“SÜRTÜK’ÜN ARKA PALANI…
03 Haziran 2022 15:24:08
Seçim süreçleri genellikle kaotik süreçler olur. Ama, daha çok siyaseten ! Bu kez öyle değil. Güzelim ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kaotik bir sürece girmişti zaten. Seçim sürecinin yarattığı gerilim bunun üzerine tüy dikti !. Seçime; ekonomik, sosyal, siyasal vb. her alanda inanılmaz bir karmaşa ortamında yürüyoruz.
Bunun kaçınılmaz sonucu olarak siyaset dili lûmpenleşti, iktidarın yönetim üslubu aşırı derecede bencilleşti. Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel her alanda alınan kararlar da içe döndü. İktidar sadece kendisine çalışıyor artık…
Bu, elbette mevcut kutuplaşmayı daha da keskinleştirecekti, öyle de oldu. İktidarın idolojik kimliği çeşitli vesilelerle ve biçimlerde daha sık önümüze gelmeye başladı artık…
“Çürük” ve “sürtük” olayı bunun tipik bir örneği: Cumhurbaşkanı Erdoğan, gezi eylemcilerini aşağılamak için kullandığı bu iki sözcük. Gelgeç bir öfke ânının dil sürçmesi değil. Bir başka deyişle spontane/kendiliğinden gelme bir tepki değil. Cumhurbaşkanı, konuşmalarını irticalen yapmıyor; danışmanları tarafından hazırlanan konuşma metinlerini prompter denilen cihazdan okuyor. Yani , “çürük” ve sürtük” sözcükleri bilerek seçilmiş sözcükler. Toplumun belirli bir kesimini (siz laikler, solcular, Atatürkçüler diye de okuyabilirsiniz) aşağılamak için bilerek kullanılıyor.
Kimi memnun etmek için peki ?
Onu biliyoruz: Özellikle AKP’den yüz çeviren dinci ve dindar kesimleri memnun etmek için! Yahut, radikal İslamcıları ve mütedeyyin (dindar) kesimlere hoş görünmek için…
Sonuçta seçime gidiyoruz. Oyu yüzde 27’lere inmiş bir iktidardan, özellikle AKP gibi kutuplaştırıcı siyasetlere teşne bir iktidardan demokratik bir üslup beklemek safdillik olur.
Bu bir örnek. Sanıyorum seçim yaklaştıkça AKP’nin dili ve üslubu ideolojik tabanındaki aşınmayı önlemek, genelde muhafazakar kesimi bir araya getirmek için daha da keskinleşecek. Çünkü artık iktidarın ve küçük ortağının kendi solundan ve küçük bir azınlığın dışındaki milliyetçi kesimlerden oy alması sözkonusu değil.
Yaptıkları da bunu gösteriyor zaten. Kemikleşmiş oylarını korumak için dinci ve şoven bir çizgi izliyorlar. Aşırı muhafazakar ve aşırı milliyetçi bir çizgi ! Yöntemleri korkutma, sindirme, basını otosansüre zorlama şeklinde somutlaşıyor.
“Çürük” ve “sürtük”e bu açıdan bakmakta yarar vardır.
**
“Sürtük” olayına; en özet şekliyle, “Cumhurbaşkanı böyle sözler söylememeli, zaten anayasa da buna amir” şeklindeki yaklaşımlara da saygı duyuyorum ben, çünkü doğru. Ama, anlatmaya çalıştığım nedenlerle, bu tür yaklaşımlar, pek biçimsel kalıyor; analitik bir yaklaşım da değil bunlar.
Kaldı ki bu yeni bir şey de değil. Cumhurbaşkanı ilk kez mi, muarızları için böyle sözler kullanıyor?..
**
Bence iktidar, köşeye sıkışma psikozu içinde. Her defosunun temel nedeni bu…
Muhalefetin, özellikle anamuhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu’nun siyaset dilinin ve üslubunun olması gereken etik çizgilerini koruması, polemiklerin düzeyini düşürmeyen bir üslup kullanması halk kitlelerinde olumlu etkiler yaratıyor.
Şöyle bir altın kural vardır:
Polemiklerde karşı tarafın etik dışı dil ve üslubuna aynı şekilde karşılık verirseniz, onun gibi olursunuz; artık tartışmalardaki etik/ahlâki tarafı temsil edemezsiniz, çünkü onun bir parçası haline gelirsiniz.
Muhalefet bu tuzağa düşmüyor, bence gelecekte de düşmemeli…
ETİKETLER : Yazdır