DOĞUŞ DİYE BİR GAZETE!
15 Mart 2018 16:39:37
Devrekli yabancıyı sever. Devrek Postası’nda yazıişleri müdürüyüm. Bir yazımdan dolayı bu gazetenin sahibi Memduh denen bir gafil, bana şöyle demiş: “Kademoğ lu’nun motoru su kaynatmış.” Ben ertesi gün istemeyerek ona şöyle bir yanıt verdiğim için (onu muhatap almak hoş olmadı) üzgünüm hâlâ...
Anımsadığım kadarıyla şöyle yazmıştım: “Benim motorun suyu şerbetlidir. İçebilirsin, şifalıdır, iyi gelir”...
Bu gazeteci, hakime hakaretten içeri girip çıkınca, yazıhaneme çağırdım. Münasip lisanla dersini verdim. Onu bir daha gören olmadı.
ÇOK SAPADASIN!
Mahalle, okul arkadaşım ve bazı sosyal işlerde dostum telefon etti bir gün: “Ne o oğlum, inzivaya mı çekildin?
Görünmüyorsun. Gelsene.” Yalnızım. Ne zaman dükkândan ayrılsam, müşteri kaçıyor ben olmazsam. Anlıyacağın bir ayağım çukurda. Ama sen benim gibi değilsin. Telefon diye bir alet var hem, arasan
yeter benim için dedim. Yanıtı ilginçti: “Çok sapada kalıyorsun arkadaşım.”
O ADAMIN YAZILARI
Ankara’da yaşamaya başladıktan sonra Devrek’le bağımı kesmedim. Devrek’te yeni kurulan bir derneğe destek amacıyla bir yazı serisi hazırladım. Başkana gönderdim. Devrek Postası’nın yazı işleri müdürü olan oğlu: “Biz o adamın yazılarını basmayız” deyip geri çevirmiş. O adam dediği ben kimsenin cesaret edemediği dönemde gazete kapanma durumuna düşmüşken yazı işleri müdürlüğünü kabul ederek,
yazılarımla da emek vererek hizmet etmiş biriydim. Onun cahilliğine verdim bunu da.
NE YAZIYOR BU ADAM?
Rahmetli Doktor Sadettin Sarımurat’ın bende çok emeği vardır. Bir gün YABANCI KİM? diye bir yazı yazarak ve ad vermeden ondan övgüyle söz ettim: “Kimdir Yabancı? Devrek’te kazanıp parasını başka yerlere yatıran adamlar. Ama bunların istisnası da var. Kazancının bir bölümünü de doyduğu yere yatıran adamlar da var. Devrek’i gezen buna tanık olur” diyerek.
Sadettin Bey Çavuşoğlu’na telefon eder: “Bu adam ne yazıyor yahu, kimi yazıyor?” diye sorar. Kenan şu yanıtı verir: “Valla bilmiyorum. Ben yazıyı görmedim daha. Çocuklar dizmişler.” Bu olaydan sonra gazeteden ve gazeteciden soğumaya başladım. O kızgınlıklar ve kardeşimin onu engellemesi sonucu orada bıraktım Devrek Postası’nı...
BU ADAM SENDEN NE İSTEDİ?
Çavuşoğlu’nun bu yanlışını Belediye Başkanı Saraç da yaptı. Devrek Haber’i çıkarırken Devrek Gençlik’in lisans unutkanlığını konu ederek şöyle manşet atmıştım: “DEV-REK BELEDİYE SPOR MU OLUYOR?”
O sıralar beni hiç aramayan Saraç, “Ne Oluyor Abi?”
“Bir kahve içmeye gelirsen anlatırım. O başlığı atan da İbrahim değil, benim.” dedim. Bir süre sonra, biri sorar ona:
“Bu adam senden ne istedi de vermedin. Böyle yazabiliyor?
Umarım istemediğimi söylemiştir. Ancak daha sonra bir sürücü kursu sahibini gönderdi bana. Abone olmak istediğini söyledi. 10 milyon vereceksin yeter, dedim ve ekledim; Bu demek değildir ki, bir eksiğinizi, yanlışınızı görürsem yazmam.
Yazarım arkadaş. Sen beni parayla satın alamazsın. Ben dava adamıyım, o parayı versen bile seni abone de
yapmam ayrıca.
ÖĞRETMEN MİSİNİZ?
İnşaat Malzemeleri sattığım dükkanda ecza dolabım vardı; onu küçük kitaplık yaptım. Masada kitaplarım var.
Daktilo da yanıbaşında duruyor. İstanbul’dan Şair Bedrettin Aykın ziyaretime gelmiş. Görür görmez: “Öğertmen misiniz?” diye sordu. Yedek Subay olarak iki yıl yapmışlığım var. Ayrıca ben ailesinde öğretmen olan ve kiracılarımızın da köyümüzün öğretmenleri olan bir evde doğup büyüdüm, diye açıkladım durumu.
Hayatta her zaman öğretmekten ve öğretici olmaktan geri durmadım. Bir meslektaşım, dükkânıma neden diplomamı asmadığımı sorunca ona verdiğim şu yanıt, “kanıtlamaz mı yukarıya aktardığım kimliğimi? Diploma, işyeri açma ruhsatı değildir. Benim okumuşluğumun ona bakarak anlaşılmasını hazmedemem. Bazıları o çerçeveye sıkışıp kalır, bazıları da çerçeveden taşar çünkü...”
(YÜZÜM BANA BENZER kitabımdan
BİR DEMET DEVREK ANILARI)
ETİKETLER : Yazdır