Zonguldak’ın emeği/emekçileri simgeleyen bir logosu vardı, değiştirdiler; logodan emekçileri simgeleyen figürleri attılar.

Meğer, daha önce de, kömürün bulunuş tarihi olan 8 Kasım’daki törenleri Zonguldak’ın kurtuluş günü olan 21 Haziran’a kaydırmışlar; ikisini bir arada çıkaralım demişler…

Bilmiyordum.

Bizimkilerden araştırmalarını istedim, araştırdılar: GMİS Genel Sekreteri Ertan Kaya kararın valilik tarafından alındığını söylemiş; Vali Mustafa Tutulmaz’ı aramışlar; Sayın Vali de; “Ben geldiğimde böyleydi, siz yazılı bir başvuruda bulunun araştıralım” demiş…

Gerek yoktu. Şurayı burayı yokladık, Karar Tutulmaz’dan önce alınmış…

Gerekçesi neydi peki bu kararın ?

Törene katılanlar üşütüp nezle filan olmasın diye olabilir mi ?

Aklıma daha mantıklı (!) bir gerekçe gelmiyor….

Bu gerçi, 29 Ekim’i Ağustos’un herhangi bir gününe kaydırmak gibi bir şey oluyor ya, neyse.

Arkadaşlar sayesinde neye saygımız kaldı ki, tarihe kalsın !

**

Uzun Mehmet ve kömürün bulunuşu törenine ilişkin “çıktı”ları gözden geçirirken bir şey dikkatimi çekti. Törende iki AKP miletvekili vardı, ama CHP milletvekilleri yoktu. Vali Tutulmaz da yoktu ayrıca…

**

Törende yapılan konuşmaların özetleri de vardı bana verilen “çıktı” larda.

Zonguldak milletvekilleri konuşmamış.

Bunu anlamak zor değil:

AKP döneminde Zonguldak ekonomisinin kömür ekseninde nasıl küçültüldüğünü anlatacak halleri yoktu elbette !

TTK Genel Müdür vekili Muharrem Kiraz ile GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil güzel şeyler söylemişler.

Ama benim en çok MMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Prof.Dr. Kemal Barış’ın yaptığı konuşma dikkati çekti. Zımba gibi bir konuşmaydı. Şöyle diyordu:

(…) Ülkemizde de taşkömürüne olan ilgi ve önem özellikle son yıllarda azalmış ve azaltılmış, sanki taşkömürü olmadan sanayi üretiminin yapılabileceği gibi bir algı yaratılmaya çalışılmıştır. Ülkemiz Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan 10. Kalkınma Planında olduğu gibi 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı’nda da yerli taşkömürü ile ilgili herhangi bir somut hedef konmamıştır. Oysaki rakamlar net olarak bu algının ve yürütülen bu politikanın yanlışlığını işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olan ülkemizde, sanki ihtiyacımız yokmuş, çıkarılmasa da olurmuş algısı yaratılan taşkömürüne olan ihtiyaç son 20 yılda ciddi şekilde artmış ve 2020 yılı itibariyle ülkemizin ithal ettiği taşkömürü miktarı 39.204.000 ton olmuştur. Buna karşın, ülkemizin en stratejik kurumlarından biri olan ve taşkömürü üretimi yapan tek kamu kuruluşu konumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun işçi sayılarında ciddi gerileme yaşanmış ve 2020 yılı Kasım ayı itibariyle Kurumun fiili yeraltı işçisi sayısı 6327’ye yerüstü işçisi sayısı ise 1413’e düşmüştür. Bu gelişmelere bağlı olarak ise Kurumun tüvenan taşkömürü üretimi özellikle 2000’li yılların başından itibaren ciddi şeklide azalmaya devam etmiş ve 2020 yılında 1 milyon ton tüvenan, 716.758 ton satılabilir taşkömürü seviyelerine gerilemiştir.

Bu rakamlar, Zonguldak Kömür Havzası’na yönelik olarak yapılan kısa vadeli planlamaların sonuç vermediğini açık olarak göstermektedir. Bu nedenle, Havzamıza ait uzun dönemli bir “Stratejik Üretim Politikası” hayata geçirilmeli ve taşkömürü üretimimiz arzu edilen seviyelere getirilmeye çalışılmalıdır. Bu sayede şehrimizin ve bölgemizin tekrar istenen seviyelerde katma değer üreten ve istihdam yaratan bir bölgeye dönüşeceğine olan inancımız tamdır. 

Son yıllarda TTK’nın kendisini günün teknolojik şartlarına göre yenilemeye çalıştığı, üretimin arttırılması, üretim maliyetinin düşürülmesi ve iş güvenliğinin yükseltilmesi amacıyla; ahşap sisteme dayalı ayak içi tahkimatının yarı mekanize ve esnek mekanize sistemler ile değiştirmeye yönelik yatırım ve çabaları görülmektedir. Bu bağlamda, Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılında Zonguldak Taşkömürü Havzasındaki üretimin ülke menfaatleri doğrultusunda artırılması gerektiğinden hareketle, TTK’nın üretim miktarının arttırılmasına yönelik ve tüm bileşenlerin katılımıyla gerçekleştirilecek bir “Taşkömürü Çalıştayı” yapılmasının faydalı olacağını düşünmekteyiz. Havzamızda yeni kullanılmaya başlayan teknolojik ekipmanların performanslarının da değerlendirileceği böylesi bir çalıştayın şehrimiz ve ülkemiz madenciliği açışından büyük önem taşıyacağına inanıyoruz.”

**

AKP, Barış’ın önerisini dikkate alır mı ?

Güldürmeyin insanı !

AKP, özellikle kömür konusunda, neoliberalizmin üç atlısından birisidir. Ötekiler Özal’ın ANAP’ı ile Çiller’in DYP’siydi.

Neoliberal model, “zarar eden” kamu kuruluşlarının satılmasını öngörüyordu. Üç atlının da, kamu kuruluşlarının, özellikle TTK’nın niçin zarar ettiği umurlarında değildi ve değil.

Anlatıyorduk. Maliyetinin altında satış diyorduk, sübvansiyon diyorduk, rakamlar veriyorduk. Ulusallık diyorduk…Kime anlatıyorsun !

Tek akım geçiyor kafalarından:

Zarar ediyorsa sat, nerede ucuzu varsa oradan al !

Bu politika nereye varıp dayandı sonunda ?

Bir zamanlar 40 bine yakın işçi çalıştıran TTK 7 bin işçiye, 5 milyon/ton tüvenan da üretimi de 1 milyon tona geriledi.

İkinci savaş yıllarında dışarıya kömür satan Türkiye, şimdi dışardan yılda 40 milyon tona yakın kömür alıyor…

Neoliberalizm, ulusallığı reddeder. Aynı kafada arkadaşlar! Yok eksi olsa, yerin altındaki 2 milyar tona yakın kömürü çıkartmak için kafa kafaya vermezler miydi !..

AKP sonrası için umut var mı peki ?

Önce gelsinler bakalım…

Not: Cumhurbaşkanı Erdoğan Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunu kutlayan bir mesaj yayınladı. Ereğli de aynı tarihte düşman işgalinden kurtulmuştu, ama mesajda Ereğli yoktu. Biz burada, “kurtulan ilk ilçe biziz” diye böbürlene duralım, adımızı anan bile yok !..