SEKÜLERİZM FOBİSİ AŞILDI !
10 Nisan 2024 00:30:38
31 Mart seçimlerinden CHP’nin birinci parti olarak çıkmasını sekülerizmin/lâikliğin zaferi olarak niteleyenler de var. Bunu değişik şekillerde dile getiriyorlar: Cumhuriyet değerlerinin zaferi bir örnek…
Ben’se soruna daha ihtiyatlı yaklaşmanın doğru olacağını düşünüyorum.
31 Mart, sekülerizmin zaferi değil, sekülerizm fobisinin mütedeyyin/inançlı kesimlerce aşılması bence.
İlk bakışta ikisi aynı şeymiş gibi gözüküyor,ama değil:
Seçim sonuçlarına lâikliğin zaferi olarak bakarsak, CHP’nin aldığı tüm artı oyları lâik siyasetciliğin ya da cumhuriyet devrimciliğinin defterine yazmamız gerekiyor.
Ancak bu doğru olmaz. Çünkü biliyoruz ki CHP’ye akan 6 milyon civarındaki oy sahiplerinin tümü ideolojik bakımdan saf değiştiren seçmenlerden oluşmuyor. Bunlar emekçilerden-emeklilerden gelen tepki oyları. Kökeninde de ekonomi yatıyor.
Ben bu gerçekten hareketle, CHP’nin cam tavanını delmesini, seküler fobinin aşılması olarak düşünüyorum.
Yok, CHP’ye akın eden 6 milyon ek oyu aydınlanmış/arınmış oylar kabül edersek o zaman şu soruyu da bir yanıt vermeniz gerekir:
CHP’ye gelen artı oyların çoğu Mayıs seçimlerinde AKP’ye giden oylardı. Bu oyların sahiplerinin 11 ay içinde siyaseten aydınlanmış olmalarını düşünmek absürd bir yaklaşım olur. Tekrar ediyorum, bence mütedeyyin kesimler yaşam koşullarının da zorlamasıyla, gerici çevrelerin CHP’ye atfettikleri, “dinsiz”liği, onun karşılığı olarak öne ittikleri sekülerizm fobisi aştılar.
Bunda özellikle Kılıçdaroğlu yönetiminin de önemli rolü oldu. Kılıçdaroğlu’nun lâik ilkelerden ödün veren politikaları mütedeyyin kitlelerin CHP’ye kolay yaklaşmalarını sağladı.
Şimdi canalıcı soruya geliyorum.
Peki Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımı doğru muydu ?
Değildi. Popülalizmdi, ilkesizlikti/oportünizmdi…
Sonuçta CHP’nin sağa çekilmesiydi…
Bir soru daha açacağım:
CHP’nin değimciler 31 Mart’ta kazandıkları artı oyları tutmak ve 2028’e taşımak için ne yapacak ?
Yapacağı iki şeyden birisi belli: Sosyal belediyecilik kavramını daha geniş bir coğrafyada (CHP’li belediyelerin bulunduğu bölgelerde) yaşama geçirecek; en azından bunun için çaba gösterecek.
Burası tamam.
Peki 31 Mart’ta CHP’ye oy veren mütedeyyin seçmene hahgi fikriyatla ne yaklaşacak ?
Kılıçdaroğlu popülizmi/oportünizmi aynen korunacak mı, yoksa CHP’nin temel fikriyatından ödün vermeden şurdan burdan gelen seçmenlerin bu zeminde kazanılması yoluna mı gidilecek ?
Bilemiyorum, hassas bir konu bu. Ama, çok geçmeyecek CHP konuk oyları nasıl tutacağı ve nasıl çoğaltacağı sorusuyla kaşı karşıya kalacak.
Sol/seküler partilerin sandık başarısı elde etmek için temel ilkelerinden ödün vermesinin zaman içinde kendisine zarar verdiğini yine CHP örneğinden bekliyoruz.
Burada önemli olan seçmenle en hakiki, en “kendi” platformda bir araya gelmektir; bu yolla onların desteğini almaktır.
Mütedeyyinlerin ağırlıkta olduğu 6 milyar civarındaki seçmen CHP’ye oy verdiyse eğer, /lâiklik fobisini aştıklarınızın bir göstergesidir bu. Bir başka deyişle aydınlanmanın eşiğine geldiklerinin! CHP bu gerçeği iyi değerlendirmelidir. Dik durarak temel ilkelerinden ödün vermeyerek !..
Sevgili okurlar, nice bayramlara...
ETİKETLER : Yazdır