YOKSULLUK BELİRLEYLİCİ OLACAK
09 Nisan 2022 20:12:16
Bilmem dikkat ediyor musunuz ?
Gündemin başköşesinde zamlar filan var, siyaset tali planda. Fiyat artışları yayın organlarında gün gün somut örnekleri ile sergileniyor, eleştiriler yayınlanıyor…
Ama tüm yayın organlarında değil !
İktidar basını patronlarını üzmemek için başka tellerde geziniyorlar. Rusya-Ukranya savaşı onlar için cankurtaran simiti oldu örneğin…Hergün manşetlerde savaş pazarlıyorlar…Kullandıkları savaş haberlerin tümüne yakını, Batı’nın medya tekellerinin ürettiği şeyler: Rusya karşıtı retorik.
Peki bu haberlerin ne kadarı doğru ?
Bunu bilmiyoruz. Savaş bitsin gerçekler ortaya çıkacak…Dürüst yayın organlarında ekonomi haberlerinin başköşeyi tutması, yazarların sık sık eleştirel yazılar yazmaları, ilk bakışta, malûmun ilamı gibi bir şey ! Çünkü halk yaşam pahalılığının zaten göbeğinde. Pazar Pazar, market market dolaşıp gıda maddelerinin en ucuzunu arayan, bayat veya ucuz ekmek, yağ, pirinç, vb kuyruklarında perişan olan, çıkma sebze, çıkma giysi kullanan onlar…Öyleyse ?..
Mesele şu: Halk, çektiği acıların belgelenmesini, toplumsal tepkiye dönüşmesini bekliyor ve istiyor. Kendisini görmek istiyor medyada, yalnız olmadığını duyumsamak…Domatesin kaç liraya satıldığı haberlerinin nedeni bu.
Haber de bir metadır; üretilir, alınır-satılır. Maddi bir değeri vardır her haberin…
Toplumsal bir değeri de vardır ayrıca. Bir haberin toplumsal değeri, ilgilendirdiği (ilgilenen değil) kitleyle doğru orantılıdır. Kimi zaman bu ikisi örtüşür, kimi zaman örtüşmez. Ekonomi/piyasa haberleri herkesi ilgilendiren şeyler. Halk da bunları görmek istiyorsa, basın domates manşeti çeker! Aksi halde halkı kaybeder, nabzını elinden kaçırır…
Kaldı ki domatesin kaça satıldığı haberleri ile bunu eleştiren yazıların siyasal bir amacı da vardır. Yaşam pahalılığı her iktidarın yumuşak karnıdır. Dürüst basının ve (tabii) muhalif siyasetçilerin AKP’nin yumuşak karnını domatesle, akaryakıtla, patatesle, ekmek ve sıvıyağ ile vb. dövmesi siyasal mücadelenin en etkili biçimlerinden birisidir. Belki ironiktir ama, iktidarları iktidar yapan da yoksulluktur, alaşağı eden de…
Anketler, AKP’nin yüzde 30’luk “kemik oyu” ile başbaşa kaldığını gösteriyor. İktidara yüzde 37 ile gelmişti, yüzde 30’la gidecek gibi…Ortağının meclis dışı kalması olasılığı da var…
**
Sanırım bu yüzden, son bir çaba, “Macar Modeli”ne sarılacaklar Macar diktatörü Viktor Orban’ın anketlerde geride gözüktüğü halde narhlama yöntemiyle seçimi kazanması arkadaşlara ışık oldu!
Bir önceki yazımda da değindim. İktidar, 20 temel mal ve hizmeti narhlayacak; Osmanlının 300 yıl önce uyguladığı yöntemle fiyatları baskılayacak. Son seçim kozu bu olacak gibi…
Olur mu olmaz mı, ekonomistler bunu daha iyi bilir. Ama, maliyetlerin gün gün değiştiği koşullarda fiyatların sabitlenmesinin zorluğu da ortada.
Şu artık net şekilde görülüyor:
İktidar, denize düşenin psikozu içinde…
Galiba, seçim yasası dışında B planı da yok !..
ETİKETLER : Yazdır