
BAHÇELİ’NİN LÂİKLİK ÇIKIŞI !
15 Eylül 2021 15:55:37
Bu köşede 20 Ağustos 2021 tarihinde yayınlanan, “Dinci-Lâik çekişmesi kimin işine yarar ?” başlıklı yazımda şöyle diyordum:
“Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, Türkiye’deki İslamcı akımları birbirine yaklaştırdı. Ortadoğu’da bir devletin daha şeriatçıların yönetimine girmesi lâik cepheyi de derleyip toparlamaya başladı öte yandan…Atatürk’ün kurduğu lâik Cumhuriyetin önemi bir kez daha bilinçlere çıktı…
Şu an Türkiye’deki aktüel başçelişki, dinci-laik çelişkisi olarak belirleme yolunda. iktidar bunun için bastırıyor…”
Aynı yazının bir başka yerinde de şöyle bir soru açmıştım:
“iktidar, gitgide güç yitirmesini, aktüalitenin göbeğine dinci-lâik çelişkisini oturtarak engelleyebilir mi?”
20 Ağustos’tan bu yana geçen zaman, iktidarın dinci-lâik çelişkisini gündeme oturtmak için büyük bir çaba gösterdiğine tanık oldu.
Bunun somut örneği, gerçekte anti-lâik bir kurum olan Diyanet’in siyasal alana sürülmesidir.
Diyanet işleri Başkanı doğrudan siyaset yapıyor şu sıralar…
Son olarak cezaevlerinden üniversite kampüslerine kadar bir çok yerde kuran kursları açacağını açıklaması, Diyanet İşleri Başkanının siyaset yapmada üslubunun da ipuçlarını veriyor. O da biliyor ki özellikle lâik ve özerk olan üniversitelerde kuran kursu açma girişimi tepki görecek; tepkilerin yandaş medyada şişirilmesi dinci-lâik kamplaşmasını gündeme biraz daha oturtacaktır.
Bir oyun bu.
Peki tutar mı ?
20 Ağustos’taki yazımda da söylemiştim:
Sanmıyorum.
Şunun için:
Lâisizm karşıtlığı belki radikal dinci çevrelerde iktidara olan sempatiyi arttırır. Ama zaten onlar AKP’nin sadık tabanı.
AKP’nin oy tabanındaki mütedeyyinlerin birincil sorunu ise, geçim sıkıntısı. Bu kesimi dinci-lâik çelişkisini öne iterek yeniden saflara çekmek zor. Nitekim AKP sürekli olarak oy yitiriyor…
Ama AKP’nin elinde oynayacağı başka kozu da kalmadı. Diyanet İşleri Başkanının siyaset arenasına sürülmesi, aslında çaresizliğin dışa vurumundan başka bir şey değil.
AKP’nin oltaya taktığı bu eski yemi, muhalefeti görüyor elbette. Muhalefet sözcülerinin yaptığı açıklamaların ve eleştirilerin ekonomi ve geçim eksenli olması da bunu gösteriyor.
Ama yine de uyanık olmak gerekiyor:
Çünkü din artık sadece bir siyasi sömürü aracı olarak değil, bir ajitasyon aracına da dönüştürülmek isteniyor !
**
AKP’nin bu tehlikeli oyununu MHP lideri Bahçeli de gördü. Şöyle bir açıklama yaptı dün:
“Bugünkü nazik ve hassas dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve Laikliği eş zamanlı olarak sıcak tartışmaların içine sürüklemek Türkiye’nin aleyhine kulis yapan, yıkım senaryosu hazırlayan zalim mihrakların eline koz vermektir. Türkiye bu karanlık tünelden süratle çıkmalıdır. Bir başka sorun ise Lâikliğin Anayasa’dan çıkarılma meselesidir.”
Peşinden de noktayı koydu:
“Ne dinimize lâf söyletiriz, ne de cumhuriyetin lâiklik sütununu kırdırırız.”
AKP şimdi ne yapacak ?
Bahçeli’nin çıkışını görmezden gelip islamı, bir ajitasyon aracı olarak da kullanma taktiğini mi sürdürecek, yoksa sinip oturacak mı ?
**
Bilinse de tekrarlayacağım:
Lâiklik dinsizlik değildir. Dinin, siyasetçilerin elinden kurtarılması, bu anlamda özgürleştirilmesi olayıdır.
Lâik düzende herkes inancını/dinini özgürce yaşar. Lâisizmin kırmızı çizgisi, dinin siyasi bir malzeme haline getirilmesidir.
AKP’nin iktidarda kalmak için hâlâ islamı kullanmaya çalışması, son yanlışı olacak gibi…
ETİKETLER : Yazdır







