
BOĞAZİÇİ…
03 Subat 2021 15:30:34
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrenci eylemlerine nereden ve nasıl bakmalı ?
1970’li ve 1980’li yılların öğrenci eylemlerini düşünüyorum. Onlar, BOĞAZİÇİ Üniversitesi öğrencilerinin eylemlerine göre çok daha ideolojik ve politize eylemlerdi.
Tam bağımsızlık ve gerçek demokrasi isteklerini dile getirirdi öğrenciler.
Boğaziçi’ne bakıyorum. İstekleri çok da dar kalıplar içinde gerçi, ama aynı kökten filizleniyor:
Demokrasi istiyorlar !
**
Toplumsal olaylarda sonuçlar değil, nedenler önemlidir.
Boğaziçi öğrencilerinin somut isteği ne ?
Üniversite Rektörünün seçimle gelmesi ! Atama yönetime karşı çıkıyorlar… Hepsi bu !
Bu, demokratik bir istektir.
Bu isteğe aynı üniversitenin öğretim üyeleri de katılıyor.
Eylemler, isteklerini halkla paylaşmak için…Bu da demokratik bir haktır.
Bizim çok da ahım şahım olmayan mevcut anayasamız bile, demokratik taleplerle toplanma ve gösteri yapma hakkını saklı tutar.
Eee öyleyse ? İnatlaşmak niye ?
Normalde, kendisine üniversite içinden bir yardımcı/danışman bile bulamayan atama rektörün istifa etmesi gerekirdi. Ama, etmiyor değil, edemiyor. Çünkü seçilmiş birisi değil. Kendisini oraya atayanın oluru olmadan istifa edemez.
**
Biliyorum…
Bu gibi durumlarda “marjinal gruplar’ın eylemlerin ateşini yaktıkları filan gibi iddialar ortaya atılır. Eylemler, demokratik çizgisinden saptırılmaya çalışılır.
Diyeceksiniz ki, kitle hareketlerine böyleleri karışmaz mı hiç ?
Vızır vızır…
Çünkü kitle hareketleri, hele hele spontane (kendiliğinden gelme) eylemler; etnik bölücüler, anarşistler, radikal dinciler, faşist militanlar için bulunmaz bir fırsattır. Eylemlerin içine girip kendi kafa yapılarına göre onları manipüle etmeye çalışırlar.
Demokratik ülkelerde kolluk güçleri, gösteri yapanların içine bu gibi grupların sızmasını önlemek için vardır daha çok. Anayasal haklarını kullananları ezmek için değil !..
**
Demokratik bir yönetim, kitlelerin demokratik gösterilerinden korkmaz, tam tersi, göstericilerin taleplerini duyarlıkla karşılar.
Örneğin Demirel…
Dibine kadar sağcı-batıcı bir politikacıydı, ama kitle hareketlerinden korkmazdı. Şu ünlü sözünü anımsıyorum:
“Yollar yürümekle aşınmaz !..”
Erbakan’ların, Ecevit’lerin, Demirel’lerin, hatta Özal’ların siyaset yaptıkları dönemler şimdikinden çok daha demokratik ve hoşgörülü dönemlerdi.
Gençlere sevgi ve anlayışla yaklaşmak gerekir. Ve taleplerine kulak vermek…
Sonuçta demokrasi istiyorlar…
Kötü bir şey mi bu ?
ETİKETLER : Yazdır







