
EVDE VOLTA ATMAK…
03 Mayis 2020 21:25:04
Volta, İtalyanca kökenli bir sözcük. Daha çok denizcilikte kullanılıyor. Zikzak yapmak anlamına geliyor.
Argo terminolojide ise, gidip-gelmek anlamına…
Mapusanelerin bir tanımı da, “dar yer”dir. Dar Yerde ya da koğuşlarda volta atma olanağı yoktur, hücrelerde de tabii…Volta, ancak, mapusanenin avlularında atılabilir.
Volta atmanın raconu vardır. Orta yerler, “ağır abiler” içindir. Kenarlar, garibanlar için…
Volta tek de atılabilir, bir-iki kişilik küçük gruplar halinde de…Volta atarken pek konuşulmaz. Genellikle ellerin arkada kavuşturulması enlemesine yer kazanmak içindir.
Bir de kapıaltı voltası vardır. Kapıaltı voltası birkaç adımlık gidip gelmeler şeklindedir. Kafasına birşeyi takan veya kafasına takılı olanı unutmak isteyenlerin volta biçimidir bu. Hızlı gelgitler kafada bir tür sakinleştirici etkisi yaratır…
Selimiye cezaevine girene kadar dönerli voltanın ne olduğunu bilmiyordum. Bizi avluya çıkartmadıkları için,tek gezinti yerimiz, uzun bir koridordu. Koridor dar olduğu için volta atma olanağı yoktu. Zorunlu olarak soldan sağa doğru dönerdik ağır adımlarla…
00
Şu sıralar evde, iki yöntemi de deniyorum:
Antre ve salonun uzunluğu onaltı adım. Salondan en uçtaki odaya, otuzüç adım.
Antre-salon arasında vurursam voltayı, gidiş geliş otuziki adım yapıyor. En uçtaki odaya kadar uzatırsam, altmışaltı adım…
Uzun voltada üç kez gidip gelindi mi, yüz adımı aşıyorum. Adımlar yüz oldu mu, orada kesip çalışma odama giriyorum masanın üzerindeki bir bloknota eğri bir çizgi çekiyorum. Bu satırları yazmak için masaya oturduğumda, bloknotta dört çarpı işareti vardı: Sekizyüz adım. Yazıdan sonra voltayı sürdüreceğim. Belki biraz da kondisyon bisikletine binerim. Bisikletin minik ekranında, pedallar dönerken çeşitli rakamlar akıyor durmadan. Bunların anlamları var, ama ben pek bilmiyorum, merak da etmiyorum. Gözüm sadece zamanı gösteren rakamlarda. Rakam, üç dakikayı gösterdi mi pedalları durduruyorum. Bazı günler bir-iki kez yineliyorum pedal basmayı…Benden bu kadar.
Bu satırları yazarken, TV’de 30 il artı Zonguldak için konulan giriş-çıkış yasağının bir gün uzatıldığı haberi dönüyordu. Bakanlar kurulu pazartesi günü video konferas’la toplanıp bu konuda da bir karar verecekmiş. Alınması olası kararlar arasında 65 yaşüstüne bir “jest” yapılması kararı da olabilirmiş. Bu “müjde”yi, pazartesi akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan ulusa seslenirken verecekmiş…
Olası “müjde”nin arkasında sadece Erdoğan mı var, yoksa Bilim Kurulu filan da mı ?...
Farketmez. Çünkü biliyoruz ki Bilim Kurulu’nun tavsiye kararlarının yaşama geçmesi, Erdoğanın iki dudağı arasında.
Cumhurbaşkanı, eğer Bilim Kurulu’nun bu doğrultuda bir önerisi varsa, ölçüp biçecek, büyük bir olasılıkla “jest”in biçim ve süresine karar verecek…
Öneri pek aklına yatmazsa, ev hapsimiz biraz daha uzayacak…
Elde kalan, voltaya devam etmek olacak benim için…
Korona salgını, Başkanlık Sistemi’nin nasıl bir şey olduğunu en somut haliyle öğretti bize…
Umarım ilk seçimde anımsarız…
00
Yasak günlerinde, ilk gün sözdışı, gazete satışı olmuyor. Bu boşluğu, zaman zaman, kitap okuyarak doldurmaya çalışıyorum. Benim farklı bir okuma tekniğim vardır: Aynı gün içinde üç kitabı dönerek okuduğum olur. Elimdeki kitap sarmazsa , onu bırakır bir başka kitap alırım elime, sonra yeniden ötekine dönerim ve bir başkasına …
Şu an iki kitap var elimde:Yaşar Kemal’in Yusufçuk Yusuf’u ile Gianni Valttiomo’nun Modernliğin Sonu ismindeki felsefi çalışması. Vattimo, çalışmasında, modernliğin “bitişi” ile onun bilim ve sanat alanındaki sonuçlarını irdeliyor…
Kitabın en ilginç bölümü ise, “Bir Nihilizm Savunması” bölümü.
Çok ağır bir kitap bu, dura dura okumaya çalışıyorum…
Nihilizmin, tıpkı ateizm ve deisizm gibi kendini yenileyerek bizim toplumumuzu da etkilemeyi sürdürmesinin nedeni, Ortaçağ ideolojilerinin en katı biçimleriyle topluma dayatılmasıyla ilgili bence.
Tutuculuk/tutucu baskılar, “yüce değerlerin değersizleşmesine yolaçan” bir kanal oluyor; özellikle genç beyinlerde…
00
Nerden nereye geldik:
Yazıyı bitirip en az sekizyüz adım daha atmam gerekiyor…
Dışarda yaşam ağır çekim. Ben 65 yaş mahpusu, yavaş yavaş kapıaltı voltası moduna doğru kaymaktayım…
ETİKETLER : Yazdır







