ERDEMİR İŞİ ABARTTI!
12 Temmuz 2019 22:54:34
Devlet(kamu) işletmeleriyle özel işletmeler arasında şöyle bir fark vardır:
Bir devlet işletmesi,kar ediyorsa,ne ala,etmiyorsa dert değildir.Zararını hazine karşılar.
Genelde,devlet işletmeleri zarar eder.
Bunun iki nedeni vardır:
Piyasaya yansımasın diye nihai ürünlerin fiyatı baskılanır,sübvanse edilir.
Örneğin taşkömüründe durum böyledir.
İkincisi,”arpalık”olarak kullanılır bunlar:
Kadrolar şişirilir,”devlet malı deniz”zargonuyla yandaş vakıflara,şirketlere,kişilere kaynak aktarılır,ölçüsüz harcamalar yapılır…
Ama,öte yandan,kurulu bulundukları alanların sorunlarına sahip çıkmak çözüm üretmek gibi “devletçi”bi bakış açıları da vardır bunların…Kendi personeli ile kurulu bulunduğu alanın halkına karşı cömerttirler:
Erdemir de yakın sayılabilecek bir zamana kadar kamu kuruluşu sayılıyordu,çünkü en büyük hissesine devlet sahipti.
Erdemir zarar etmiyordu gerçi,çünkü “tekel”konumdaydı.Ama,yine de,devletin öteki işletmelerine benzer yanları yok değildi:İşçi alımları,ara alımlar,ihaleler,sosyal harcamalar vb.siyasetçiler tarafından yönlendiriliyordu.Ama,sosyal eğitsel ve sportif yatırımlar da yapıyor, bunları halka açıyordu…
Erdemir,özeleştirildikten sonra durum değişti.Zaman içinde kadrolu işçi sayısı azaltıldı,taşeronlaşma yaygınlaştı.Yerel piyasada yapılan ara alımlar minimize edildi.Keza,TTK’dan yapılan taşkömürü alımları 400-500 bin tona kadar geriledi.Zaten TTK’nın üretimi düşmüş,rödevans sahalarından üretilen kömürlerle birlikte 1.5 milyon tona gerilemişti.Erdemir’e fazla kömür veremiyordu.
Erdemir bu yüzden ithal kömür kullanmaya başladı.Zonguldak madeni ile bağı zayıfladı…
Öte yandan,gitgide katılaşan”tasarruf tedbirleri”ne koşut olarak kendi içinde “beyaz yakalı”kısıtlamasına da giderken,Ereğli ile olan ticari,sosyal,kültürel/sportif bağlarını bir bir koparmaya başladı.Kendi içine kapandı…
Sosyal tesislerinin kimisini kapattı kimisini,özelleştirdi,işçi alımlarını tabii iktidarın yönlendirmesiyle “dışardan”yapmaya başladı,sosyal yatırımlarını durdurdu,ara alımlarını aşağı çekti,kent ile arasına her alanda duvarlar ördü.
İçisıra şöyle diyordu sanırım:
“Esas olarak benim yaratttığım katmadeğerlerle ayakta duruyorsunuz! Benden bu kadar! Ben özel işletmeyim,sosyal yardım kuruluşu değilim…”
Buradan kalkarak,belediyeye her ay ödediği 600 bin liralık havakirliliği bedeli için anayasa mahkemesine başvuruyor ve bu yükten (!) de kurtuluyordu!..
Bu konudaki pozisyonu ise yukarıdaki gibiydi:
“Havakirliliğinden rahatsız olan varsa kenti terketsin!..”
Tamam,biraz abartıyorum,ama Erdemir’in kente karşı takındığı yeni pozisyonun sözcüklere
dökümünden böyle bir şey ortaya çıkıyor…
Şöyle bir itirazda bulunulabilir belki:
“Ana amacı kar olan kapitalist bir işletme bu! Maliyetini düşürüp karını çoğaltmak onun doğasında var!..”
Kabül ediyorum:
Karını arttırmak için “daha az işçiyle daha çok üretim” formülüne sarılması,sendikanın da uzlaşmacı karakterinden yararlanarak işçi ücretlerini düşük tutması,ara alımlarını kısması,sosyal tesislerini kapatması veya özelleştirmesi vb.daha çok kar etme dürtüsüne bağlı işler…
Kabül ediyorum!
Ancak,bu tavrın,kurulu bulunduğu alanda yaşayan insanların sağlığını bile hiçe sayan bir boyutlanmaya uğraması,Erdemir gibi global bir aktöre yakışmıyor!
Erdemir’in zehirli atıklarını dereye döken merdivenaltı işletmelerden bir farkı olmamalı mı?..
Erdemir çalışanlarının nerdeyse tümünü bu kentin insanları oluşturuyor.Onlar ve ailelerinin daha çağdaş,daha yaşanabilir bir kente sahip olmaları,Erdemir için,moral motivasyonu üst düzeydeki çalışanlar anlamına gelmiyor mu aynı zamanda?
Erdemir yöneticileri bunu olsun göremiyor mu?
Tamam,Erdemir global bir işletme olarak neoliberalizmin ya da vahşi kapitalizmin azgın denizlerinde yüzüyor.Korkunç bir rekabete ayak uydurmak zorunda…
Anlıyorum…
Ama,bunun faturasını kurulu bulunduğun kente ve kent insanlarına çıkartmak pek de rasyonal bir tavır olmuyor!
Erdemir,kurulu bulunduğu alanın ve insanlarının sorunlarıyla ilgilenmek,bunun için de kent halkının oylarıyla seçilen belediye başkanı ile diyalog kurmak zorundadır!..
Birlikte yaşama bilinci,çağdaşlığın önkoşuludur.Birlikte yaşamanın nimetlerini de külfetlerini de paylaşmak zorundayız.
ETİKETLER : Yazdır