YENİ EKONOMİ MODELİMİZ
27 Aralik 2021 02:35:07
Petrol zengini Rusya faiz artırımına giderken, biz boş kasayla faiz indirimine gittik.
Taktik, Türk lirasına değer kaybettirerek; ülkeyi ihracat cenneti yapmaktı.
Hükümet bu yeni modele ‘Çin Modeli’, dedi.
Amaç, ihracat’tan gelen döviz miktarını, döner sermayeye kazandırmak ve merkez bankasının rezervini desteklemekti.
İhracat için, üretim şarttı.
Üretimle desteklenmeyen model kısa sürede çöktü.
Merkez bankası 5 kez müdahale etmesine rağmen dolar 20 TL sınırına dayandı.
Hükümet alelacele önlem planı hazırladı.
CB Recep Tayyip Erdoğan önlem planı ve yeni modeli açıklarken, dolar 11-12 TL seviyelerine geriledi.
Hükümet, bu yöntemle seçmen sosyolojisi üzerinde büyük bir kazanım elde etti.
Fakat kısa süre sonra CB açıklama yaparken, Merkez Bankasının kasasından aynı anda 7 milyar dolar satış yapıldığı ortaya çıktı.
Kamuoyundan gizlenen bu satış’ı ‘mecburiyetten’ HSBC Bank ortaya çıkardı.
Hükümet, deneyip yanıldığı Çin Model’inden, 1 hafta sonra vazgeçerek; tam zıt bir modele geçiş yaptı..
Bu yeni modele DÇM yani ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’.. dendi.
İlk kez 1970 yılında uygulanan bu model başarılı olamadı. Hatta işler o kadar ters gitti ki, Rahmetli Turgut Özal, bu model için “DÇM’nin yükü vatandaşın sırtına yıkıldı. İnşallah gelecek nesiller ders alır”,dedi.. Türkiye’de 7 yıl boyunca uygulanan DÇM sonrası 24 Ocak kararları alınmış ve ülke 1990’lı yıllarda bile kronik enflasyonla mücadele eder hale gelmişti.
Yatırımcının 6-12 aylık periyotlarda Türk Lirası’ndan zarar etmemesini garantileyen 70 model sistemde hükümet, ‘yastık altındaki’ dolar ve altını döner sermayeye kazandırarak, kur’u sabitlemeyi amaçlıyor.
Tabii döviz’den kayıpların sübvanse edilmesi için merkez bankasının ekstra mesai harcaması gerekiyor.
Aslında tamda burada bu modele Venezuella Modeli deniyor.
Hugo Chavez döneminde Venezulla’nın petrol gelirleriyle kendi kendini döndüren bir ekonomik modeli vardı.
Chavez yıkılıp yerine Nicolas Maduro, geldiğinde ülkenin tüm organlarında köklü değişiklikler yapılmaya başlandı.
Jet hızıyla değiştirilen yasalar ve hukuk düzeni, ülkenin gri faaliyet tablosunu da bozunca, Venezüella bir türbülansın içine girdi.
Temel ihtiyaçlara gelen zamlar sonrası, yaşam kalitesi düşmeye başlayınca, vatandaş ses yükseltmeye başladı.
Koltuğunu kaybetme telaşına düşen Maduro, asgari ücrete, emeklilere, kamu çalışanlarına peşpeşe astronomik zamlar yaptı.
Maduro, yapılan bu iyileştirmeleri finanse edebilmek için para basmaya başladı.
Para bastıkça da, enflasyon şişmeye başladı, sonunda Venezüella hiperenflasyon sürecine girdi.
Maduro, bu sefer ülkeyi hiperenflasyon sürecinden çıkartabilmek için ‘Bolivar’ olan para biriminin adını değiştirerek; ‘Güçlü Bolivar’ (süpernova) yaptı.
Bir süre piyasayı sabit tutan bu yeni para birimi, enflasyonu yenmeyi başaramayınca, yeniden biçim değiştirdi.
Maduro bu sefer de, ‘Güçlü Bolivar’dan 6 sıfır atarak; 2021 yılının Ekim ayında ‘Egemen Bolivar’ isimli para birimini devreye soktu.
Fakat bu önlemde geçici oldu.
Bu sefer de Maduro, Hiperenfalasyona karşı ülkeden tamamen kağıt para’yı kaldırarak; dijital para petro’ya geçiş yapacağını açıkladı.
Bunun sonucunda ülke kısa sürede kara para aklama merkezi haline geldi. Halk fakirleştikçe, suç oranı arttı. İç çatışmalar başladı.
Maduro iktidarının 8. Yılında Venezüella iflas bayrağını çekti.
40 yıl geri giden ülkenin 320 milyar dolar olan ekonomisi 35 milyar dolara geriledi.
Şuan ülkede 28 milyon nüfusun %95’i açlık sınırının altında yaşıyor.
Ülkede para biriminin hiçbir değeri kalmadığı için yiyecek ve içecek gibi ürünler takas yöntemiyle temin edilmeye çalışılıyor.
Gördüğünüz üzere Türkiye’nin uygulamaya çalıştığı modelin asıl adı Venezüella modeli olarak karşımıza çıkıyor.
İsmi ister DÇM, isterse Venezüella modeli olsun, Türkiye ekonomisi gün geçtikçe geriliyor..
Hükümet gelen zamlardan dolayı vatandaştan tepki görmemek için asgari ücret’e %50 zam yapıyor. Şimdi de emekliye %42 zam konuşuluyor.
Büyük ihtimal memur’ların maaşlarına da zam yapılacak. Bunun yanı sıra astronomik biçimde artan araç fiyatları da siyasi baskıyla indirilecek.
Anlayacağınız üzere; 4 yılda kaybedilen oyların geri kazanımı için canla-başla mücadele ediliyor.
Ama maalesef ‘Oy kaygısı’ nedeniyle atılan popülist adımların hiçbiri, ülkenin temel sorunlarını düzeltmiyor, aksine çukur derinleşiyor..
3 Ocak 2022’de açıklanacak enflasyon oranı sonrası, bu deneme yanılmaların ülkede nelere mal olduğu ortaya çıkacak.
Tabii yine saklambaç oynamazsak!..
ETİKETLER : Yazdır
durumun bu kadar klötü oplması bizlerin suçu başkasının değil ama türkiye güçlüğdür
sen adamsın aklı olan okur bbbirşeyler öğrenir heryerde paylaşıyorum allerine sağlık
- s.
- 1