ANILAR ÇAĞRIŞIMLAR
15 Eylül 2020 10:26:29
Yelkenkaya’daki konukluğumuzun bugün son günü. 20 gün çok uzun değil mi? Bu soruyla çıktık yola, 2 Haziran’da. Rahat bir yolculuktan sonra Ataşehir’e indik. Oğlum karşıladı bizi. İkindi vaktiydi. Yerleştik odamıza. Geçen yılki bölümün üst katıydı bu kez de. Denize, ufka, çevreye daha tepeden bakıyor, sanki denizin içinde gibiydik. En doyulmaz vakit, ikindisi ve gün batımıydı. Sayılı gündü, bitiyor…
*
Çocuklar sıkılırsınız dedilerdi. Hiç sıkılmadık. Rutin bir yaşam biçimiydi. Onlar böyle derken, ben şu şiiri anımsıyordum: Geçmiyor Günler (Sabahattin âli):
GÜNLER GEÇMİYOR
burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor.
avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor.
dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor.
gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor.
yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor
***
Beraberinde ise Aldırma gönül aldırma şiirini de geçirdim usumdan:
Aldırma Gönül Aldırma
“Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
(*)Şair Sinop Hapishanesi’nde hükümlüdür. Ceza biter dışarıda ise ömrüne son verilir. Buna acaba ne denir?
***
Oysa dışarda günler geçip gidiyor hızla. Ne var ki; elbette aldırmıyorum genelde ama kaldıramıyorum haksızlıkları... 15 Eylül 2020
ETİKETLER : Yazdır