BAŞ NE DÜŞÜNÜRSE AYAK O TARAFA GİDERMİŞŞ
09 Subat 2016 16:50:28
Yollar, Yolculuklar, Yolcular
Yola gidene yolcu, bu sürecede yolculuk denir...
Ne zaman bu iki sözcüğü duysam ya da görsem yollar çağrışır bende. O zaman da eski yollar çağrışır belleğimde: Kıvrım kıvrım, iniş yokuş; stabilize taşlı ve iki aracın birbirine yol vererek geçebildiği yollar...
Zonguldaka ilk gidişimi anımsıyorum: Kaptıkaçtı bir araçtı. 16 kişilik falandı. İne çıka Beycumaya vardık, yokuşlardan sonra. Motoru homurdana homurdana yaylayı geçti, yokuşlardan aşağı indi. İlk bina Amelebirliği hastanesiydi görünen; Gacadan inerken. Tren garında ilk kez tren görüyordum. Fevkani köprüsünün orda indirdiler bizi. Bu arada ana caddeden geçen kömür yüklü vagonları, vapuru, sürmeli gözlü maden işçilerini de görmüştüm.
***
Bu ilk yolculuğumdu. Yolcuların hiçbirini tanımıyordum. Benim aklım bademciklerimdeydi. Dr. İsmail Susmuşoğlu, ameliyathane kapısında karşıladı bizi: Baba beni kesecekler diye bağırdığımı hatırlıyorum. Bayılmışım o saat. Çenelerimin mengeneyle açıldığından başka bir şey anımsamıyorum şimdi bile. Ayıldıktan sonra doktorun: Sık sık dondurma yedir diyerek bizi yolcu ettiğini; böylece ilk kez dondurmayla tanıştığım o gün mayıs günlerinden biriydi, hiç unutmadım. 60 yılı aşkın bir zaman geçmiş aradan.
***
İkinci yolculuğum Devrekten Ankaraya oldu. Yıl 1951di. Odun yüklü kendi kamyonumuzla çıktık öğle vakti yola. Zonguldak yolundan farklı değildi. İki araç zar zon geçiyordu birbirini; kazma ucuyla yapılan stabilize bir yoldu. Sabah 9a doğru radyo vericilerinin bulunduğu Etimesguttan Ankara kalesi göründü. Birkaç mola ile birlikte yolculuğumuz 10 saati bulmuştu... 1971 yılında aynı yolculuk 6-7 saatti. Bugün çok çok 3 saat. Nerelerden nerelere geldik...
***
Üçüncü yolculuğum ise İstanbula ve kendi kamyonumuzlaydı. Üsküdara indiğimizde gece saat 9du. Yolculuğumuz 20 saati aşmıştı. Büyüledi beni İstanbul ve hâlâ da devam ediyor.
Yeniçağa, Bolu ve Bolu Dağı (ki, iki saati bulurdu Kaynaşlıya inişimiz. Düzcede köfte yer, şıramızı içer gene düşerdik yola. Adapazarına gelirken köprü ve Sakarya, içimi ürpertti o zaman da, şimdi de öyle. Ama o yoldan geçmiyoruz artık. Köseköydeki moladan sonra yokuşlara tırmanırdık İzmitten yukarılara doğru. Kısıklıda Tramvayı, Üsküdarda arabalı vapuru ilk kez o seyahatimde görmüştüm. İzlenimlerimi bir başka yazıya bırakıyorum.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış