
LAİKLİK NE DEĞİLDİR
28 Aralik 2025 21:54:11
İlkten, Sözcü gazetesinin cumartesi günkü sayısında yayınlanan Veli Toprak imzalı şu haberi okuyalım:
LDP İstanbul İl Başkanı Hasan Kulaksız, bilgi edinme yasası çerçevesinde Diyanet’e başvuru yaparak “Son dönemde kamuoyunda “laiklik dinsizlik midir?’ Ben laikim diyen kimsenin dini konumu nedir ?’ gibi tartışmalar yaşandığını belirtti ve “Laiklik kavramına ilişkin resmi görüş istedi. Diyanet Hukuk Müşaviri Ertuğrul Çoşkun imzasıyla gönderilen cevapta ise bu konuda elleinde bilgi ve belge olmadığı vvurgulandı. Kulaksız ise “Diyanet, halkı aydınlatmak yerine bürokrasiye sığındı. Anayasal bir kurumun, Anayasa'nı’ temel maddesi olan laiklik konusunda ‘yorum yapmaktan kaçınması’, bu kavramı savunmaktan imtina ettiğinin resmi itirafı niteliğindedir”dedi.
Konuyu azıcık derinleştirmeden önce Liberal Demokrat Parti İstanbul Başkanı Hasan Kulaksız’ın laikliğin dinsizlik olup olmadığı sorusunu yanlış kuruma yönelttiğini söyleyeceğim. Bu yüzden yaptığı yorum da yanlış. Ayrıca soru, bir “tuzak soru” algısı da yarattı bende.
Laiklik bir yönetim ilkesi ve devletin niteliklerinden birisidir. Siyasi bir kavramdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, adından da anlaşılacağı gibi işlevi dinsel alan ile sınırlı bir devlet kuruluşudur. Devletin yönetim şekliyle ilgili bir sorunun muhatabı değildir.
LDP sorusunu Diyanet’e değil, onun da bağlı olduğu bakanlığa sormalıydı.
Kaldı ki Diyanet İşleri Başkanlığı, bir devlet kuruluşu olarak, laiklik kavramının en basit tanımına göre laiklik karşıtı bir kurumdur du.
Bunu açmam gerekiyor sanırım:
Laikliğin en harcıâlem tanımı din ile devlet e yönetiminin birbirinden yarılmasıdır. Terim, Türkçeye Fransızcadan nakledilmiştir.Antik Yunanca’daki halk (Laos) sözcüğünden türetilmiştir.
Kavram, eski çağlarda, din adamı olmayan, ruhani bir sıfatı ve işlevi bulunmayan kişi, kurum ve nesneleri, kısaca dinin dışında kalan alanı belirlemek için kullanılmıştır.
Buradan bakıldığında laiklik; din alanı ile dünya ve kamu işleri alanının birbirinden ayrılması, birbirine karışmaması anlamına gelir. Laik bir devletin bünyesinde din alanı içine giren bir kurumun bulunması bir çelişkidir.
Bu pencereden bakıldığında, cumhuriyeti kuranların ve bir yönetim ilkesi olarak lâikliği benimseyenlerin niçin Diyanet İşleri Başkanlığı şeklinde bir kurum oluşturdukları da sorgulanabilir.
Aslında bunun nedeni bellidir. Bu yüzden ben bu konuda derinleşmeyip şunu söylemekle yetineceğim:
LDP İl Başkanı, bu gerçekten hareket etseydi, başta da söylediğim gibi, sorusunu devleti yönetenlere sorması daha doğru olurdu.
Lâiklik kavramı şüphesiz ki dinsizlik ve din karşıtlığı değildir. Laiklik, Batı’da Katolik kilisesinin dinsel dogmalarına karşı Rönesans-Aydınlanma akımı ile doğdu. Katolik kilisesinin bilim sanat felsefe ve siyaset üzerindeki baskıcı tavrına bir tepkiydi.
Laiklik bireysel düzlemde bir dokunulmazlık alanı çizer. Bireyleri inanç veya inançsızlık konusunda özgür bırakır. Bireylerin inançlı veya inançsız diye ayrılmalarına karşı çıkar, ibadet özgürlüğünü savunur.
Kısaca, lâiklik dinsizlik değildir, inanç ve ibadet özgürlüğüdür.
Eğer bir devlet, laik bir devlet ise, din alanına karışmaz, bireylerin inanç özgürlüklerini savunur.
Laikliği, tanrıyı da reddeden ateizm ve dini de reddeden Deisizm ile aynılaştırmak yanlıştır. Çünkü lâisizm bir felsefi akım değildir, bir yönetim ilkesidir. Buradan bakıldığında bir yaşam tarzı da değildir.
Bir bireyin, “Ben lâiklik ilkesi yanlısıyım” demesi, “Ben dinsizim” anlamına gelmez”; tam tersi, inançlı olanlar ile olmayanlar arasında ayrım yapmadığı anlamına gelir. Lâiklik inançlı bireyleri de, inançsızları da birlikte kucaklar, onları yargılamaz, kınamaz, özgürlüklerini savunur. Ayrımcılığa karşıdır.
Laik bir devlet de, inançlısı ve inançsızı ile tüm bireylerini eşit şekilde kucaklayan devlet anlamına gelir.
Laisizm, bir ilke olarak her türlü bölücülüğün karşısındadır.
Laik bir devleti yönetenlerin lâik olması gibi bir zorunluluk da yoktur. Devlet lâik, onu yönetenler lâik olmayabilir. Örneğin güzelim ülkemizin son yarım yüzyılında bu görüldü ve görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet lâik, ama ben lâik değilim” diyerek bu gerçeği açıkça dile getiriyor. Burada önemli olan, devletin niteliklerine göre yönetilmesidir. Bir genelleme yapmak gerekirse Türkiye’de bu konuda bir sıkıntı yok. Başta Erdoğan olmak üzere iktidar partisi, laiklik ilkesini de içeren anayasanın ilk dört maddesine sahip çıkıyor. Bunu son Kürt sürecinde de açıkça gördük…
Özetle; lâiklik, din ve din dışı alanları eşit şekilde kucaklayan, bireylerin inanç özgürlüğü ile devletin inançlara eşit şekilde yaklaşmasını savunan bir siyasi duruştur. Buradan bakıldığında inançlı bir kişi de lâik olabilir. Örneğin CHP lâik bir partidir, ama yönetici ve üyelerinin büyük çoğunluğunun (kimisi türbanlı) inançlı bireylerden oluştuğunu biliyoruz.
ETİKETLER : Yazdır







