MADEN DULLARI
20 Ocak 2018 01:45:02
Ä°ÅŸ ve ekmek peÅŸinde olan insanların toprağın üstü dururken niye yeraltına indikleri, yoksulluk ve baÅŸka bir iÅŸ bulamamaları olarak açıklanabilir ancak. Toprağın altına indiÄŸinde kaza vardır, yaralanma vardır, ölüm de vardır ama, “umut” da atar yüreÄŸinde yeraltında kömür üreten madencinin. Çünkü köyündeki küçücük toprak yetmez olur aileyi doyurmaÄŸa. BaÅŸka kapılar aranır. Para umudu kilometrelerce ötededir. Ha deyince gidilemez, ha diyende gelinemez uzaklıklardadır ekmek..
“Maden Dulları” romanının kahramanı Ahmet de sevdiÄŸi kızı kaçırarak aldığı, aracılara raÄŸmen paragöz kayınpederinin istediÄŸi “baÅŸlık parası”nı ödeyebilmek için, yoksulluÄŸun gözü kör olsun diyerek, iki yakın arkadaşı ile “Gurbet yolu”na düşer ve Zonguldak madenlerinde işçi olur. Kömür demek, ekmek ve para demek. Ahmet’in yeryüzünde toprak kazan elleri, bu kez yerin yüzlerce metre altında kömür kazacaktır.
*****
“Maden Dulları” romanın baÅŸlangıcı Ä°kinci Dünya Savaşı nedeniyle bölgede “Ä°kinci Mükellefiyet”in uygulandığı yıllara, bitimi ise Almanya’ya işçi gönderildiÄŸi döneme doÄŸru uzanmaktadır. Devlet kömür istemektedir. Kömür ise işçi. Önce yakın çevre, sonra diÄŸer ilçeler, köyler. Sonra Orta Karadeniz bölgesi, DoÄŸu Karadeniz, giderek DoÄŸu Anadolu ve diÄŸer illerin insanları, umutlarını yorgan yapıp sarmışlar sırtlarına, düşüp yolun tırabına, kapağı atmışlar Zonguldak madenlerine. Kazalara, kolun-bacağın kopmasına, gelebilecek ölümlere aldırmadan.
Çünkü gün gelir maden ocaklarında meydana gelen kazalarda, göçüklerde, grizularda sayısız genç beden can verir toprağın derinliklerinde. Al bayraklı tabut-lar sıralanır cami avlularına. Yetkililer önde dizilir, yakınları, akrabaları, madenci arkadaşları arkada. Duaları yapıldıktan sonra tabut-lar mezarlığa veya köyüne gönderilir.
Ağıtlara durur geride bıraktığı karısı, anası, babası, kardeÅŸleri, akrabaları. EÅŸinin ve evin direÄŸi verildikten sonra topraÄŸa, madencinin karısı bir “Maden dulu”dur artık. Hayat ve geçim eskisinden daha zordur. Evin bütün yükü bu genç kadının sırtındadır artık.
Büyük grizu patlamalarından, kazalardan sonra “ÅŸu kadar çocuk öksüz, ÅŸu kadar genç kadın kocasız kaldı, ÅŸu kadar yuvanın ateÅŸi söndü” diye konuÅŸmalarda, yazılarda yer alır geride kalanlar. Bölge üzerine yazılmış romanlarda da genellikle madencilerin ağır çalışma koÅŸulları, göçükler, grizular, baÅŸlarından geçenler, “dönemsel” olarak anlatılmıştır bazı romancılarımız tarafından. Ama sanırım “Maden Dulları”nı da öne çıkaran roman çalışmasını ilk kez Hasan Kalyoncu koyuyor önümüze.
*****
Hasan Kalyoncu: 1952 Tonya doÄŸumlu. Ä°lk ve ortaokulu Tonya'da, Öğretmen Okulu’nu Trabzon'da bitirdi. Tonya'nın çeÅŸitli okullarında görev yaptıktan sonra, uzun süre Halk EÄŸitim BaÅŸkanlığı yaptı. GezdiÄŸi gördüğü yerleri fotoÄŸrafladı. 1996'da emekliye ayrıldı. Aynı yıl Tonya'da bir fotoÄŸraf stüdyosu kurdu. DeÄŸiÅŸik alanlarda Tonya'nın doÄŸasını, insanını, güzelliklerini yansıtan, tanıtan “sanatsal sergiler” açtı.
1999’da “Tonyahaber Gazetesi”ni yayın hayatına soktu. Bölgede kurulmak istenen HES’lere karşı kurulan “Tonya Çevre Platformu Sözcüsü” oldu. Son dönemde baskılar sonucunda seçimle CHP ilçe baÅŸkanlığına getirildi. Aynı ısrarlar ile son yerel seçimlerde CHP’den Tonya Belediye BaÅŸkan adayı oldu, ama iktidarın gücüyle baÅŸ edemedi. GazeteciliÄŸini, köşe yazarlığını ve roman çalışmalarını sürdürüyor.
Yayımlanmış yapıtları:
1- Her Yönüyle Tonya-1989 (AraÅŸtırma), 2-Trabzon-Tonya AÄŸzının Dilbilgisel Özellikleri ve Tonya Sözlüğü-2001, 3-Bir Tutam Gülücük/ Tonya Fıkraları-2006, 4- Tonya- 2010 (Tonya’nın tarihi, doÄŸası, yaÅŸamı, gelenekleri, önemli kiÅŸileri), 5- Önce Annelerini Vur-2015 (Roman),6-Maden Dulları- 2017 (Roman).
