BÜYÜK DEVLET EDEBİYATI
23 Aralik 2021 02:35:03
Siyasetçi, sıkışınca hamasete başvurur. Nasıl mı? Örneğin şunları söyler: Siz bizi 70 milyon olunca görün. Özal böyle söylemişti. Gördük! Bugün 84 milyonuz. Nüfusla büyük devlet olunmuyor.
*
Büyüklük toprakla oluyorsa, çağdaş devlet çağında yaşayan, evrensel normlarda çağdaşlığı benimsemiş bir toplum olmakla eşdeğerdir. İktidarın başı şöyle diyor: “783 bin kilometrekare vatan toprağında yaşayan vatandaşımın iktidarıyız.’’ Dışarıda bütün diplomasi kurallarını yıkan, önüne gelene (kişi ya da devlet) bağırıp çağırarak, yurtta barışı ve dünya barışını tartışmaya açmakla büyük devlet olunmaz. Dünyada sergilediğimiz etkili, etkin, çaplı dış politikaya süreklilik kazandıramadığımız için dışarıdan hiç de öyle algılanmıyoruz. İçerde ise bir avuç çapulcunun ayağına giderek acz içinde olduğumuz da apaçık ortada.
*
Devletin büyüklüğünü şöyle kabullenebiliriz. Osmanlı Vezirinin dediği gibi mesela: “Siz içerden, onlar (?) dışarıdan yıkmaya çalışsalar da; dünyanın 17. büyük ekonomisi olunca, bu iddia ciddiye alınabilir. Gördüğümüz ise, bir avuç siyasi (yandaş mandaş) devlet sayesinde büyüdükçe bizim ne denli güçsüz olduğumuz vuruluyor yüzümüze. Ama aldıran yok.
*
Büyük Devlet, komutanlarını hapse tıkmaz. Uydurma davalarla muhaliflerini yok etmeye uğraşmaz. Basını susturmaya çalışmaz. Halkın haber alma özgürlüğünü sansürlemez. Hatta kimi durumlarda erişim engeli uygulamaz. Seçim zamanlarında ve öncesinde vaat ettiklerini yerine getirmeyen iktidarları çok gördük. Son çeyrek yüzyılda bugün geldiğimiz noktada; yaşadıklarımıza karşın siz de kim oluyorsunuz havasındakilerle devlet büyük olmaz vs.
*
En büyük iktidar bizim iktidar demekle büyük ülke olunmuyor. Büyük devlet büyük ekonomiler yaratmakla olur. En büyük asker bizim asker, demekle de asker büyük olmuyor. Güçlü ordu, güçlü millet nerede kaldı? Şimdi “güçlü millet, güçlü ordu” sloganı gündeme getirildi. Bu siyasi bir kavramdı. Bugün bizimkiler-ötekiler diye iki’ye ayırmakla ne büyük adam olunur, ne de devlet olunur.
*
Geçmişi de hatırlamamız gerekiyor 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’nin iktidar olmasıyla çok partili hayata geçtik. Bu dönemde koalisyonlarla da tanıştık. 1965 seçimleriyle 12 Mart ve 12 Eylül’ü de gördük. Bütün bunlar demokrasiyi hazmedememizin sonucuydu.1983-2002 seçim dönemlerinde çeşitli hükümetler iş başına geldi geçti.2002 yılında yapılan seçimle tek parti dönemine döndük. Mevcut iktidar tarihimizi doğru okuyamadığı için yeni Türkiye nitelemesiyle 20 yılı geride bıraktı. Şimdilerde yaşadıklarımızı tarihçilerimizin yorumuna ve saptamalarına bırakıyorum.
Haberler
Politika
"Yaralı işçilerimiz süratle hastanelere kaldırılarak ayakta tedavi edildi"
Politika
CHP'li Akın: Yeşil kalkınma hamlesini acilen başlatmalıyız
Politika
İttifakların artması AKP'nin işine gelir
Politika
Babacan'dan Bahçeli'ye: “99'dan beri krizlerin adresi”
Politika
CHP'li Yüceer: Toprağimiza sahip çikacağiz
Ekonomi
Ekonomide çıkış halkı düşünen politikalarla olur
Ekonomi
Asgari ücret zammına DİSK'ten tepki
Politika
Usta: Politika faizi Hazine'nin zarar etmesine neden oluyor
Özel Haber
Kuyumculukta güven hayati önem taşır
Politika
CHP'li Gürer uyardı: Bu gidiş iyi gidiş değildir
Politika
“Bu bütçe milletin bütçesi değil”
Ekonomi
“Açlık sınırı 3,084 TL, yoksulluk sınırı 10, 669 TL oldu”
ETİKETLER : Yazdır