
MUTABAKAT METNİ VE HDP
25 Mayis 2023 13:08:19
Kılıçdaroğlu ile Ümit Ozdağ’ın imzaladığı 7 maddelik “mutabakat metni”ne nasıl yaklaşmalı ?
Mutabakat metni, “Atatürk milliyetçiliği” ile örtüşen bir metin. Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine dönüş de diyebiliriz. Buradan bakıldığında demokratik de.
Ancak, metnin dördüncü maddesi kafa karıştıran nitelikte. Şöyle o madde:
“Terörle bağlantısı hukuki kanıtlarla sabit olan mahalli idare yöneticileri yerine devlet görevlilerinin atanması uygulamasına yargı kararı çerçevesinde devam edilecektir.
Oysa Kılıçdarolu’nun seçim öncesi vaatleri içinde Doğu ve Güneydoğu’daki kayyum atamalarının tümüyle kaldırılacağını vaadi de vardı. Yukarıdaki maddeye göre o vaat “yargı kararı” argümanı ile revize ediliyor…Altılı masanın kayyum uygulamasının tümüyle kaldırılması kararına da ters düşüyor.
Soru şu:
Yargı kararı çerçevesinde atanacak kayyum niçin seçilmiş birisi değil de devlet memuru olacak ? Görevden alınacak Başkanın yerine belediye meclisinin önereceği bir isim atanamaz mı ? Böyle bir ilke kararı demokrasi kavramına daha cuk oturmaz mı ?
Daha önce de yazmıştım:
Kılıçdaroğlu’nun altıokun milliyetçilik okunu öne itmeye başlaması seçim öncesi takınılabilecek riskli bir karar olurdu. Çünkü ilk turda Kürtlerin (HDP-Yeşil Sol” azımsanmayacak bir desteğini almıştı. Milliyetçiliği öne itmek demek, 6 milyon civarındaki Kürt oylarını riske etmek anlamına geliyordu. Şöyle noktalamıştım: Kılıçdaroğlu dikkatli olmalı !
Mutabakat metni dikkatinin dağıldığını gösteriyor.
Ben bu satırları yazarken, HDP-Yeşil Sol, mutabakat metnine ilişkin bir görüş açıklamamıştı henüz. Ama, tavır koyacaklarına eminim. Bu tavır, tabanlarını ikinci turda “serbest bırakmak” şeklinde seçim sonucunu etkileyecek bir boyutlanmaya uğrar mı, işte buna emin değilim. Ama mutabakat metni sonuçta iki parti arasında yapılan bir seçim mutabakatı. Seçimin kazanılması halinde hükümet programında bu madde revize de edilebilir.
Burada önemli olan, Kılıçdaroğlu’nun/CHP’nin, Zafer Partisi’nin bastırmasıyla da olsa, cumhuriyetin kuruluş ilkelerine yüzünü dönmesi, üniter devleti net şekilde savunmasıdır.
Kılıçdaroğlu seçim öncesi yaptığı konuşmalarından birisinde, neolibaralizme karşı olduğunu söylemişti. Mutabakat metni bu söylemi ile örtüşüyor. Çünkü neoliberalizmin siyasi hedefi etnik ayrımları kışkırtarak Türkiye’yi bölmek, Batı’nın arka bahçesi haline getirmektir.
Mutabakat metni, HDP’nin/Yeşil Sol’un Kürt sorununu mecliste çözmek şeklindeki stratejisine de darbe niteliği taşıyor.
Ama şu da var:
Meclis çoğunluğu içinde cumhuriyetin milliyetçilik ilkesini reddeden muhafazakarlar/İslamcılar önemli bir yer elde ediyor. Milliyetçi MHP de onlarla birlikte. Bu durumda Kürt sorununun mecliste çözülmesini öngören HDP-Yeşil Sol stratejisinin yine de bir gerçeklik tabanı en azından teorikman var.
Soru şu:
Kürtler, bu olasılığı dikkate alarak Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a dönebilirler mi ?
HDP’nin bugün yapacağı açıklama bu sorunun yanıtını verecek.
Kişisel görüşüm, her şeye rağmen HDP-Yeşil Sol’un Kılıçdaroğlu’na destek vereceği şeklinde.
Çünkü AKP ile yaşadıkları “açılım” serüveni onlar için derinlemesine bir uyarı oldu.
ETİKETLER : Yazdır







