ALBAYRAK VE ÇORUMLUOĞLUNA BİR ÖNERİ
22 Mayis 2020 21:04:18
Hazine Bakanı Berat Albayrak; “Türkiye’yi ithalat cenneti yaptılar” diyor.
Küçük dilimi yutuyordum !
18 yıldır iktidarda ben mi oturuyorum ? Yapıldıysa siz yaptınız kardeşim ! Nitekim siz iktidardayken Türkiye’nin ithalatı yüzde 75 oranında büyüdü, iğneden ipliğe her şeyi dışardan alıyoruz.
Şimdi döviz suyunu çekti, mecburen içeriye dönüldü, taşlanacak şeytan aranıyor…
Gölge boksu bu !
o o
Bu köşeyi sürekli izleyenler anımsayacaklardır. Diyordu ki, Korona’dan sonra tüm dünya içine kapanacak, her alanda milliyetçilik yükselecek… Başladı bile !
Albayrak’ın beyanatı, içe kapanmanın ironik bir itirafı.
İçe kapanılıyor, çünkü başka çıkar yol yok.
Zengin devletler dolar musluğunu kıstı, takas anlaşmaları yapmaktan kaçınıyorlar. Kala kala Katar’ın riyaline kaldık.
İthal ürünlerine getirilen yeni vergiler içe-kapanmanın somut göstergeleri…
Hoş zaten ithalat için elde dolar-molar da kalmadı.
Bu tablo, üretim ekonomisine geçişin yolunu açabilir mi ?
Uzmanlar mümkün diyor.
Zorunlu olarak da geçilse, eğer kaynak yaratılabilirse, içerde üretip dışarıya aldığından daha fazlasını satmak, Türkiye ekonomisinin çıkışı olabilir, Türkiye biraz kemer sıkar, ama sonunda refaha erer…
Tabii Pazar bulunabilirse…
Korona belası , umarım, üretim ekonomisine yönelmenin (hayırlara) vesilesi olur.
Sorun şu:
İktidar bunu becerebilir mi ?
Benim umudum yok. Çünkü betoncu kimyası buna elverişli değil…
“ Sen hangi demokrasiden sözediyorsun Necati ?” başlıklı dünkü yazım yayına girdikten sonra bir bilgi notu ulaştırıldı bana:
Ereğli Kaymakamı sayın İsmail Çorumluoğlu, sadece üç ajansa açıklamalar yapmasının nedenini geçenlerde Korona salgınına bağlamış, daha önce yaptığı açıklamada,yerel basından özür dilemiş…
Bilgi notu doğru muydu, değil miydi, emin değilim. Ama, Kaymakam bey yerel basından gerçekten özür dilediyse, doğru yapmış. Çünkü hatadan dönmek ve özür dilemek bir erdemdir.
Ancak yine de kafama takılan şeyler var bu konuda.
Sayın Kaymakam İsmail Çorumluoğlu, eğer virüs bulaşma riskini azaltmak için böyle bir yol tutuyorsa, yani başka kaygıları yoksa, riski üçte iki oranında daha da azaltmak için özel ajansları eler, sadece devlet ajansına ya da Anadolu Ajansı’na açıklama yapabilirdi.
Yok, bu kadarcık riski göze alıyorsa, o zaman risk oranını birazcık daha arttırıp Ereğli Gazeteciler Derneğinin (EGD) saptayacağı bir-iki muhabiri akredite ederdi. Derneğin saptadığı muhabir/muhabirler de, haberi, dernek üyesi gazete ve internet sitelerine ücretsiz servis ederlerdi. Bu yöntem hala uygulanabilir.
Bu konuda niye ısrar ediyoruz ? Şunun için:
Ajanslar haber alım satımı yapan ticari kuruluşlar. Aldıkları haberleri işleyip belirli bir bedel karşılığında abonelerine servis ediyorlar. Sayın Kaymakam Beyin yaptığı açıklamalar da aynı şekilde işlenip abonelere servis ediliyor. Bu şekilde kaymakamın açıklamaları bir tür meta’ya dönüşüyor, ticarete konu oluyor.
Ayrıca, her yerel gazete ajanslara abone değil. Kimisinin maddi olanakları kısıtlı, kimisinin de buna ihtiyacı yok, kendi haberini üretecek olanaklara sahip.
Ama siz, sadece üç ajansa açıklamalar yaparak, onların ve onların üzerinden halkın haber alma özgürlüğünü çiğnemiş oluyorsunuz !
Mesele bu.
Bu kişisel bir çekişme değil. Haber alma özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı verilen haklı bir mücadele.
Ereğli Gazeteciler Derneği (EGD), sanıyorum bu sorun çözülünceye kadar mücadelesini sürdürecektir. Biz de EGD’ye yardımcı olacağız…
Çok uzun zamandır gazetecilik yapıyorum. Ereğli’de böyle bir ayrımcılığa ilk kez tanık oluyorum. Basının, devletin kentteki en yüksek temsilcisi tarafından ikiye bölünmesine yahut !..
Bu sorun bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.
Tekrar edeceğim:
Sayın Kaymakamın basına karşı uyguladığı akredite politikası gerçekten Korona salgını ile ilgiliyse o zaman bundan böyle sadece Devlet Ajansı’na (AA) açıklama yapmalı, açıklamanın yazılı bir metni de tüm basına dağıtmalıdır.
Bu şekilde ayrımcılık ortadan kalkar. Ayrıca, şuna buna el altından bilgi sızdırıldığı şeklindeki söylentiler de son bulur.
Not: Dünkü yazımdaki ajanslarla ilgili nitelemeler, elbette orada çalışan basın emekçilerini kapsamıyor. Sadece basın emekçilerine değil, tüm emekçilere olan saygım-sevgim herkesin malumudur zaten….
ETİKETLER : Yazdır