
GELECEK OLANLARIN İŞİ ZOR
13 Kasim 2021 14:49:15
Ekonomik krizlerin sosyal alandaki tekil yansımaları; trajik olaylar şeklinde gözlemlenir: Geçim sıkıntısının yolaçtığını cinayetler, intiharlar, çeşitli ruhsal hastalıklar, âile düzenlerinin bozulması gibi…Bunlar içe-dönük, edilgen eylemlerdir.
Ekonomik krizlerin çoğul yansımaları ise, kitle hareketleri şeklinde gözlemlenir:
Mitingler, yürüyüşler, vb. ile doğrudan ekonominin çarklarını etkileyen işgaller, grevler gibi…
Bunlar da dışa dönük ekonomik-demokratik karakterli protestolardır.
Tümü, sosyal kriz olarak adlandırılır.
Özellikle demokrasileri yeteri kadar gelişememiş ülkelerde iktidarlar kitle hareketlerini çeşitli zecri yöntemlerle baskılama yolunu tutar. Eylemlerin domino taşı etkisi yaratmasını önlemek için de, iletişim kanallarını tıkamaya çalışırlar. Basına baskı gibi…
Bu, tüm kapitalist ekonomilerde farklı periyodlarla gözlenen bir tablodur.
Sosyal krizin temelinde ekonomik kriz yatar. Ekonomik krizler ise, en basit anlatımıyla, üretim-tüketim sapmasından doğar. Üretimin talebi karşılayamaz hâle gelmesinden yahut… Bu sapma, genel bütçe sapmasına, o da dış ticaret sapmasına yolaçar. Bu üçünün bir araya gelmesi enflasyonist baskı yaratır. Dış ticaret ya da cari açık, enflasyonun esas nedeni olarak ortaya çıkar.
Sapmaları kabül edilebilir bir düzeye çekmek için üretimin artması zorunludur. En sağlıklı yol budur.
Arkadaşlar şu sıralar dış ticaret sapmasını azaltmak için, üretimi arttıracaklarına, tüketimi ya da ithalatı dolaylı şekilde kısma yolunu tuttular. Şöyle yapıyorlar bunu: Faizi indirip doları fırlatıyorlar; doların pahalılanması nedeniyle ithalat’ın azalacağını, bunun da cari açığın görece daralmasına yolaçacağını umuyorlar. Bu şekilde doların da fiyatının düşeceğini, bunu da enflasyonun düşmesine yolacağını filân…
Ekonomide böyle bir teori var gerçi. Ama, sağlıklı sonuçlar almak için dış ticaret açığının üretimi yükselterek kapanması koşuluyla…
Sanıyorum, üç beş gün sonra Merkez Bankası faizi bir puan daha indirecek. Dolar artık kaça çıkacak bilemiyorum. Buna karşılık liramız nereye kadar eriyecek, şu an belli değil.
Arkadaşlar ipin ucunu kaçırdı.
**
Ben en çok gelecek iktidarı düşünüyorum artık.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet liderleri, sosyal sorunların çözümüne öncelik verecekler gibi gözüküyor. Bir bakıma haklılar da. Sosyal krizin trajik sonuçları olsun ortadan kaldırılamazsa iktidar değişikliği anlamsızlaşır.
Gelgelelim, sosyal krizin ekonomik krizin bir yansısı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ekonomik kirizi kabül edilebilir bir çizgiye çekmeden sosyal krizin sonuçlarını tümüyle ortadan kaldırmak mümkün değildir.
O zaman gelecek arkadaşların ülkeyi düze çıkartmaları ve kendilerinin de kalıcı olmaları için bir üretim seferberliği başlatmaları zorunlu hale geliyor.
Üretim seferberliği öncelikle kemer sıkmakla başlatılır: Tasarrufla!.. Tasarrufların tarım ve sanayide dengeli biçimde yatırımlara konu olması sonraki adımlar önlemin sonuçlarıdır. Üretim artışı…. Cari açığın kapanması… Fiyatların/enflasyonun düşmesi…
Gelecek arkadaşlar bunu becerebilecekler mi ? Bunun için nasıl kaynak yaratacaklar ? Ve nereden?..
Şöyle özetleyeceğim:
İktidara geleceklerin işi çok zor. Çünkü AKP, gelecek olanlara ipe-sapa gelmez bir ekonomi ve sosyal sorunlar bırakacak.
Yani sorun, Erdoğan’ın ve AKP’nin gitmesiyle bitmiyor/bitmeyecek, tam tersi yeni başlayacak…
Gelecek iktidar, sosyal alanlarda iyileştirmeler yaptıktan sonra bir üretim seferberliği başlatmak zorundadır.
Yoksa, başa sarılır.
ETİKETLER : Yazdır







