TEKİRDAĞ- SARAY’LI ŞAİR YAZAR SEVİM HAMDİ ALP’İ ANMAK
18 Haziran 2020 12:01:31
Hasan Hüseyin Yalvaç
Sevgili ağabey, bugün uzun yolculuğunun ikinci yılı. Zamanın akıp gidişi, mezarının üstündeki otların büyümeleri, renk değiştirmeleri ve yorulup yine sana karışmaları gibi. Anılarla çoğalan ve yine anısızlıkla azalan bir zaman. Geçen yılı kendi çapımda küçük bir anma kotarabildim ve bu yıl, çok istememe rağmen salgın hastalık ve gerekli yerlerin ilgisizliği nedeniyle bir şey yapamadım. Anladığım ve konuştuğum kadarıyla bu işi benim dışımda yapacak da yok. Size gösterilen ilgi emin olun sağlığınız ve varlığınızla ve doğal olarak karşınızdakinin çıkarlarıyla ilgiliymiş. Kültür sanat mı? Ah be Sevim Ağabey, o da ne?
Türkiye’de birçok insanın bana kızdığı gibi siz de kızıyordunuz anti-emperyalizmi sık sık kullanmama. Anti-emperyalizm benim için, insanlaşma sürecinin, devrimcileşmenin bismillahı. Bunu biraz düşününce herkes görebilir, anlayabilir. Saray’ın bir aydın insanı, bir şairi, bir yazarı olarak, ölümünüz üzerinden daha iki yıl geçmeden unutulanlar kervanına katabiliyorlarsa birileri, bunun açılımını yapınca işte karşımıza kapitalizm, emperyalizm ve onun yandaşları çıkar. Bunun karşılığı ise doğal olarak anti-emperyalist olmaktır. Küçük kentlerin, küçük insanların kışkırtılan narsisizmi bireyi ‘ego bataklığına’ taşır, orada tutar ve orada çürütür.
Bu yılda böyle geçecek sanıyorum Sevim Ağabey. Ama ölmez, sağ kalırsam, bir kitapla anacağım sizi, söz. Boş verdim birilerini. Anımsıyor musunuz birilerinin parkta verdiği sözü. Onlar unutabilir ama unutmayanların olduğunu da bilir onlar ve bu sözlerin sık sık kendilerine anımsatılacağını da.
İdari yönetimlerin dayandığı siyasi yapılanmalar böyle eylemlere yakın durmazlar genelde. Nedenleri çok doyurucu değildir bana göre ama yerel yönetimlerin uzak kalışı, kültür eksikliğinin ve insanı yok eden düzene teslimiyetlerinin sonucudur diye düşünüyorum. Bunun dışında yapılan gerçekçi, istenilen birçok örnek eylem var ülkemde. Bir sanatçının yaşatılmasının çok yolları vardır ve çok yollar bulunabilinir. Bu yollar salt bir yerlere adının verilmesi ya da adına ödül konması değildir. Düşündükçe seçenekler bulunur ve çoğaltılır.
Sevgili Sevim Ağabey, kitaplarını elimden geldiğince bir yerlere ulaştırmaya çalışıyorum. Ama bu işlerin yalnızlığı öylesine büyük çaresizlikler yaratıyor ki anlatamam. Ne var ki hepsini aşmak zorundayım ve aşacağım.
Saray, sizin şairliğinizi, yazarlığınızı ve aydın kimliğinizi tanımak zorunda kalacaktır. Bu sözü de Saray’dan size veriyorum.
Saray, 15 Haziran 2020.
ETİKETLER : Yazdır