış ticaret açığı/cari açık, döviz sıkıntısı, vb…
Ekonomik kriz, seçim öncesi, tabii ki kitle memnuniyetsizliği yaratmıştı; kitleler değişik biçimlerde memnuniyetsizliklerini gösteriyorlardı. Ancak gösteriler, krizin derinliğini tam yansıyan çap ve derinlikte değildi. Bunun başka etkenleri de vardı gerçi ama esas neden genel seçimlerin yaklaşmasıydı. Bu yüzden kitle memnuniyetsizliğin; kolayca sandığa kanalize ettiler. Hoş zaten kitle memnuniyetsizliğine sokakta önderlik edecek bir muhalefetimizde yok epeydir.
Seçim, çeşitli vaatler ile kitlelerin sakinleşmesini sağladı. Özellikle iktidar-muhalefet yarışı, tüm sorunların ötelenmesine neden oldu…
Kitleler, seçim sonrası, verilen vaatlerin yerine getirilmesini, yaşamlarına dokunacak yeni önlemler alınmasını bekliyorlardı. Tam tersi oldu.
Ekonominin “rasyonalize” edilmesi argümanıyla milletin cebine hoyratça el uzatıldı. Bu aslında kaçınılmazdı. Borç sarmalı içindeki güzelim ülkemiz gelmiş geçmiş iktidarlar tarafından öyle bir labirente sokuldu ki, sapılan her yol aslında çıkmaz !
Şimdi yeni bir çıkmaz deniyorlar. Olan da halka oluyor.
Bakıyorum…
Kitle memnuniyetsizliği, seçim öncesinin çizgisine geldi. Peş peşe gelen ve devam eden vergi, harç, ÖTV ve temel ürünlere yapılan zamlar halkta şok etkisi yarattı. Sosyal kriz, seçim öncesinin derinliğini aşmak üzere…
Tamam ortada sokak hareketleri yok. Ama bu, gitgide derinleşen bir sosyal krizin olmadığı anlamına gelmiyor. Kriz var ve derinleşiyor.
Bu aşamada muhalefete büyük görev düşüyor: Kitle memnuniyetsizliğini başıbozuk gösterilere yolaçmadan örgütleyip yönetmek ve önümüzdeki Mart’ta yapılacak yerel seçimlere kanalize etmek !..
Başıbozuk derken, demokratik gösterilerden değil, öndersiz anarşizan sokak hareketlerinden sözediyorum.
Bakıyorum muhalefete…
Sessizce derinleşmeye başlayan sosyal krizin siyasal uzantısını kendi içlerinde yaşıyorlar: Post kavgasındalar ! Ufakların zaten toplumsal muhalefeti ne örgütleyecek gücü var ve ne de manipüle edecek…
İktidarın her alanda ve konuda bu kadar rahat olmasının nedeni de bu işte !..
ETİKETLER : Yazdır







