Bugün futbol yazacağım…

Galatasaray’ı…Tabii ki bu bir maç yazısı olmayacak; o işin uzmanları var ve zaten son maçı yazdılar, TV’lerde  görüşlerini açıkladılar.

Benim bugün GS’yi konu almamın nedeni, (kulübün diyemeyeceğim ama) takımın trajik bir düşüş içinde olması, dahası bir türlü ayağa kalkamaması ! Sorun, tüm futbol camiasının gündemi …

GS’yi konu almamın nedeni bu…

Önce şunu söyleyeyim. Tüm dünyada ünlü futbol takımları zaman zaman benzeri düşüşler yaşar. Bunun çeşitli nedenleri vardır, ama nedenlerden en önemli olanı takım üzerindeki radikal değişikliklerdir…Mali sıkıntılar nedeniyle çok sayıda yıldız oyuncunun satılması, sakatlıklar, gençleştirme operasyonları, vb…

GS’yi yönetenler, özellikle Fatih Terim bu sezon başında takımı gençleştirmek gibi radikal bir karar aldı. Ciddi bir rikskti bu. Ama, risk almadan köklü değişiklikler yapamazsınız. Takımı gençleştirmek, uzun vadede istikrarlı bir takım kurmayı öngörür.

Gençleştirme operasyonları hemen meyvesini vermez, en az iki yıl beklemek gerekir. Bu iki yılda takım şampiyonluktan çok, Avrupa ligine odaklanır.

Fatih Terim de bunu öngörüyordu. Planı, Avrupa kupası için tuttu, süper lig için tam tutmadı. Bunun en önemli nedeni, genç oyuncuların istikrarsızlığı ile deneyim eksikliği ve ona bağlı olarak bitirici kulvarlarda yeterli performansı gösterememeleriydi. Bu da , onlarda moral çöküntüsü yarattı, takım sürekli olarak puan kaybetmeye başladı.

Sonunda şöyle bir kavşağa gelindi:

Ya, tüm riskleri göze alıp gençlerde ısrar edilecekti ve/veya geriye dönülecekti.

GS yönetimi, taraftar baskısına boyun eğdi, geriye döndü, projenin mimarı Fatih Terim’e kapıyı gösterdi.

Çok büyük bir hata yaptı .

Hatasını, giderek, palyatif önlemlerle daha da ağırlaştırdı.

Sabretmeliydi.

Şimdi olan ne ?

Takım içindeki yaşlı oyuncular yeniden öne itilmeye başlandı. Elde iki genç santrafor varken 36 yaşındaki GOMİS “kurtarıcı” olarak transfer edildi. Yönetimin en doğru kararı, İspanya’dan genç bir kaleci kiralamasıydı. Ancak o da palyatif bir önlemdi. Çünkü genç kaleci kalıcı değil.

**

Gelelim bütün bunların son Kayseri maçındaki izdüşümlerine…

Şunu gördüm:

Takımın başına getirilen Portekiz’li hocanın ilk maçlarda denediği, Barcelona tipi ayağa kısa paslı oyun düzeni terkedilmiş. Bu doğru bir karar. Çünkü ayağa kısa pas yapan takımların en büyük özelliği oyuncuların teknik kapasitesinin yüksek olmasıdır. GS’de böyle oyuncu sayısı az. Zaten bu yüzden çok top kaybediyor…

Takım, klasik oyun dizilişine ve mantalitesine dönmüş. Bu,kaçınılmazdı.

Rakipler, ta Fatih Terim döneminden bu yana GS’yi ezberlediler. Topu ona verip geriye çekiliyorlar, kontratakla gol arıyorlar.

Kayseri maçında da böyle oldu bu. GS topla daha çok oynada, ama bitirici kulvarlarda yine başarısızdı. Benim görebildiğim en az beş pozisyonu gole çeviremedi. Bunların tekini gole çevirip öne geçse maç başka skorla biterdi.

İşte sorun burada ! Gol yollarında oynayan genç-yaşlı oyuncuların özgüveni kalmamış. Kaleciyle karşı karşıya pozisyonlarda bile golü garantiye almak dürtüsüyle topu yan direklere değil kalenin ortasına vuruyorlar.

Bu tür vuruşları da kaleciler rahat önlüyor.

Kayseri’nin gölü, “balık”tı. Aynı oyuncu aynı pozisyonda kırk vuruş yapsa eminim yeniden o golü bulamaz. Öylesine rastlantısal bir gol oldu.

Buna karşılık GS’nin genç santraforunun attığı gol hak edilmiş bir goldü. Bu aynı zamanda gençleştirme operasyonunda ısrar edilmesi halinde mevcut gençlerle daha iyi bir yere gelinebiieğinin de işaretiydi.

GS’yi “kurtarıcı” diye alınan 36 yaşındaki GOMİS’in halini gördünüz. Bitikti, net gollük bir kaleönü pozisyonunu dışarıya attı. Bunun dışında oyuna katkısı yoktu.

Soru şu:

GS çıkışa geçebilir mi ?

Olabilir, ama aynı sorunları gelecek sezon da yaşayacaktır. Çünkü takımın iç dengesi bozuldu. Hem gençleştirme operasyonu yarım kaldı, hem de takım, yaşlı, kariyerinin sonuna gelmiş oyuncuların “takviye “ olarak kullanıldığı/kullanılacağı bir hababam kulvarına kaydı.

Sonuçta bugün de kaybedildi, yarın da…

Peki çözüm ?

Kariyerinin sonuna gelmiş “yıldız”larla yollar ayrılmalı, gençleştirme operasyonuna kaldığı yerden devam edilmelidir. Camiaları büyük yapan özelliklerden birisi de sabırdır.