
TTK SATILIR MI ?
27 Agustos 2024 00:28:01
CHP Genel Başkan yardımcısı ve Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz geçenlerde AKP iktidarının elde kalan 19 KİT’i satacağını açıkladı. 19 KİT’in içinde TTK da var.
TTK/Taşkömürü, Zonguldak demektir.. Zonguldak ekonomisi hâlâ onun yarattığı katmadeğerlerle ayakta duruyor. Bir başka deyişle, 10 bine yakın kömür işçisinin emeğine dayanarak ! Ha kömürün kapısına kilit asmışsın ha Zonguldak’ın; aynı şeydir.
Bu yüzden madenin kapatılması söz konusu değil bence. Olsa olsa parça parça satmaya kalkarlar. Bunu zaten yapıyorlar da. Rodövans denilen kiralama yöntemi; parçalı satışın ön projesi.
TTK’nın kapatılması, olmazsa parça parça özelleştirilmesi projesi yeni bir şey değildir: 1980’li yıllardan bu yana, yahut Sovyetlerin çöküp sermayenin (kapitalizmin) küreselleşmesinden bu yana gündemde bu konu. Küreselleşmenin ideolojisi olan neoliberalizmin Türkiye’yi sultası altına almasından bu yana yahut.
TTK’nın kapatılması fikri ilk kez 1980-1990 yılları arasında ya da Özal’ın iktidarda olduğu dönemde ortaya atıldı, kısa süre içinde geniş bir kampanyaya dönüştü. Kampanyanın başını dönemin belli-başlı kömür ithalatçılarından İshak Alaton çekiyordu. Alaton aynı zamanda Türkiye’ye doğalgaz getirilmesinin de öncülerindendi.
Alaton’un taşkömürü madenini kapatma argümanı, şu anki satış argümanıyla aynı idi: TTK zarar ediyordu ! Alaton’un fantastik bir önerisi de vardı. Diyordu ki “Madeni kapatıp işçilere maaşlarını evlerinde ödeyelim, ülke olarak daha az zarar ederiz..”
1980’ler neoliberalizmin Özal ile Türkiye’de ilk filizlerini verdiği yıllardır. Özal, Alaton’un önerisini havada kaptıydı. O da, küreselleşme olayının etkisi altında, “zarar eden” TTK’yı kapatmayı düşünüyordu. Ülke’nin kömür ihtiyacını ithalatla karşılayabilirdi.
Alaton ve taraftarları TTK’yı “Türkiye’nin kamburu” olarak niteliyorlardı.
Bizler de yazılar, broşürler, kitaplar yayınlayarak bu metafora karşı çıkıyor, stratejik önemdeki ulusal kaynağımızı savunuyorduk.
Karabük demir-çelik’in yanısıra Erdemir’e de kömür sağlayan TTK kapanmaktan kurtuldu.Taşkömürü olmadan entegre tesislerde sıvı çelik üretmek mümkün değildi çünkü.
TTK kapanmaktan kurtuldu ama, Özal’la başlayan ve Erdoğan’la devam eden özelleştirme furyası, “zarar eden” TTK’nın gözden çıkarılmasına neden oldu. Hazırlık yatırımları askıya alındı, işçi sayısı azaltıldı, “âtıl” damarlar özel sektöre kiralandı. Bütün bunlara koşut olarak üretim geriledi, 1940’lı yıllarda bile 4-5 milyon ton/yıl seviyesindeki kömür üretimi 700 bin tona kadar düştü. Erdemir başta olmak üzere bölgedeki termik santrallar ithal kömüre bağlandı. TTK bir anlamda entübe edildi !
Oysa TTK zarar etmiyordu. İkinci büyük savaş yıllarından bu yana kömür satışı sübvanse ediliyordu. Yani genel yaşama yansımasın diye kömür fiyatı maliyetinin altında tutuluyordu. “Zarar”, hazineden karşılanıyordu.
Şu an da öyle:
TTK, özellikle AKP döneminde siyasal amaçlarla kullanılan KİT’lerin en önündeki KİT’lerden birisi haline geldi:
Nepotizm ve sübvansiyonizm zirve yaptı.
Şöyle bağlayacağım:
TTK’yı bütünlüğünü bozmadan satamazlar. Kömür hâlâ stratejik bir maden ama, ne yaparsanız yapın onu Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak bir üretim düzeyine çıkartamazsınız. Ancak büyük yatırımlarla birkaç milyon ton/yıl üretebilirsiniz
Sanıyorum parçalayarak satmaya çalışacaklar. Ama, Zonguldak’ın kaymağını sıyıran iktidara yakın çevrelerin buna öncelikle direneceklerini düşünüyorum.
Zonguldak’taki sendikadan özelleştirmeye karşı ses çıkmaması çok ilginç bu arada. TTK parçalanarak satılırsa bundan en büyük darbeyi “tekel” konumundaki GMİS yer !..
TTK ne bütün olarak ve ne de parçalanarak satılmamalıdır. Çünkü stratejik bir madendir ve Türkiye’nin bir başka yerinde taşkömürü yok ! Elde tutulmalıdır.
Yok ille de satılcaksa MENZİL Cemaatinin holdingine satılmalıdır. Şeyh hazretlerinin hayır duası ile üretimi artar belki !..
**
Şunu anlayamıyorum: Ekmek kapısı topun ağzında, Zonguldak’tan ses yok !..
ETİKETLER : Yazdır







