Birbirinden bağımsızmış gibi görünen olayların iç-bağlantılarını kavramak analitik zekâya sahip insanlara özgü bir ayrıcalıktır…

Bizim medyada ve siyasette hıyar çok, ama böyleleri de var…

Şu üç olaya bakalım:

• ABD Başkanı Biden, Erdoğan’la yaptığı son görüşmede bizimkine adeta kapıyı gösterdi…Erdoğan da ayağının tozu ile Putin’e koştu. Putin’le görüşmesi sırasında Biden’den “malum zat” diye sözetti; yerleşik diploması kurallarına göre onu aşağıladı…
• ABD Dişişleri Bakan yardımcısı Joey Hood ile bazı kongre üyeleri bir PKK/YPG heyetini Washington’da kabül edip ağırladı.
• ABD Temsilciler Meclisi, MHP’nin gençlik kuruluşu olan Ülkü Ocakları’nın terörist bir örgüt olup olmadığını araştırma kararı aldı…

Bunlar bir-iki gün içinde gerçekleşen birbirinden “bağımsız” olaylar, ama iç-bağlantıları var:

Erdoğan’ın Biden’la yaptığı  “sıkıntılı” görüşmeden sonra soluğu Rusya’da almasının nedenini anlamak için analitik zekaya sahip olmak gerekmez. Çünkü bu gelgitleri daha önce’de yaşadık; zaten AKP döneminin dış politikasına damga vuran da bu üslûp değil mi ?

İki kamp arasında bi-namaz vaziyetleri !..

ABD’nin, “sıkıntılı” görüşmeden sonra, PKK/YPG heyetini resmen ağırlaması da vasat zekâlı birisi için anlaşılamaz bir durum değil. Obama’nın beyzbol sopasının kanıksanan bir versiyonu bu…

Peki ama, ABD Temsilciler Meclisi’nin durup dururken Ülkü Ocakları’nın terörist bir örgüt olup olmadığını araştırma kararını nasıl yorumlayacağız ? Aynı günlerdeki görüşme ve kabül trafiği içinde mi, dışında mı ?

İçinde elbette.

Peki asıl mesaj kime ?

MHP’ye olmadığı kesin. MHP, Waşhington’da kıymet-i harbiyesi olan bir parti değil. Hele hele Türk milliyetçi hareketinde ikinci sıraya düşmesinden bu yana hiç değil.

Bahçeli de, bunu bildiği için, temsilciler Meclisi kararını klâsik bir açıklama ile protesto etti, Türkiye ABD’nin sömürgesi olmadığını filân söyledi. Sustu sonra. Mesajın kendisine olmadığının farkındaydı…

Tekrar soracağım:

ABD Temsilciler Meclisinin mesajı kimdi gerçekte ?

AKP’ye !

ABD, bu mesajla, AKP’ye dik dik şunu söylüyor:

MHP ile koalisyonu boz ve seçime git.

Yani, seçime asılma artık, kendiliğinden yürü git…

Yoksa…

Ülkü Ocakları terör örgütü ilan edilecek, Garanti Bankası kozu masaya çakılacak, malvarlıkları gündeme taşınacak, ekonomik yaptırımlar bir yana…

**

Temelde çok üzücü bir tablodur bu. ABD’nin tavrı, güçsüz; yoksul, yarı-sömürge ülkelere reva gördüğü bir “efendi” tavrıdır:

Şakır şakır içişlerimizi parmaklıyor ! Türkiye’ye tipik bir Ortadoğu ülkesi muamelesi yapıyor…

Kimi yorumcular, ABD’nin Erdoğan ile yıldızının bir türlü barışmamasını, “Erdoğan’ı nereye koyacaklarını bilemiyorlar” şeklinde açıklıyor.

Bir bakıma doğru bu. Erdoğan’ın Batı/ABD ve AB ile Avrasya Kampı arasında gidip gelmesi böyle bir algıya yolaçıyor…

Ben şunu isterim doğrusu:

Erdoğan/AKP, ABD ile ilişkilerini tümüyle kessin. NATO’dan çıksın. ABD üslerini kapatsın. AB ile zaten askıda olan ilişkilerini kopartsın…

Batının yarı-sömürgesi olma durumundan olabildiği kadar bağımsız bir konuma kaysın…

Bunu yapabilir mi ?

Yapamadığı için iki kamp arasında bocalamayor mı zaten !

Türkiye’nin çok şeye ihtiyacı var, ama öncelikle ilkeli/onurlu bir dış politikaya…