YERLİ VE MİLLİ
05 Ekim 2020 18:04:35
Ben, hem milliyimdir, hem de devletçiyimdir.
Benim milliliğim, antiemperyalizme denk düşer, kapitalizme değil!
Ekonomide ise, devletçiyimdir:
Üretim araçlarının özellikle stratejik önemdeki üretim araçlarının devletin elinde olacağı bir ekonomiden yanayımdır.
Neoliberalizmin bizim gibi ülkelere felaket getirdiğine/getireceğine inanırım.
(Mal meydanda zaten !)
Türkiye’nin çift para birimli bir ülke olduğunu bilirim. Ama benim gönlüm liradan yanadır. Üzerinde Atatürk’ün resmi bunan banknotu verip, üzerinde peruklu herifin resmi bulunan doları cebe atmayı vatanseverlikle bağdaştıramam. 10 lira verip 1 dolar almak ağırıma gider ayrıca. Yapmam öyle şey.
Hasta olsam, mümkün olduğu kadar, şehir ya da özel hastanelere değil, devlet hastanesine giderim.
Marketlerde eşimle yerli ürünleri tercih ederiz. Yahut alacağımızı üretim merkezlerinden kargoyla getirtiriz. Örneğin fasulye-nohutu, Tunceli’nin Ovacık ilçesinden alırız. Dibine kadar yerli üretimdir. TKP’li Belediye Başkanı Maçoğlu’nun başlattığı bir projedir.
Zehra, evin sebzesini-meyvesini pazardan, yerli üreticilerden alır.
Kılık-kıyafet alırken, yerli ürün olmasına dikkat ederiz.
Bankamız bile devlet bankasıdır…
Başka örnekler de verebilirim…
Bu şekilde kendimize ters düşmemeye çalışırız.
Ben zaten “Yerli mallar haftası” kültürüyle büyümüş; ilk beyinsel şekillenmesini Cumhuriyet Kültüründen alan bir savaş çocuğuyumdur. Devletçi ekonominin kollarında pış pışlanmış birisi…
Cumhuriyet Devrimi, çok partili yaşamın başladığı 1946’dan bu y ana, bir karşı-devrime dönüştü. Milli ve yerli olan ne varsa, çağdaş Tanzimatçıların tasallutuna uğradı. Neoliberalizm, sermayesi ve kültürü ile yeniden içimize girdi. Milli ve yerli olanı kovup yerine çöpleri oturttu. “Globalleşme”, “çağı yakalama” sloganı ile bizim olan ne varsa kenara itti.
Menderes’le başlayan ikinci Tanzimat Hareketi, Özal’la şaha kalktı. AKP ile “Pik” yaptı.
En son Tank-paletin Katara satılması, Milat oldu.
Zaman zaman eş-dost bana diyor ki; “Mevcut koşullarda milli ve yerlide ısrar etmek biraz fantezi olmuyor mu?
Olmuyor !
Esas bu koşullarda yerlici ve millici olmak gerekiyor. Çünkü bir ülkenin köleleştirilmesinin ön koşulu, onun milli duygularına köreltmekten geçer. Emperyalizmin 300 yıldır uyguladığı bir yöntemdir bu.
Yerli ve millide ısrar etmemiz gerekiyor. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye’ye uzanan yolda tutulacak ilk kavşak yerli ve milli kavşağı olmalıdır.
ETİKETLER : Yazdır