NAS’LA KAPİTALİZM ARASINDA…
13 Aralik 2021 14:38:11
Ben bu yazıyı yazmak için masaya oturduğum sırada TV’lerde şöyle altyazılar dönüyordu:
Dolar pisikolojik sınırı açtı…
Sabah saatlerinde 14 liranın üzerini görmüş…
Aldı beni bir merak:
Merkez Bankası üç gün sonra politika faizini açıklayacak. Düşmeye devam mı edecek, yoksa yükselecek mi ?
Doların tansiyonunu düşürmek, piyasayı rahatlatmak için normalde faizin yükseltilmesi gerekir. Bu şekilde lira değer kazanır, dolardan liraya geçiş olur, dışardan da biraz tefeci dövizi gelir, doların tansiyonu düşer, o da enflasyonun ateşini düşürür filan…
Yüksek enflasyon politikası da uzun vadede bataktır gerçi, idealize edilemez; ama, içinde bulunduğumuz koşullar bunu gerektiriyor. Ehven-i şer’dir.
Kaldı ki Merkez Bankasının dolara müdahale çabaları da işe yaramadı. Piyasaya dolar satıyor, dolar ineceğine yükseliyor. Çünkü spekülatörler dolar kuru düşünce yeniden alım yapıyor…
Niye ?
Liramıza güven kalmadı. İktidara da…
Eline biraz para geçen gidip dolar veya altın alıyor. Yüksek faizle tüketici kredisi çekip dolara yatıran bile var…
Millet parasını dolarda güvende görüyor…
Ulusal açıdan üzücü bir tablo bu, ama ne yazık ki gerçek !
En son…
Faizi düşürüp piyasayı paraya boğarak geçici bir rahatlama yolunu tutmak istediler. O da olmadı. Kamu bankalarının verdiği “ucuz” kredilere pek rağbet olmadı, özeller zaten faizleri düşürmedi. Kredi çekenler de gittiler parayı dolara yatırdılar…
Kurtulmuş’un “ahlaksızlar”ı !..
Bu kez bir başka şeye, ucuz liranın tetikleyeceği ihracata yöneldiler:
İhracat artacak, daha çok turist gelecek filan…
Bu bir çaredir gerçi, ama üretirsen ! Üretmeden ithalatı baskılayıp ihracatı görece arttırma politikası çok geçmez duvara toslar. Çin modeli filan da değildir bu. Çin modeli ucuz emeğe, ileri teknolojiye ve ucuz ürün ihracatına dayalı bir model. Çok satar az alır, döviz biriktirir; onları yeniden yatırıma dönüştürür…
Yok, tıkır tıkır işlese bile yeni dış ticaret politikası, çok geçmez başa sarar, içerdeki döviz bolluğu ithalata yönelir yeniden çünkü…
Şunu anlamak lazım:
Toplumsal sistemle ilgili bir kısırdöngü bu. Sistem değişmeden kısırdöngüden kurtulmanın boşka yolu yok.
İşin kötüsü, AKP kapitalist sistemin inceliklerini de bilmiyor. Kapitalist ekonomiye NAS’la yaklaşmaya çalışıyor…19 yıldır ekonominin sık sık çuvallamasının nedeni bu.
**
AKP Genel Başkanı Kurtulmuş’un kredi çekip dövize/dolara yatıranları ahlâksızlıkla suçlaması muhalif kesimle geniş tepkiye ve metaforik göndermelere yolaçtı.
Aslında dolaylı bir itiraftı bu: Halkın iktidara ve onun finansal politikasına güveninin kalmadığının itirafı !
Hem sonra kafayı çalıştırıp parasıyla para kazanmak ya da para ticareti yapmak sistemin ruhuna uygun değil mi ? Hatta islamın ? Kredi alıp dolara yatırmak bir anlamda ribacılık (tefecilik) de olsa, Cüppeli Hoca bile kaybın telafisi için böyle bir yola başvurmanın yanlış olmadığını söylemedi mi ?
Halk, içinde yuvarlandığı karambolden çıkış yolları arıyor. Kimisi ucuz ekmek kuyruğunda, kimisi pazardan atık topluyor, azıcık parası olanlar jönklörler gibi para çevirip yaşamını südürmeye çalışıyor.
Kimdir bunun suçlusu ?
En dipte sistemdir de, sistemi kabül edilebilir bir eşitsizlikte tutamayıp ucubeye çevirenler değil midir sonuçta ?
ETİKETLER : Yazdır