KARATRENDEKİ POSBIYIK
03 Subat 2019 21:51:51
Şenol Azman’ın, Değişim Radyo’da Halil Posbıyık’la yaptığı söyleşinin tapelerini okudum. Programın adı, Karatren’di…
Konuya girmeden önce Şenol Azman’a bir çift laf söyleyeceğim:
Böyle gazetecilik olmaz! Siyasi nitelikteki söyleşiler bir tür sorgulamadır. Programı sunan gazeteci, halkın merak ettiği ve bilmediği için merak sınırlarının dışında kalan sorularını karşısındaki politikacıya sorar. Çelişkili ifadeler varsa, bunları göze batırıp sorgusunu derinleştirir… Muhatabını, etik kuralları aşmadan, bir anlamda silkeler…
Oysa, Azman, daha programın başında, Posbıyık’a biat şovu sergiledi. O’nu ailece çok sevdiklerini, her zaman desteklediklerini filan söyledi… İzleyicilerini manipüle etmeye çalıştı…
Ve program daha merhaba demeden çöktü. Biat şovu, söyleşinin şike bir söyleşi olacağı algısını yarattı çünkü… İzleyici, sanıyorum, çanak sorularla Posbıyık’ın cilalanacağı beklentisi içine girdi. Bu da öncelikle Posbıyık’ın aleyhine oldu….
Böyle gazetecilik olmaz! Olsa olsa, amigoluk olur! Posbıyık’ı ailecek sevebilirsiniz, onu her zaman desteklemiş olabilirsiniz, burası tamam.
Ama, bir sorgucu olarak bunu dile getirmeye hakkınız yok! Gazeteci, karşısındaki kişi bir yakını da olsa, program süresince objektif olmak zorundadır. Şike algısı yaratan programlar, o programı yayınlayan radyoya da zarar verir. Çünkü Posbıyık tek aday değil! Öteki partilerin adayları da var. Daha baştan bir adayın amigosu pozisyonu sergileyen bir programa öteki adaylar niye katılsın !..
Neyse gelelim söyleşiye…
Posbıyık, söyleşi boyunca,genelde pişmanlık getiren, özeleştiri yapan, önüne gelen herkese barış çubuğu uzatan bir profil sergiledi.
Bu,olumlu bir gelişmedir. Ama, yaramaz bir çocuk gibi, ”ben artık kavga etmeyeceğim” demek de kimseye bir lütuf değildir. Olsa olsa, 25 yıldan sonra doğru yolu bulmaktır.
Posbıyık da artık anladı ki, gerilimden beslenen agresif politikalar kimseye hayır getirmiyor.
Bu yüzden beyaz bir sayfa açmak istiyor…
Vatandaş Sina olarak bu benim kabülümdür.
Tabii şu söylenebilir:
Seçimi kazanırsa, programın her bölümünde sergilediği bu mütevazi, uzlaşmacı/barışçı, hatalarından ders çıkartan profilini koruyabilecek mi?
Henüz bunu tartışacak aşamada değiliz. Bunu öğrenmemiz için ilkten seçimi kazanması gerekiyor…
Ama O, program boyunca, seçimden açık ara galip çıkmış birisini seslendirdi. Bunu tüm adaylar yapar. Ama,”seçimi kazanırsam” vurgusuyla !
Posbıyık bunu yapmadı. Böylece,o kırılgan, duygusal profilin ardındaki herkese tepeden bakan kibirli ruh halini farkında olmayarak deşifre etti.
Bunun bir örneği, niçin aday oldum sorusunda gizliydi.
Şöyle bir tablo çizdi:
Seçimi kaybettikten sonra, inzivaya çekilmişti. Rahat bir yaşamı vardı. Politikaya dönmeyi düşünmüyordu. Ancak, kendisini seven kitleleri onu yeniden göreve çağırıyordu. Ereğli ve belediye çöküyordu, kendisine bu kötü gidişi durdurması için baskı yapılıyordu. Ereğli halkına manevi borcu olduğu için adaylığı lütfen kabül etmişti…
Bir tür vatan kurtaran arslandı özetle.
Şenol Azman, iyi bir gazeteci olsa bu yaratılan ambiansa balıklama dalar ve şunları sorabilirdi:
“Peki öyle de geçen genel seçimde niçin milletvekilliği için aday adayı oldunuz? Çökmekte olan Türkiye’yi kurtarmak için mi? Hani belediye öncelikliydi?..
Devam edebilirdi:
Üstkurul delegesi olabilmek için CHP İl kongresinde nasıl kendinizi paraladığınızı, milletvekilli adayı olamayınca bu kez belediye başkanı adayı olmak için nasıl yoğun bir çaba harcadığınızı cümle alem biliyor. Bu gerçekler, yukarıda “halkın baskısıyla lütfen aday oldum”anlamına gelen sözlerinizle çelişmiyor mu?
Posbıyık’ın karşısında iyi bir soruşturmacı-gazeteci olsaydı O’nu çok terletirdi… Dua etsin ki Azman gibi bir yandaş vardı !.. Arka vagonda da CHP’ye göz kırpan Ercan Candan hazır kıtaydı…
Yapacağım edeceğimler ile kişisel değerlendirmelerini geçiyorum. Çünkü bunlar bugün için gündemde değil. Seçimi kazanırsa onları daha sonra konuşacağız…
Geçmişi yeniden inşa etmeye yönelik gerici rantçı bir politika mı izleyecek, yoksa hizmetlerin odağına emekçi halkı koyan toplumcu bir politika mı?
Şimdiden bir şey söylenemez. Belki bu konuda da özeleştiri yapmıştır. Ama ben, bu sorunun yanıtına ışık tutan bir ayrıntı yakaladım söylediklerinde:
Diyor ki, mealen, mahallelerin sorunlarını meclis üyeleri eşraf ve muhtarlarla bir araya gelip saptayacaklar…
Emekçi halkla değil, eşrafla!
Şimdilik bu kadar.
ETİKETLER : Yazdır