YAŞAM MERDİVENİNİN SEVGİ BASAMAKLARI
25 Mart 2021 13:41:17
Hasan Hüseyin Yalvaç
Birkaç gündür tadım tuzum yok. Hem tensel hem ruhsal sıkıntıların burgacındayım. Sürekli düşünmenin, yorum yapmanın rahatsızlığı olarak da adlandırılabilinir yaşadıklarım. Biriken yazılar yeniden yeniden birikirken, bu sabahın soğuk yüzünü aydınlatan ağaçların çiçek açışını gördüm mutfak penceresinden, soğuğa çarpılmamalarını dileyerek gözlerimi kapadım. İlaçlarımı içtikten sonra kalkıp Halime Yıldız’ın gönderdiği kitapları gözden geçireceğim. İzmir’den Atila Er arıyor, şiir günümü kutluyor ve orkidenin akrabası olan bir çiçek adıyla yazdığı şiiri okuyor. Sonrada Istıranca’dan İsmet Arasan arayıp kutlamasını yapıyor. Sağ olsunlar. Deliye her gün bayram olduğu gibi bana da her gün şiir. Yıllardır böyle yaşayıp gitmiyor muyuz?
Düzensiz merdivenin ulaşacağı yükseklik garanti değildir. Hele yaşamda basamaklarını sevgiyle yerleştiremezsek o merdivenin vay haline.
İki hafta önce Istıranca’da İsmet Arasan arkadaşımızın konuğuyduk. Öğretmen Rahmi Avcı, Rıdvan Başak, Gazeteci Nazmi Metin, Çevirmen Hüseyin Duygu ve şair Hasan Akarsu güzel bir günü kurguladık diyebilirim. Pek dillendiremediğimiz ama açlığını her zaman duyduğumuz bir şey bu toplaşma, bir araya gelmeler. Özellikle benim sıkıntı hallerimin çözümü. Herkes dağarcığından bir şeyler aktarıyor ortaya, gerekenler alınıp içselleştiriliyor. Temeli edebiyat ve anılar. İsmet’in o güzel, muhteşem eski yapının içindeki konukseverliği de unutulmamalı. Fotoğraflar çekerek belgelendirmeyi unutmuyoruz. Bu buluşmaların en güzel yanlarından biri elimizde fazla bulunan kendi ve dostlarımızın kitaplarını paylaşmak. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, hiçbir kitap dağıtım şirketi, köylerimizei bizim kadar kitap ulaştıramamıştır. Bu toplantılarda birçok arkadaşla da telefon bağlantısı kurup çoğaltıyoruz yaşamın anlamını. Güzel bir günü yarına doğru gönderirken yeniden buluşmak üzere ayrıldık. Daha sonra İsmet Arasan telefon etti, ‘abi Istıranca’ının dağlarını boydan boya şiir ve öykü bürüdü’ dedi, sevindik.
Tam bir hafta sonra bu bu kez yolumuzu Çukuryurt köyüne düşürdük.
Bilgilendirmekte yarar var, Istıranca Çatalca’ya bağlı, Saray’a da çok yakın, Çukuryurt Saray’ın bir köyü/mahallesi. Dışarıdan gelen ekip Saray’da buluşup gerekli hazırlıkları yapıyoruz. Hareket etmeden önce Hüseyin Duygu’yu arıyorum hem bir şeylere gereksinim olup olmadığını öğrenmek, hem de köye doğru hareket ettiğimizi söylemek için. O da’her şey var, siz gelin yeter’ içtenliğiyle yanıtlıyor telefonumu.
Köyün içinde Hüseyin’in küçüğü Recep’in dükkanına uğruyor ve gerekli birkaç şey alınıyor ve Hüseyin Duygu’nun rehberliğinde eve doğru hareket ediyoruz. Daha önce burada birkaç buluşmaya katılmıştım. Güzel, kullanışlı ve insana dinginlik veren bir yer. Böyle yerlerde şiir sürekli kapınızı çalar emin olun. Hasan Akarsu gelememiş ama tam içeri giriyorduk telefonla aradı beni ve arkadaşlara selamını söyledi. Yine kitap alış verişlerimiz başladı. Duygu kendi kitaplarından, İsmet şiir kitabını arkadaşlara imzalarken, ben de E. Bülent Yardımcı’nın bana yolladığı öykü ve deneme kitaplarını hediye ettim arkadaşlara. Hüseyin’nin gerçekten çok önemli bir konuk severliğine yeniden tanıklık ettim masaya oturduğumuzda. Hasan Akarsu gelememişti ama köyden benim de tanıdığım iki güzel insan katılmıştı söyleşimize: Turgay Duygu ve İbrahim Ural. Yine zenginlikler ortaya döküldü. Hemen hemen dünyanın tamamını soframıza taşıdık sanatın, şiirin coşkusuyla. Gerçekten yeniden güzel bir günü yaşamıştık, modern konutları, lavanta kokuları ve insanlarının aydınlığıyla çağdaş bir köy olan Çukuryurt’ta. Önce İbrahim kalktı vardiyesine yetişmek için. Sonra ağır ağır ayaklandık, Turgay, kendisine de gelmemizi birkaç kez tekrarladı. Dışarı çıktığımızda gökyüzüne yükselen yaşam merdiveninin sevgiyle süslenen basamaklarının hoşnutluk halini gördüm ve mutluluk sesini işittim.
Yeni bir güzellik sanatla örülmüş geleceğin kapılarını aralamıştı. Saray, 21 Mart 2021.
ETİKETLER : Yazdır