AŞURA MATEMİ
08 Agustos 2022 15:50:22
İslam tarihii-liderlik (halifelik) çekişmeleri, savaşlar, ayaklanmalar, suikastlar, entrikalar tarihidir de bir bakıma.
Hz. Muhammet hayatta iken yapılan savaşlar, “cihad” kavramıyla açıklanıyordu. İslam dinini yayma amacı ile yapılan savaşlardı bunlar.
Bu gelenek, Hz. Muhammet’in ölümünden sonra da, örneğin Hz. Ömer’in ve Hz.Ali’nin halifelik dönemlerinde de sürdü; ancak bu dönemler, aynı zamanda, bir iç-kargaşa dönemleri de oldu:
Üçüncü halife Hz. Osman’ın, daha sonra da Hz. Ali’nin siyasi cinayetlere kurban gitmesi iç-kargaşanın trajik olaylarıdır.
Bu trajik olaylar içinde Hz. Ali’nin oğlu ve Hz. Muhammet’in torunu Hz. Hüseyin ile ailesinin ve yakınlarının Fırat kıyısındaki Kerbelâ’da, Emevi halifesi Yezit bin Muaviye’nin askerleri tarafından öldürülmelerinin ayrı bir yeri vardır. Bu toplu katliâm, islam tarihinin en önemli ve çirkin provokasyonlarından birisidir. Kökeninde de yine halifelik çekişmesi vardır.
Olaya girmeksizin, alevilerin 8 Ağustos’ta başlayan “aşura” matemi, Hz. Hüseyin ile ailesi ve yakınlarının öldürülmesi olayının anma günüdür. İslam tarihinde toplu katliâmın Hicri 10 Muharrem 61’de gerçekleşti kabül edilir. Bu tarih, miladi 10 Ekim 680’e denk düşer.
“Aşura (aşure) Günü”, islam öncesi Arabistan’da (Cahiliye) kutlanıyordu. Muharrem ayını da içeren dört ay (Recep, Zilkade ve Zilhicce) “haram aylar” sayılıyordu. Bu aylarda savaş yapılması yasaktı. Muharrem de Arapça’da “yasaklamış” anlamına gelir. Muharrem ayında, islam öncesi, Yahudiler oruç tutuyordu. Rivayetlere göre Hz. Muhammet de oruç tutuyordu. Bu gelenek, ramazanın farz kılınmasından sonra kalktı. Müslümanlar sadece ramazanda oruç tutmaya başladılar.
Hz. Hüseyin’in katledilmesinden sonra, “Aşura Günü”, alevilere matem günü kabül edildi. Alevi toplumu sadece bu ayda oruç tutar.
**
Her tarihsel günün, her yıl, ana öykü temelinde güncellendiğini biliyoruz. Örneğin 8 Mart gibi…Böyle olması da doğal. Çünkü ana öykü, tarihi akışla birlikte, zaman içinde yani sorunları ve yorumları beraberinde taşır. Her anma günü, bir anlamda, güncel sorunların gün yüzüne vurduğu, tartışma masalarına taşındığı gün de olur.
Bu yıl da, Aşura Matemi, alevi topluluğun önemli sorunlarının yeniden tartışma ortamına taşındığı bir gün oldu.
Alevi toplumu ne istiyor ?
Bunu iki sözcükte özetlemek olasıdır:
Eşitlik ve özgürlük !
Eşitlik, güzelim ülkemizde, öteki etnik kimlikleri de içine alarak yasal bakımdan zaten var. Ama, iş fiiliyatta değişiyor. Özellikle fanatik dinciler ile milliyetçiler, Alevi-Kürt’lere karşı ayrımcı bir tavır sergiliyorlar.
Özgürlük de kağıt üzerinde var. Ama, alevi topluluğunun ibadet yeri olan Cemevlerinin resmen ibadethane olarak değil, STK statüsünde tutulması alevi toplumunun uzun yıllardır süren önemli bir rahatsızlığı…
Bu Aşura Matemi’nde de alevilerin bu istemlerini güncellemesi, beklenmeyen bir şey değildi.
Türkiye’de çeşitli etnik gruplar, dinler, mezhepler var. Bunlar tarih boyunca hep iç-içe yaşadılar. Özellikle cumhuriyet devrimi, devletin ideolojik kimliğini laiklikle ortadan kaldırınca, kaynaşma daha da kolaylaştı, ama sorunlar tümüyle ortadan kalkmadı.
Cemevlerinin resmen ibadethane olarak kabül edilmesi, alevi topluluğunu çok rahatlatan bir karar olacaktır.
Hep yazıyorum:
Farklı milli kimlikler, dinler, mezhepler güzelim ülkemizin zenginliği ve güzelliğidir. Hepsi bir bütündür. H
epsi Türkiye Cumhur yeti halkıdır.
Son söz:
Cemevi sorunu çözülmelidir !
ETİKETLER : Yazdır