
KÖMÜRÜN HİKAYESİ
17 Ekim 2022 15:32:23
(1)
19.yüzyılın ikinci çeyreğine kadar Osmanlı mülkünde kömür denilen “siyah nesne”nin varolup olmadığı bilinmiyordu. Çünkü kimse aramıyordu onu.
İmparatorluk gerileme/çöküş sürecindeydi. Askeri yenilgiler üst üste geliyor, toprak kayıpları yaşanıyordu. Ahşap teknelerden oluşan yelkenli Osmanlı donanması 1827’de Navarin’de yakılıp yokedilmiş, devlet donanmasız kalmıştı örneğin…
Avrupa ise buhar medeniyetine girmişti. Buhar medeniyetinin temel enerji kaynağı ise kömürdü.
Bu dönem batı medeniyetine özenme, o yolla imparatorluğu çöküşten kurtarma dönemiydi de. “İlk Batılılaşma Hareketi” bunun somut bir örneğiydi. Hareketin başında padişah 2. Mahmut vardı, ama aslında dipten gelen dalgayı ordu yönetiyordu.
“Bahriye ümeraları” (üst rütbeli deniz subayları) 2.Mahmut’tan Osmanlı mülkünde kömürün aranması için ferman çıkartmasını istediler. “Reformist” sultan 1827 yılında bir ferman çıkarttı; “Memalik-i şahane dahilinde siyah nesnenin taharrisi (aranması) esbabının istikmali’ni (sorucununun bildirilmesini) irade eyledi.
Fermanın yayınlanmasından iki yıl sonra Kdz. Ereğli’de “siyah nesne” bulundu…
Ancak, 19 yıl işletmeye açılamadı. İngilizler engelliyordu. Çünkü Osmanlı devleti ihtiyacı olan kömürü İngiltere’den alıyordu. Batı, gelişememiş ülkelere henüz mal/ürün satma aşamasındaydı, henüz büyük çaplı sermaye ihracı başlamamıştı. İngiltere ile yapılan 1831 tarihli Ticaret Sözleşmesi ile Osmanlı devleti daha yeni açık pazar haline getirilmişti.
- Mahmut gitti, yerine 1. Mecit geldi. O da “reformist” bir padişahtı.
Bahriye kömürün işletmeye açılması için bastırıyordu.
1.Mecit 1848’de bir ferman çıkarttı, kömürün işletmeye açılmasını irade eyledi. Madeni, aynı fermanla, Vakıflar İdaresi mülklerine kattı, gelirinin de tekke ve zaviyelere dağıtılmasını buyurdu. Madenin yönetimini de Hazine-i Hassa’ya (özel hazinesine) verdi.
Hazine-i Hassa döneminden bize ulaşabilen istatistikler yok. Bu dönem içinde ocaklarda meydana gelen kaza sayısını ve köylü-işçilere ödenen taban ücretin ne olduğunu bu bir yana, ücret ödenip ödenmediğini bilmiyoruz. Ancak, 1880’lerde kömür ocaklarında çalışmaya başlayan Etem (Yemelek) Çavuş ismindeki işçinin Ahmet Naim tarafından derlenen anılarında madende çalışan köylü-işçilere kalay, Amerikan bezi, basma, vb. ayni ödeme yapıldığı belirtilmektedir. Aynı anılara göre işçilere işgüçlerinin karşılığı para olarak ödeyen ilk kumpanya, “Kurci kumpanyası” dır. Kurci kumpanyası havzaya 1885 yılında girmiştir. Demek oluyor ki kömür ocaklarında çalışan köylü-işçilere 1885’ten önce işgüçlerinin karşılığı olarak para ödenmiyordu. Elimizde bunu dolaylı yoldan doğrulayan bir bilgi daha var: Ahmet Naim, devletin kumpanyalardan aldığı kömürün karşılığı olarak civar köylerin vergi ve aşarının tahsili işini çoğu zaman kumpanyalara havale ettiğin belirtmektedir . Madende çalışan köylüler civar köylerden geldiğine göre, kumpanyaların ve genel olarak madencilerin, köylü-işçileri, “vergi borcunuzun karşılığı sayılıyor” diyerek angaryaya tabi tutmaları, bu bir yana, üstelik köylerdeki nüfusları için ayrıca ”vergi” almaları hayalci bir tahmin olmasa gerekir.
Bu konuya yarın da devam edeceğim.
ETİKETLER : Yazdır







