
CHP’NİN DEVLETÇİLİĞİ ?
21 Subat 2021 16:56:22
Cumhuriyet Halk Partisinin altıokundan birisi devletçiliktir. Devletçilik, ilk kez CHP’nin 3. Büyük Kongresinde (1932) partinin temel ilkelerine dahil edildi.
Devletçiliği ilk seslendiren de,1931 yıllında Sıvas’ta yaptığı bir konuşmada CHP Başkanvekili İsmet İnönü oldu.
Çokça üzerinde durulmaz gerçi, ama, Atatürk ve Celal Bayar ile İsmet İnönü ve CHP Genel Sekreteri Recep Peker’in devletçilik anlayışları farklıydı.
1923-1929 yılları arasında uygulanan liberal ekonomisi modeli, dünya ekonomik krizinin de etkisiyle tutmayınca yeni bir model arayışına yönelindi. İlke olarak devletçilik benimsendi.
Atatürk ve Celal Bayar, İnönü ve Pekere göre daha ılımlı bir devletçi politikadan yanaydı.
Atatürk ve Celal Bayar çevresi, devletçiliğe, “özel sektörün yapamadığını devlet yapar” sloganı ile yaklaşıyordu. Bir tür karma ekonomi modeliydi bu.
İnönü ile Peker ise, devletçiliği, özel sektörü payandalayan ve kaynak aktaran bir model olarak görmüyordu. Bazı üretim alanlarının, ulusal çıkarlar açısından sürekli olarak devletin elinde bulundurmasını savunuyorlardı.
İnönü’ye göre, özel girişimcilik, stratejik önemdeki üretim alanlarının dışında kalan alanlarda faaliyet göstermeliydi. Bu konuda sınır yoktu.
İlk uygulamalar İnönü’nün tezine daha yakındı:
1932 yılında Devlet Sanayi Ofisi kuruldu. Bir sanayileşme planının hazırlıklarına girişildi. İnönü, Sovyetler Birliği’ni ziyaret ederek planın uygulanması için Sovyet yönetiminden kaynak ve teknik yardım sağladı. Sovyetlerden bir teknik heyet Türkiye’ye gelerek planı hazırlıklarına katıldı.
Özel girişimciler çok geçmedi feryadı bastı: Komünist mi olunuyordu ? Olunmuyordu. Çünkü devletçilik ilkesinin teorik bakımdan hiç bir dönemde netleşmedi. Çünkü üretim araçlarının mülkiyeti konusunda net bir tavır takınılmadı. Pragmatik bir çizgi izlendi.
Ama yine de 1930’lardan itibaren devletin ekonomiye müdahalesi geniş bir alana yayıldı. Etibank, Maden Teknik Arama Ensitüsü, (MTA), Elektrik İşleri Etüd idaresi kuruldu. Devlet sanayi alanında öne çıktı. 2. Beş Yıllık Sanayi Planı ile tarımda da devletçiliğe yönelindi.
İşin ilginci, çok partili yaşama geçilip DP’nin iktidara gelmesinden sonra da devletçi uygulamalar geliştirerek varlığını korudu. Oysa DP’nin programında KİT’lerin özelleştirileceği ilkesi yeralıyordu !
Bu süreç,1960 sonrası ilke olarak benimsenen karma ekonomi modelinin 1983’te ANAP’ın iktidara gelmesine kadar sürdü.
ANAP’ı kuran Turgut Özal özel sektörcüydü. Devletin ekonomiye müdahalesine karşıydı.
Ancak, Özal’ın devleti yönettiği dönemde KİT’lerin tasfiyesi politikası, hiçbir zaman AKP dönemindeki kadar keskin çizgilere kavuşmadı.
AKP’ye kadar hiçbir iktidar, devlet işletmelerinin ve genelde mallarının özel sektöre peşkeş çekilmesi konusunda böylesine etkin bir grafik çizmedi.
AKP’nin uyguladığı milli gelirin değil, devlet gelirlerinin yükseltilmesi politikası, Osmanlının son dönemindeki iktisat politikasına benziyor. Osmanlı dış-borçkolikti. AKP de dışarıya gırtlağına kadar borçlandırdı devleti…
**
Başlığa geliyorum…
CHP’nin temel ilkeleri içinde hala altıok var. Yani CHP, devletçi bir parti.
Ancak, CHP’nin devletçilik ilkesi, ta başta olduğu gibi, hiçbir zaman netleşmedi, pragmatik çizgisini korudu. Bunun örneklerini, CHP’li koalisyonlar dönemlerinde de yaşadık. Örneğin DYP-CHP koalisyonu döneminde CHP, Tansu Çiller’in TTK’yı kapatma politikasına karşı çıkmamıştı.
Kılıçdaroğlu, arada bir, iktidara geldiklerinde AKP’nin özelleştirdiği bazı KİT’leri yeniden devletleştireceklerini söylüyor gerçi, ama bunun kapsamı hiç açıklanmadı şimdiye kadar. Örneğin stratejik alanlardaki yabancı yatırımları da devletleştirilecek mi, bilmiyoruz.
Sorunun özü şudur:
CHP iktidara gelse, KİT’ler özel sektöre kaynak aktaran birer emme basma tulumba olarak mı varlığını koruyacak, yoksa bazı üretim alanlarında özel sektöre alternatif olarak mı ? Ayrıca devletin ekonomi üzerindeki etkinliği büyüyecek mi ?
CHP bu konuda daha net konuşmaya başlamalıdır artık…
Seçim yaklaşıyor…
ETİKETLER : Yazdır