*****
Ne için Zonguldak yoluna düşüyordu bölgenin ve Karadeniz köylerinin genç delikanlıları? Para kazanmak, borçlarını ödeyebilmek, yoksulluğun belini biraz kırabilmek, eşini, çoluk çocuğunu ve anasını-babasını biraz olsun rahat yaşatabilmek için. Bu gerekçeler, yakın-uzak her yerden gelenler için de geçerlilik taşımaktaydı.
“…Babası öldüğünde doÄŸmamıştı daha. Dul anasının yetimi olarak büyüdü. Çocuk yaÅŸta düştü gurbete. Madenci olacaktı aÄŸabeyi gibi. Köyün bütün erkekleri Zonguldak’taydı genç yaÅŸlı demeden. O da takıldı aÄŸabeyinin ardına. Onaltı yaşındaydı daha. AÄŸabeyi nüfus memuruna yalvar yakar olmuÅŸ, hediyelere boÄŸmuÅŸ bin dereden su getirmiÅŸ, sonunda Niyazi’yi yaÅŸlı gösteren bir nüfus kağıdı almıştı. Onaltı yaşındaki Niyazi birden ondokuz yaşına gelmiÅŸti. Madende iÅŸ alacak yaÅŸtaydı artık..”
DiÄŸer gidenler gibi kömür kuyularında ekmek ve yaÅŸam mücadelesi vereceklerdi. Ä°lginçtir Tonyalılar genellikle kömür ocaklarında “Lağımcı” olarak çalışmışlar. Lağımcılar delici araçlarla kömür için kayaları delerken önemli ölçüde taÅŸ tozu yutarlar. EÄŸer gerektiÄŸi gibi korunamazlar ise kısa zamanda da ciÄŸerleri taÅŸ tozuyla dolar. Giderek soluk darlığına ve baÅŸta pnömokonyoz olmak üzere akciÄŸer hastalıklarına yakalanırlar. Bunun ise kurtuluÅŸu yoktur.
Roman kahramanı Ahmet de önce “lağımcı” olarak iÅŸe baÅŸlamış, ama memleket izini sırasında celbi çıkınca askere gitmek zorunda kalmıştır. Askerde 6 aylık eÄŸitimden sonra madende çalışmaları için 4 arkadaÅŸ “asker işçi” olarak Zonguldak’a gönderilmiÅŸtir. Ahmet ise, tanıdıkları yoluyla belli bir kurs devresinden sonra “Marangoz” olarak iÅŸe baÅŸlamış, taÅŸtozu yutmaktan büyük ölçüde kurtulmuÅŸtur.
Mühendis Bulut ile tanışması ve arkadaÅŸlığı, bu yolla kitaplar ve gazeteler okuması ise ona hayata bakışta yeni kapılar açmış, fikren geliÅŸmesini saÄŸlamıştır. Ahmet, borçlarını bitirmiÅŸ, üstüne başına almış, eÅŸini çocuÄŸunu ve ana babasını donatmıştır. Cebi para gören bir çok Karadenizli gibi beline de bir tabanca almıştır. Aslında barışçı, arkadaÅŸ canlısı, yardımsever ve dürüst bir yapıda olan Ahmet bunu “hasım korkusu”yla deÄŸil, o dönem için “Kadırga Otçular Bayramı”nda ve düğünde bayramda diÄŸer köy delikanlıları gibi “silah atma” gibi bir geleneÄŸi sürdürme olarak düşünmüştür.
*****
Hasan Kalyoncu öğretmenlik ve uzun yıllar gazetecilik ve yazma yoluyla anadilimizi iÅŸlediÄŸi için, kolay ve rahat okunan bir kitap çıkarmış ortaya. Bu özellik ilk romanı “Önce Annelerini Vur”da da görülüyordu. Kalyoncuromanı kurgularken, dramatik abartılardan, kanlı tablolardan kaçınarak, bir maden işçisinin ocakiçi ve dışı yaÅŸamından gerçekçi kesitler vermeÄŸe çalışmış. Bir “kalem işçisi” olarak da açık anlaşılır sade bir dil ve anlatım içinde olduÄŸu görülüyor. Romandaki mekan ve doÄŸa betimlemelerini de çok baÅŸarılı bulduÄŸumu belirtmeliyim. Okurken sıkılmıyorsunuz, bitse de kurtulsam demiyorsunuz, ilgiyle okumayı sürdürüyorsunuz.
Zonguldak, yıllarca yaÅŸadığım ÅŸehir. Tonya ise birkaç kez gidebildiÄŸim “baba toprağı”. Babamın evinin olduÄŸu KarÅŸular mahallesi, yayla ve yolları, Kadırga, Otçular Bayramı, çocuk gözüyle gördüğüm, hatırlamaÄŸa çalıştığım yerler. Romanı bir de bu gözle okuduÄŸumu söyleyebilirim.
Hasan Kalyoncu’yu “roman vadisi”nde ikinci kitabıyla görmemiz mutluluk vericidir. “Maden Dulları”, Zonguldaklılar için az-çok bilinen, diÄŸer bölge insanları için merak edilenleri baÅŸarılı bir ÅŸekilde gözler önüne serdiÄŸi için okunacak kitaplar arasında yerini alıyor.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış