
KAPANMA VE İNSAN…
02 Aralik 2020 14:53:44
Her salgında şu ikilem yaşanır:
İnsan mı, ekonomi mi ?
Aslında iç-içe kavramlar bunlar. Çünkü ekonomi (milli gelir diye okuyun) insan için, insanla birlikte vardır. Karşı karşıya getirilemez.
Ama, geliyor işte !
Turist gelsin, dışardan yatırımcı gelsin, iç-piyasa sallanmasın diye rakamlarla oynayarak salgını “yumuşak” gösterme çabası bu anlama gelmiyor mu ?
Salgını “light” leştirmek, öyle göstermek, milli gelire (ekonomiye) fayda sağlıyor, ama öte yandan da insana zarar veriyor. Bu noktada kar-zarar hesabı da yapılamaz.
Çünkü, insanın değeri yoktur; ona bir fiyat biçilemez; değelerüstüdür. Maliyet hesabı çıkartılıp üzerine Kâr konularak piyasaya sunulan bir fabrikasyon mal değildir o.
Ama bu, teoride böyledir. Pratikte ise insan yaşamı sudan ucuzdur. Özellikle bizim gibi yeteri kadar gelişememiş ülkelerde…(Hadi bir şaka yapayım: Belki de, insanın değeri olmadığı içindir bu.)
Korona’da bunu yaşamıyor muyuz ?
Salgını yumuşak gösterip, tuhaf önlemlerle durumu idare etmeye çalışırken, insanların kitle halinde hastalanmasına yolaçmış olmuyor muyuz ? Ölümlerine ?..
Durum bu.
Salgını hafifletmek için baştan beri “tam kapanma” öneriyordu biliminsanları.
Arkadaşlar bunu zaman zaman denediler gerçi, ama her kapanmayı bir “yeni normalleşme” izlediği için, başa sardık…
Şimdi yeniden hafta içlerinde kısmi, haftasonlarında da tamkapanma geliyor.
Kapanmalarda temel sorun; piyasanın (döviz,altın, Borsa diye okuyun) dengelerini korumak ve gelir kaybına uğrayacak sosyal kesimlerin desteklenmesi sorunu olarak karşımıza çıkar.
Kapanmayla insanı koruyoruz, ama gelir kayıplarına uğramalarına da yol açıyoruz aynı zamanda. Devlet, bunu telafi etmek için vardır.
Geçen kapanmalarda bunu başaramadı arkadaşlar. Özellikle esnaf perişan durumda…
Bu kez ne olacak ?
Bu satırları yazarken TV’lerde , kapanan işyerlerine destek verileceğine ilişkin bir haber dönüyordu.
1500 lira !
Bu gelişmeyi “hiç yoktan iyidir” diye yorumlamaya kalkışırsak, budalalık derecesinde bir iyiniyet gösterisi olur. Tuzu kuru kesim 1500’ü, Michelin sofrasına bahşiş diye bırakıyor ikigözüm.
Sosyal adalet terazisinin topu böylesine kaçmış durumda…
Bu ne kadar sürer ?
Emin değilim.
Ama şu artık net şekilde ortaya çıktı:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’yi taşıyamıyor !
Erken seçim şart oldu.
ETİKETLER : Yazdır







