14 ARALIK 2013 GÜNLÜĞÜ - 1
16 Aralik 2013 19:10:00
45 gün ayrılıktan sonra Ankaradayım. Bilgisayarımdaki sorun-la ilgilendim. Bütün gün ısı sıfır derecedeydi. Bilgisayarcıda çalışan İnternet evde göstermedi. Yarın bütün günümü alabilir beklide. Öyle sorunlar olduğunda yazı yazmaktan başka çare kalmıyor. Ne var ki, okumadan da yazı yazılmıyor
*
Profesör Mümtaz Soysalın Cumhuriyetteki köşesiinde Zonguldak Aydınlığı yazını görünce dikkat kesildim.
KARA derler ama, yemyeşil, masmavi, apaydındır Türkiyenin bu kıyıları. Kapkara olan, bu güzel topraktan çıkarılan taşkömürüdür. Linyiti bol olan Anadolunun sadece burasında yatar taşkömürü, hem de neredeyse antrasit denebilecek kalitede olanı.
Benzerine bir de Rusyanın Donetz Havzasında rastlandığı söylenir. Çevre güzelliğine gelince, Zonguldak kömürü çevre güzelliğini bozmaz. Belki, FransanınCotes dAzur coğrafyasında kömür madenciliği yapılsa böyle bir çelişkiden söz edilebilir. Ama Zonguldakta çelişki değil, siyahla yeşil arasında müthiş bir uyum var. Uyumsuzluk, Zonguldakın kömür ocaklarında kaçak olarak çalışmak zorunda kalanların emeğindeki kutsallık ile onlara reva görülen yaşam tarzındadır. Hele onlardan birinin, üç çocuğu ile birlikte 50 santim yükseklikteki kaçak damarda iki büklüm olup kömür kazarak aile geçindiren annenin gazete sayfalarına yansıyan resmi, zihinlerden silinmiyor.
Böylesi Emile Zolanın romanlarında bile yok. Özel girişimci madenciliğin keşmekeşine ve sefaletine son verilip kamu işletmeciliğine geçildikten sonra, artık o sahnelerle bir daha karşı karşıya gelinmeyeceği düşünülmüştü. Ama, madencilikteki özel girişimcilik bütün acımasızlığıyla geri geldi. Ne yazık ki, aradan geçen yıllarda, sosyal güvenlik şöyle dursun, çalışma güvenliği, yani insan yaşamını kazalardan ve dikkatsizliklerden koruma alanında da geriye gidilmiş olması, Zonguldakın büyük talihsizliğidir.
Bu gerileyişe mutlaka son vermek gerekiyor.
Bir zamanların Zonguldak kenti kendine özgü bir çeşit sanayi devrimi denebilecek gelişmelerin sonucunda yaşayış tarzı bakımından Cumhuriyetin çağdaşlığına uygun bir yola girmiş ve o yolda hep aynı tempoyla gelişeceği izlenimini vermişti.
Böyle olmayışın elbet ülkenin ve ekonominin bütününe, iktidarların genel yanlışlarına ilişkin nedenleri saymakla bitmez. Ama bunlara karşın, Zonguldakın cevherinde mutlaka yeniden parlayacak bir dinamizmin saklı olduğu inancını yitirmemek gerekiyor. Madenciliğiyle, demir yolu alışkanlığıyla, deniz ulaşımıyla, eğitime, kültüre, sanata, yaratıcılığa yatkınlığıyla, emeğe değer verisiyle sanayi toplumu olmanın eşiğine gelmiş bir Zonguldak, akılcı ve doğru planlamayla şimdiki düzeyinin çok üstüne yükselebilir. ( Herhalde Ali Bektaş gibi birine teslim edilirse, yaşanılmaz bir kent olur Zonguldak?!.)
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış