
GELECEĞİ ŞİMDİDEN GÖRMEK…
20 Kasim 2021 14:25:19
Ben, toplumsal gerçeklerin her süreçte, her koşulda seslendirilmesinden yana bir kalemimdir. Gerçeği açıklamanın/tartışmanın zamanı-zemini olmaz. Gerçekler ötelenemez. Gündeme taşınır, konuşulur, tartışılır belirli sonuçlara varılır…
Geleceği net şekilde görmenin önkoşuludur bu. “Şimdi zamanı değil”yaklaşımı oportünist bir yaklaşımdır. Gerçeği açıklamanın, gerçeğe ulaşmak için tartışmanın zamanı zemini olmaz!
Ben burada bazen çoklarının yadırgadığı, “şimdi zamanı mı” dediği konuları giriyorum. Örneğin zaman zaman CHP’yi, öteki muhalefet partilerini de eleştiriyorum. Özellikle Akşener’in, zaman zaman dışa vurduğu geleceğe ilişkin planlarını deşifre etmeye çalışıyorum.
Bu yaklaşımım, geleceği bugünden gösterme çabasından başka bir şey değil. Çünkü biliyorum ki şimdi ötelenen ve “sırası mı allahaşkına”diye geçiştirilen konular, çok geçmeyecek, bir buçuk yıl sonra karşmıza dikilecek.
Hazırlıklı olmalıyız diyorum…
**
Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması, mucize olur. Mucizelere inanan, buna da inanabilir. Karışmam…Ama görünen o ki, arkadaşlar gidici…
Peki kimler gelecek yerine ?
Bu belli:
Millet İttifakı’nı oluşturan altı parti ile iktidara karşı oy kullanacak olan HDP ve öteki küçük sol partiler…
Yani, bir koalisyon sözkonusu.
Koalisyonun nasıl kurulacağı, Başkanlık Sistemi’nin nasıl değiştirileceği ve öteki “teknik”sorunlar şu an gündemde değil, ama alttan alta plânlanmadığını da söyleyemeyiz.
Planlama derken, altı partinin siyasi ve ekonomik ilkelerde birlik sağlamak için yaptıkları/yapacakları toplantıları kastetmiyorum. Her partinin bir de kendi/iç hesabı var. Bu da, gelecek yönetimdeki pozisyonlarının ne olacağı sorusunda odaklaşıyor. Muhalefeti oluşturan partilerin iricelerinin böyle bir hesap içinde olmaları normal…Çünkü sonuçta siyaset, en büyük avı hedefleyen bir tür köpekbalığı dalaşıdır!
Milli mutabakat…Toplumsal uzlaşma…Toplumsal barış için özveride bulunma…
Bunlar güzel şeylerdir ama, pratik siyaset içinde asla somutlaşamayan fasulyeden şeylerdir !
Bakın geçmişe, gerçeği görün…
Şimdi şöyle bir tablo var:
Kılıçdaroğlu, muhalefetin lideri pozisyonunda. Kucaklayıcı, sosyal barışçı, toparlayıcı bir misyon üstlenmiş görünüyor.
En son yaptığı “helâlleşme”çıkışını buraya bağlamaya çalışıyor. Hedefi, mütedeyyin çevrelerin oyları ile Kürt oylarını “kamanço” etmek !
Sosyaldemokrat liderlerin kadim tattiğidir bu. Başlarda, özellikle seçim önceleri filan, iş yaptığı da görülmemiş değildir. Ama, zaman geçtikçe toplumsal/sınıfsal gerçekler başını kaldırır, sınıf çıkarları öne çıkar, bu da koalisyonların çatlamasına yolaçar…
Bunu CHP de biliyor, İyi Parti de, ötekiler de…
Bundandır, özellikle CHP ile İyi Parti şu sıralar “başı çekme”yarışı içine. CHP bunun “çaktırmadan” yapıyor, İyi Parti, âlenen ! Akşener’in Cumhurbaşkanı adaylığı için milliyetçi kökenli İmamoğlu ile Yavaş’ı işaret etmesi, gelecekteki kişisel pozisyonunu “başbakan adayı”olarak açıklaması bunun somut gösterenleri…
Kılıçdaroğlu ise, zaman zaman tekil konuşarak, partisinin olası koalisyon içindeki ağırlığını ve cumhurbaşkanı adaylığı konusundaki öncelikli konumunu duyumsatmaya çalışıyor.
Bu, CHP’nin de, Kılıçdaroğlu’nun da hakkı.
Sanıyorum 2022’nin ortalarına doğru özellikle CHP, İyi Parti ve HDP’nin tavırları netleşecek…
Üçüncü büyük parti olarak görünen HDP, pazarlık gücünü arttırmak için ayrı bir ittifak kurmak ya da kurulacak olana dahil olmak çabasında. Bu şekilde, bir platform adına konuşma, geleceği planlama etkinliklerine katılmak istiyor…
Şu an hapiste olan HDP eski Esbaşkanı Demirtaş’ın sol ittifak çağrısı bunu gösteriyor.
(HDP, solcu bir parti midir sorusu üzerinde derinleşmeyeceğim bu yazıda. Ama sadece şu kadarını söyleyeceğim:
Değildir. Etnik milliyetçi bir partidir. Kürt kimliğini önde tutan bir parti. Kürt hakim sınıflarına karşı tek söylemi yoktur nitekim…)
Neyse.
Şöyle bağlayacağım:
Millet İttifakı henüz iktidar değil. Ama,iktidar sonrasının planlamasına, şimdiden birlikte ve tek tek başlanmış görünüyor.
Umarım seçim arefesinde bir niza çıkmaz.
**
Güzelim ülkemiz çok zor bir dönemden geçiyor. Ama, gelecek dönemin de güllük-gülistanlık olmayacağı şimdiden görüyoruz. AKP, her bakımdan çökmüş bir Türkiye bırakacak gelecek olanlara…Buna bir de kurulacak koalisyon hükümetlerinin kendi iç çelişkilerini ekleyin…Bir de kaynak yetersizliğini…
Gelecek de zor bir dönem olacak…
Tek teselli, bugünden daha kötüsünün olmayacağı…
Daha kötüsü olamaz çünkü !..
Benim gönlüm, temel ilkelerde sımsıkı kucaklaşmış bir sol koalisyondan yana olmuştur hep. Ama, bunun bugün için bir hayal olduğunun da bilincindeyim elbette.
Belki, gelecek koalisyon döneminden sonra…
Dayan dizlerim dayan…
ETİKETLER : Yazdır







