
BİZİM ÇİLEK…
24 Ekim 2021 15:04:50
Topa bir kez daha gireyim mi girmeyeyim mi diye bir süre düşündüm, sorunda girmeye karar verdim. Malûm, bizim kentin defansı (savunmamız) o kadar iyi değil; genelde, “ben dümenime bakarım” modunda olmuştur hep… Benden başka da bu konuda topa giren olmadı zaten…
Konuya giriyorum:
Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları, ilçe kaymakamlığı ve Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticilerini Koruma Derneği el ele vermiş, “Osmanlı Çileği”ne, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan “coğrafi işaret tescil belgesi” almışlar.
İyi yapmışlar…
Gelgelelim, daha önce de birkaç kez yazdığım gibi, Osmanlı Çileği diye bir çilek türü yok !
Türkiye’nin çilek literatüründeki çilekler şunlar:
Bursa çileği, Arnavut köy çileği, Ereğli çileği, dağ çileği ve orman çileği…
“Osmanlı çileği”, bir atmasyon ! Kafadan uydurulmuş bir marka ! Yapılan iş de marka tescili zaten !
Arkadaşların Osmanlı Çileği diye tescil ettirdikleri çileğin gerçek adı, Kdz. Ereğli Çileği’dir.
Ereğli’nin simgesi olan çilekten, Ereğli adının atılıp yerine Osmanlı’nın konulması yakın zamanın işi.
Bu neye benziyor biliyor musunuz, Bursa şeftalisinden Bursa adının atılıp yerine Osmanlı şeftalisi denilmesine ! Yahut Amasya elmasından Amasya adının atılıp Osmanlı elması denilmesine !..
Öne çıkmış özgün ürünler nerede üretiliyorsa, oranın ismiyle anılır ve ticarete konu olur. Ereğli çileği de AKP’nin iktidara geldiği 2000’li yılların başlarına kadar Ereğli Çileği diye anılıyordu ve ticarete konu oluyordu…
AKP iktidar oldu. Bir baktık Ereğli Çileğinden Ereğli adı kovalanıp yerine Osmanlı oturtuldu !
Ereğli hâlâ Ereğli, ismi değişmedi, ama onun simgesi olan çilek, 20 yıldır Osmanlı !
Eğer bu, AKP’ye yapılmış bir yalakalık değil idiyse, yani siyasi bir amacı yoksa, bir takım marka yaratma heveslilerinin bilmeyerek de olsa Ereğli’ye yaptıkları bir hainlikti; Ereğli’ye ihanetti !
Soruna siyasal bir perspektiften bakıldığında ise, TC’ye tavır almaktı!
Bunun sorumluları gün gelecek tarih önünde hesap vereceklerdir !..
Buraya kadar söylediklerim Ereğli çileğinin ismiyle ilgili…
Yoksa, Erdemir’in başını çektiği ve Ereğli çileğinin yaygınlaştırılmasını amaçlayan, “tarlalar sürülsün, gelenek sürsün” kampanyasına karşı değilim, tam tersi, destekliyorum.
Çünkü…
Makarayı biraz geriye saracağım:
Ereğli’de çilekciliğin ne zaman başladığı sorusu tartışmalıdır. İlk çilek ekiminin küçük çapta, Arnavutköy çileğinin fideleri kullanılarak 1890’lı yıllarda yapıldığına ilişkin iddialar var. Ama, ticarete konu olacak çapta çilek üretimi 1920’li yılların başlarında görülüyor. Elimizdeki 80 yıl önceki kaynaklar bunu söylüyor.
Zonguldak Ticaret Odası’nın kayıtlarına göre, Ereğli’de 1923 yılında 1 ton çilek üretilmiş. 1924’te 2 ton, 1925 ve 1926’da 2’şer ton, 1928’de 3, 1929’da 5,1930’da 6 1931’de 8 ve 1932’de 20 ton.
Erdemir’’in inşaatına başlandığı 1962 yılına kadar yıllık çilek üretimi 50 tona kadar çıkıyor…
Bugün’se, sadece 5 ton çilek üretebiliyor, o da elverişli havalarda…
Çilek üretimini yaygınlaştırmak için yapılan çalışmalar elbette takdir edilecek iyiniyetli çalışmalar, ama gerçekte, çilek üretimini ticarete yaygın şekilde konu olacak bir boyuta tırmandırmaktan uzak nostaljik çalışmalar bunlar…
**
Şöyle noktalayacağım:
Her özgün ürün üretildiği yerin ismiyle anılırken, Ereğli çileği niçin Osmanlı ?
Ereğli’de tarih dernekleri, doğa dernekleri filan var, ama kimseden tık yok bu konuda, niçin ?..
Nerdesiniz ey Ereğli Sevdalıları, Atatürkçüler, solcular filan ?!..
ETİKETLER : Yazdır







