BİZİM BAYRAMLARIMIZ…
22 Mayis 2017 15:11:16
50’li yılların ortaları…
Mehmet Çelikel Lisesi’nin orta sonundayım.
Derslere ilgim, eh..Ama, burnumu sokmadığım spor dalı yok. Ne var ki, futbol ve masa tenisi dışında, nal topluyorum…
Ortanın ilk sınıfından itibaren de (Osman’la (Pushor) birlikte) izci takımındayım.
Orta sonda ise trampet takımında…
Trampet takımı deyip geçmeyin.Ulusal bayramlarda Çelikel’in bine yakın öğrencisini, hastane tepesindeki okuldan hükümet meydanına biz yürütüyoruz: 12 trampet ! Şöyle böyle 3 kilometrelik yol…
Tamam, trampetçi olmak havalı bir iş. Ama, trampetin karnımıza yaptığı baskının içimize işleyen acısı ile uyuşan kollarımızı ne yapalım !
Tören biter, acısı bitmezdi ! Prinçten yapılmış ağır trampetin karnımıza bıraktığı iz günlerce kalır, bazen çürükler oluşurdu…
Kollarımızı hiçsormayın…
Ama, ne gam ! Şatafatlı izci giysileri içinde koskoca Çelikel Lisesini okuldan tören alanına (hükümet meydanına) yürütmenin sorumluluğu ve keyfi tüm acılarımızı ve yorgunluğumuzu alıp götürürdü…
En önde bayraklar… Onun arkasında boru takımı, onun arkasında biz… Ön tarafın liderleri Sait abi ile Alper…
En ağır yük bizim sırtımızda. Borucular yol boyunca çok çok üç-dört parça çalarken, biz durmadan çalmak zorundaydık…
Tempo !
Gümmm…Gümmm..
Repertuvarımızda epi-topu 4-5 parça vardı:
Sarıkız, onpara,Hasanağ, Çelikel, tempo…
Her parçanın da çoğunu bizim uydurduğumuz sözleri:
Onpara ver/Onpara ver/Onpara yoksa/Beş para ver…/Beş para ver/beş para ver/Beş para yoksa….(müstehcen ?)
Hasanağanın sözleri de şöyleydi:
Ulan Hasanağ/Ulan Hasanağ/Danalar girmiş bostana/kovalasana…
Sarıkızın sözleri erotik göndermelerle doluydu…
Bu parça, yol boyunca biriken ahalinin arasında sarı saçlı bir kız gördüğümüzde çalınır, trampet başının (Zeki’nin) “sarıkız” diye bağırmasını, sarı kız şen-şakrak karşılardı genelde…
Trampetin dili mi vardı ki kızcağız sırıtmasın !...
Çelikel, çalınması zor bir parça olduğu için, bizlere tempo tutarken, trampet başı Zeki tarafından solo olarak çalınırdı…
Ulusal bayramların törenleri, o sıralar görkemli gösterilere sahne olur; yaşlı/genç, kadın/çocuk binlerce Zonguldak’lı yollara dökülür; aralarından geçerken, konfeti ve çiçek yağmuruna tutarlardı bizi…
o o o
Ulusal bayramlar, bağımsız bir ulus olma bilincinin elle tutulur hale geldiği çok özel günlerdi o yıllar…
Her ulusal bayramda kurtuluş savaşı yeniden kazanılır, Cumhuriyet yeniden kurulur, Atatürk sanki bizim demir iskeleden sahile yeni çıkmış gibi merak, sevinç ve coşkuyla yeniden büyürdü içimizde…
Nasıl özlüyorum o bayramları !..
19 Mayıs gösterilerini kız-erkek kısa
ETİKETLER : Yazdır