İNSAN İNSAN
02 Mart 2022 17:08:07
Her şey insanla başlıyor, insanda bitiyor…
Yöneten de insan ,yöneticiler de.Son 8 yıl içinde öyle bir dönem geçirdik ki; her şeyin kâğıt üzerinde (iyi ya da kötü olduğunu) yaşayarak gördük …
Güzeli de çirkini de, yanlışı doğruyu da , tarafı da ,tarafsızlığı da yaşa-yarak kavradık.Ama hâlâ şunun farkına varamadık: Çünkü her şey in-sanla başlıyor, her şey insanda bitiyor… Eğitimi siyaset yönlendiriyor, ekonomiyi siyasi çıkarlar belirliyor; her iktidar kendi egemenliğini, onun hükmünü yürütüyor…Her türlü şid-det mübah sayılıyor. Özellikle kadına şiddeti kanıksamış bir toplum ol-duk. Özellikle de kadınlar kayıtsız kalıyorlar bu duruma.. .Nüfusunun yarısı kadın olan bir ülkede, yüce Meclis’te ulusal egemen-iği temsil eden kadın vekil sayımız %10’u laşmıyor. Olanlar da hiçbir şey yapamıyor.
Çünkü VEKİLLİK onlara BAHŞEDİLMİŞ BİR ONURDUR. Lidere biat etmekle yükümlüdürler bu nedenle. Bakanlar Kurulu’nda bi-le temsil oranı %10. Bakalım bu seçimde kaç olacak derken, listeler açık-landığında görüldü ki, 100’ü bulacağı sanılıyor. Bu bile erkek egemen-liğine dayalı bir toplum olduğumuzun çarpıcı bir kanıtı değil mi? 2011 YGS sınavı yapıldı ama; üzerindeki şifre şaibesi. Bir yıl emekten sonra sınavda ter döken 1.7 milyon öğrenci tedirginlik içinde. Protestolar yapılıyor neredeyse her gün, bir başka haber uçuruluyor… Kaç kişi üni-versiteli olacak sorusu yanıt bulamıyor. Varsayalım ki, 550-600 bin kişi. Kalanlar, gelecek yılki sınava gene arkadan gelenlerlerle birlikte girecek. Belki bu sayı 2 milyon olacak.
Bu madalyonun bir yüzü… Öteki yüzünde, siyasi iktidar var: Hepsi de, bunun bir oyun, komplo ol-duğunu; ÖSYM Başkanı’nın açıklamalarından tatmin olduklarını söyle-yerek, bu yaygaranın AKP’ye ve seçime gölge/şaibe düşürme amaçlı olduğunda ısrar ediyorlar. Diğerleri gibi bu olayda da, uyutulduğumuz kesindir… Öte yandan pıtrak gibi üniversite açacaksın ;bir yandan işsiz / diplomalı üniversiteliye iş alanı açamayacaksın, bu ne yaman çelişkidir böyle?.
Bölgesel farkları, dershaneler olayını, devlet okullarının yetersizliğini, özel okullarla-üniversitelerin yarattığı eşitsizliği dikkate almadan sayıyı artırmak yarar yerine zarar getirecek bir durumdur ayrıca. Ergenekon adlı bir davalar silsilesi sürüp gidiyor. 3 yıldan bu yana sü-rekli operasyonlarla dosyalar ve deliller yığıldıkça yığılıyor. Sanıyorum bu dava arap saçına dönüşecek bu gidişle… İktidarın bu konuda “yargının işi” aldatmacasına sığınarak ipin ucunu kaçırdığı gibi bir durum ortaya çıkıyor. Baskı, şiddet, yıldırma taktiği –hele seçime giderken - olabildiğince etkinleşti.
Bunun seçim sonuçlarını etkileme amaçlı olduğu kanısı yaygın olarak söyleniyor… “Yargının işine ben ka-rışmıyorum “diyen Başbakan aba altından sopa da gösteriyor: “ Yargı da benim işime karışmasın” diyebiliyor. Oysa Yargıyı karıştıran ta kendisi değil mi ? Libya için ‘‘NATO’nun orada ne işi var’’dan ,’’NATO’nun Türkiye’de ne işi var ’’a dönüştü.
Şimdilerde NATO’nun üssü olduğumuzu, arabulucu-luk yüklenmemizi istiyorlar; Tayyip Bey; “çekil“diye Kaddafi’ye baskı yapıyor sözüm ona. Evdeki yangınını görmezden gelen bir iktidar, ne yapsa yeridir… Özetlersek : Devekuşu gibiyiz… Başımızı gömdük kuma/ Kim kime dum duma/ Kime dum kim Duma ? Çözen, bilen varsa gelsin beri/ Böyledir Ulemaların demokrasi teranesi…
ETİKETLER : Yazdır