Eylül Yazıları- 1
15 Eylül 2011 12:25:10
Eylül yazılarında hep hüzün vardır. “Hü-zün (se) en yakışandır bize (Hilmi Yavuz)…
Eylül orta dereceli okullarda ders yılı de-mektir. Aynı zamanda eylül, bütünleme sınavlarının da yapıldığı aydır. Özellikle li-se son sınıflar için (hele bir fakülteye gir-meye de hak kazanmışlarsa) yaşamsal ö-neme sahiptir…
Eylül, CHP’nin kuruluş yıldönümlerinin kutlandığı bir aydır. Dün gece genel mer-kezin önünden geçtik; Atatürk’ün her za-man asılan posterli bayrağı yoktu; sadece al bayrak asılıydı, ışıkları da sönüktü…
55 yıldır, bir karabasan, tarihsel birayıp da var yaşamımızda: 6-7 Eylül olayları. O iki güde İstanbul yakıp yıkılıp yağmalanmıştı. Dün ak-şam, ekaliyetten vatandaşlarımızın katıldığı bir programı izlerken içim acıdı, yü-reğim kanadı bir kere daha. O tarihte İstan-bul’da asker olan bir Devrekli hemşehrimin bu yağmada zenginleştiği söylenirdi örne-ğin…
Önemli bir gün de, Cumhuriyetin temelinin a-tıldığı 4 Eylül’de kutlanmasıdır. Sivas’ta:Ne yazıktır ki; 2 Temmuz 1993 günü, bir kalkışım, yakım ve ölümde yaşadık. 35 aydın insanımız; “Cumhuriyet’in temeli Sivas’ta atıldı, Sivas’ta yıkılacak” gerekçesiyle yaşanan bu olay aklı başında hepimizin vicdanını sızlatmaktadır…
11 Eylül saldırısı da yaşandı ABD’de. İkiz kuleler yok oldu, binlerce Amerikalı öldü. Hiç akla hayale bile gelmeyen bu o-layı, Rıfat Ilgaz 33 yıl önce şöyle şiirleş-tirmişti:
“Yüzyıllara ışık tutan/Bir kadın kıyıda ağlamaklı/Yanaklarında öfke/ Eteklerinde kan/ Düşmüş gökkuşağı belinde/Güneşli bir coğrafyada /Çekmiş perdelerini gök-delen/ Bir bayrak çırpınıyor/Takvimsiz bir kasırgada / Asya kıyılarından esen / Ki-tapların yazdığından/ Da önce başladı fırtına / Düşürür yıldızlarını tek tek /Çare-siz bir bayrak boşluğa”
Var mı şimdilerde böyle şairler, onları anlayanlar? Yaşamını tarihe tanıklık et-meye adamış şairlerime selâm olsun !
Her yıl 1 Eylül’de Dünya Barış Günü kutlanır. Ama dünyanın her yerinde iç savaş görüntüleri gündemde. “Savaş zaruri olmadıkça, meşru değildir” denilmişse de, zaruretten çok ihtiraslı yönetimler, baskı rejimi taraftarları; içeride sağlayamadıkları barışı dün-yada sağlayamazlar” demek abartı sayılmaz değil mi ? Örnekse şu Arap Baharı meselesi iştah kabartıyor boşuna mı?
12 Eylül’ü unuttuğumu sanmayın: Bir karabasandı o gün. Darbe gene kapıyı çalmıştı. Haklı gerekçeleri de vardı ama, sonrasında bir tufan yaşadık: Ha-pisler, işkenceler, idamlar yaşandı. Yeni bir anayasa yapıldı (bugün o dönemin bir süreği gibidir), bugün gelinen bir karalama, bu karalamayla yeniden iktidara gelenlerin;ileri de-mokrasi havarisi kesilen ve nere-deyse sıfır sorunla başlayıp komşula-rıyla savaşa tutuşma heveslisi tavır-larla, dünya liderliğine soyunma gibi akıl dışı bir ülke konumuna getiril-diğimizi yadsıyablir misiniz ?
Evinin için yangın yerine dönüşen Türkiye’m benim !
Han-ı Yağma yöntemiyle soyulan, halkı enayi yerine konu-lan, sokak-larında ve caddelerinde her gün şehit cenazeleri kaldırılan zavallı ülkem !
Anaları ağlayan, evlatlarının acısıyla yanan güzel ve kutsal ülkem; sana kıyanlara yazıklar olsun !
ETİKETLER : Yazdır